hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Suriye sorununu bölge ülkeleri çözer"

    Suriye sorununu bölge ülