hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Cübbeli Ahmet Hoca" tahliye edildi

    Cübbeli Ahmet Hoca tahliye edildi
    expand

    Kamuoyunda "Karagümrük çetesi" olarak bilinen suç örgütüne yönelik dava kapsamında tutuklu yargılanan ve "Cübbeli Ahmet Hoca" ismiyle bilinen Ahmet Mahmut Ünlü ile Fas uyruklu Mahjouba Demirel tahliye edildi.

    İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, davaya ilişkin ara kararını açıkladı.

    Heyet, 5 Temmuz 2012'de yürürlüğe giren 6352 sayılı Denetimli Serbestlik Kanunu'nun, "dava ve cezaların ertelenmesi" başlıklı geçici 1. maddesi hükmü ile aynı yasa kapsamında değiştirilen Türk Ceza Kanunu'nun 220/6-7 ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 109. maddesi hükümlerini göz önüne alarak, tutuklu sanıklardan Ahmet Mahmut Ünlü ile Mahjouba Demirel'in, üzerlerine atılı suç vasfının değişme ihtimali, tutuklulukta geçirdikleri süre ve tutuklamanın koruma tedbiri olması gerekçesiyle tahliye edilmelerine karar verdi.

    Bu arada, karara üye hakim Hikmet Şen muhalefet şerhi koydu.

    İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Hikmet Şen, Ahmet Mahmut Ünlü ile Fas uyruklu Mahjouba Demirel'in tahliye edilmesi kararına muhalefet ederek, karşı oy kullandı.

    Üye hakim Şen muhalefet şerhinde, "Sanıklar Ahmet Mahmut Ünlü ile Fas uyruklu Mahjouba Demirel'in üzerlerine atılı suçun alt ve üst sınırları, suçun niteliği, dosyada bulunan fiziki takip tutanakları, bir kısım mağdurelerin beyanları ile bir kısım sanık ve mağdureler arasında para hareketlerini gösteren ödeme belgeleri ve tüm dosya içeriği itibariyle sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesi gerektiği kanaati ile çoğunluğun tahliyeye yönelik kararına muhalifim" ifadesi yer aldı.

    Öte yandan, mahkeme heyeti, sanık Barış Sezek'in tutukluluk halinin devamına karar verdi.

    Heyet, tahliye edilen Ahmet Mahmut Ünlü ve Mahjouba Demirel'in her hafta en yakın polis merkezine giderek imza atmasını kararlaştırdı.

    Öte yandan, duruşmaya ara verildiği sırada, sanık Ahmet Mahmut Ünlü, Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci'nin yanına giderek, cuma namazı kılabilmek için izin istedi. Başkan Ekinci, Ünlü'ye izin verdi.

    Cezaevinden çıktı

    Ahmet Mahmut Ünlü, Metris Cezaevi çıkışında sevenleri tarafından karşılandı.

    Çıkışta gazetecilere açıklama yapan Ünlü, "Sevenlerimiz çok acı çekti. Bu malum hadise, insanları daha doğru yola iletti. Sevenlerimiz bizimle çile çekti" dedi.

    Ünlü, sevenlerinin kendisine bu süreçte büyük destek verdiğini belirterek, "Yemediler, içmediler, uyumadılar, on binlerce mektup, yüz binlerce mail gönderdiler. Milyonlarca insan benimle birlikte kahır ve çileye katlandı" şeklinde konuştu.

    Ahmet Mahmut Ünlü'nün tahliye edildiği haberini alan sevenleri, cezaevi önünde toplandı. Tekbir getiren kalabalık grup, zaman zaman "Hocaya sadakat şerefimizdir" ve "Hepimiz Cübbeli'yiz" sloganları attı.

    Ünlü'nün cezaevinden çıkışı sırasında izdiham yaşandı. Ünlü bindiği arabadan sevenlerini selamlarken, araç, yola kadar olan 15 metrelik mesafeyi yarım saatte kat edebildi. Aracı Fadıl Akgündüz'ün kullandığı görüldü.

    Ahmet Mahmut Ünlü'nün Beykoz'daki evine gittiği öğrenildi.



    DURUŞMADAN NOTLAR

    İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, Ahmet Mahmut Ünlü'nün de aralarında bulunduğu 3 tutuklu sanık ile 9 tutuksuz sanık katıldı. Duruşmayı, eski bakanlardan Yaşar Okuyan ve iş adamı Fadıl Akgündüz de izledi.

    Duruşmada tanık olarak dinlenilen emekli polis memuru ve bir dönem Ahmet Mahmut Ünlü'nün korumalığını yapan Hamit Duysak, sanıklar Ahmet Hoca, Barış Sezek ve Mehmet Ali Melemez'i tanıdığını belirterek, 2011'in ilk aylarından itibaren 8,5 ay Ahmet Hoca'nın korumalığını yaptığını ve işe girmesinde arkadaşı Fahri Can Polat'ın aracı olduğunu söyledi.

    Duysak, koruma görevine başlamasından bir süre sonra Fahri Can Polat ve yine emekli bir polis olan Mehmet Berber'in kendisinden rahatsız olduklarını, kendisine oyun oynadıklarını ve bu yüzden korumalık görevinden mecburen ayrıldığını anlattı.

    "Ahmet Mahmut Ünlü'nün resmi olmayan eşi Büşra Hanım'a 'Ahmet Hoca'nın yanındakiler yanlış yapıyor' şeklinde mesaj göndermenizin nedeni nedir?" sorusuna Duysak, "Mesaj çekmemin anlamı şu; cemaatin dergisinin iyi yönetilmediğini kastettim. Ekonomik sıkıntı, maaşları geç almamıza neden oluyordu. Ben de mesajı Büşra Hanım'a attım. Kesinlikle art niyetim yok. Sadece 'sesim duyulsun' diye mesaj çektim" karşılığını verdi.

    Mahkeme Heyeti Başkanı Mehmet Ekinci'nin, "Mesajından sonra seninle görüşüyorlar. Sen CEO musun, hangi rüştünle seninle konuşup, toplantı yapıyorlar?" diye sorması üzerine tanık Duysak, "Benimle toplantı yapılmıyor. Bu, yanlış bir bilgidir" dedi.

    "Eski beyanlarım doğru değil"

    Şüphelendiği bir olay olmadığını ve şantaja maruz kalmadığını aktaran Duysak, daha önce verdiği "Yabancı uyruklu kadınların Ahmet Hoca'nın yanına geldikleri ve 2 bin dolar karşılığında birlikte oldukları" şeklindeki beyanlarının doğru olmadığını, şantaj amacı bulunmadığını, işten çıkarılmasının kızgınlığıyla elinde Ahmet Hoca ile ilgili kasetler bulunduğunu söylediğini, telefon konuşmalarının hepsinin hayal ürünü olduğunu ve burada verdiği ifadesinin doğru sayılması gerektiğini söyledi.

    Başkan Ekinci'nin, "Başka insanlar hakkında beyanda bulunuyorsunuz. Kolay mı bu kadar?" diye sorduğu Hamit Duysak, Ahmet Hoca'yı tehdit etmesinin söz konusu olmadığını, kendisine 2 kişinin yanlış yapması nedeniyle bu tür şeyler konuştuğunu kaydetti.

    Ünlü'nün iddiası

    Ahmet Mahmut Ünlü, tanık Hamit Duysak ile Fahri Can Polat ve Mehmet Berber'in birlikte işe girdiklerini, Polat ve Berber'in, çok konuştuğu için rahatsız oldukları Hamit Duysak'ın işten ayrılması gerektiğini söylediklerini ve kendisinin de "Siz bilirsiniz" dediğini anlattı.

    Ahmet Mahmut Ünlü, şöyle devam etti:

    "Ancak Polat ve Berber, Hamit Duysak'a onu benim istemediğimi söylemiş. O yüzden bana kızıp, insanlarla bu şekilde telefon görüşmeleri yapmıştır. Tanık Hamit Duysak, emniyetteki arkadaşlarından hakkımda yapılan fiziki takiple ilgili bilgi almış. Fiziki takipte çekilen resimlerle ilgili konuşup, 'Bu resimler gelecek' diyor. Benim duyumlarım böyleydi. Sanırım bunu parasını alamadığı için yapıyor. Çünkü fiziki takip tutanağında binanın resimleri var. O da binanın resimleriyle ilgili konuşuyor, 'var' diyor. Ben de dosyayı görünce anladım."

    Ünlü'nün bu iddiasıyla ilgili yeniden huzura çağrılan ve Başkan Ekinci'nin, "Polislerden bilgi aldın mı?" sorusunu sorduğu tanık Hamit Duysak "Polis arkadaşlarımdan soruşturma olduğunu öğrenmiştim. Bu yüzden Barış Sezek'e, 'Daha dikkatli olun' demiştim" ifadelerini kullandı.

    Duruşmada dinlenilen diğer tanıklar da olaylarla ilgilerinin olmadığını ve suçlamayla ilgili bir şey bilmediklerini söyledi.

    Davanın sürüncemede bırakıldığı iddiası

    Duruşmada, tanık beyanları ve taleplerle ilgili söyleyecekleri sorulan sanık Ahmet Mahmut Ünlü'nün avukatı Hulusi Yıldırım, davanın kasıtlı olarak çarpıtıldığını iddia etti.

    Mahkeme Başkanı Ekinci, avukatın bu sözlerine üzerine, sanık Ünlü'nün yargılamayı etkilemek için avukatları aracılığıyla medyaya haber servis ettiğini ve medyanın yanlış yönlendirildiğini belirterek, avukatın bir gazeteye verdiği demeçte yer alan 'Davanın sürüncemede bırakıldığı' ifadesini yersiz olduğunu söyledi.

    Mehmet Ekinci'nin, "Bizim kimse umurumuzda değil, biz yargılama yaparız. Medya servisiyle olmaz. Biz istersek 4 ayda bir duruşma tarihi verir ve 3 yılda yargılama yapabiliriz" demesi üzerine sanık Ahmet Mahmut Ünlü, "Her ay duruşmaya çıkıyoruz. Her seferinde hasta olup gidiyoruz. Biz de 4 ayda bir geliriz" dedi.

    Fas'a gönderilen 17 bin 969 dolar

    Mahkeme Başkanı Ekinci, sanıkların mağdur olmaması için yargılamayı kısa sürede yapmak istediklerini belirterek, "Davayı erken bitirmek istiyoruz, sürüncemede bıraktığımız yok" şeklinde konuştu.

    Ekinci, İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nden mahkemeye gelen bir belgeye ilişkin şunları söyledi:

    "Madem konuyu açtın. Bir şey söyleyeceğim. Bir ihbar maili gelmişti. İhbar mailinde avukat Fatih Oğuz'un, Fas'a gittiği ve avukatlık bürosunda çalışan Oya Kaya isimli bir kadın tarafından Fas'a para gönderildiği iddia edilmişti. Biz de emniyete Fatih isminde bir avukat olup olmadığı, Oya'nın para gönderip göndermediği, avukatın gidip gitmediğinin araştırılması konusunda yazı yazdık.

    İstanbul Organize Suçlarla Mücadale Şube Müdürlüğü'nden mahkemeye gelen cevabi yazıda, 'Fatih Oğuz'un 10 Temmuz 2012'de Fas'a gittiği ve 18 Temmuz'da da mağdurların ifadesinin Fas'ta noter huzurunda alındığı tespit edildi. Yine Fatih Oğuz'un sekreterliği aracılığıyla 17 bin 969 dolar Fas'a gönderildiği tespit edildi. 9 gün yurt dışında kaldığı' belirtiliyor. Bu konuyu biz araştıracağız. Adil yargılamayı teşebbüse girip girmeyeceği, onunla ilgili suç duyurusunda bulunup bulunmayacağımız yönünde karar vereceğiz."

    Avukat Yıldırım, avukat Fatih Oğuz'un Fas'a gittiğini ve böyle bir para transferinin gerçekleşmiş olduğunu doğrulayarak, bu para transferinin oradaki tur şirketine gönderildiğini ve bununla ilgili elinde makbuzu bulunduğunu söyledi.

    Yıldırım, bu paranın otel, konaklama ve araba kiralama masrafı olduğunu da kaydetti.

    Taleplere ilişkin görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Ufuk Ermertcan, davanın tutuklu sanıklarının bu hallerinin devamına hükmedilmesini istedi.

    Ceza istemleri

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce hazırlanan iddianamede, Ahmet Mahmut Ünlü'nün, "haksız çıkar sağlamak amacıyla kurulan örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek", "insan ticareti yapmak", "cinsel saldırı" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçlarından 25 ile 53 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

    Örgüt elebaşıları olduğu iddia edilen sanıklardan Nejat Ergin'in, "haksız çıkar sağlamak amacıyla örgüt kurmak" ve "tehdit" suçlarından 10 ile 26 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, Barış Sezek'in de "haksız çıkar sağlamak amacıyla örgüt kurmak", "insan ticareti yapmak", "fuhşa aracılık ve yer temin etmek" ile "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçlarından 87 ile 164 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor.

    İddianamede, diğer 13 sanığın da "insan ticareti yapmak", "cinsel saldırı", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak", "fuhşa aracılık etmek", "resmi belgede sahtecilik", "haksız çıkar sağlamak amacıyla kurulan örgüte üye olmak" ve "haksız çıkar sağlamak amacıyla kurulan örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçlarından 1 ile 48 yıl arasında değişen çeşitli hapis cezalarına çarptırılmaları isteniyor.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow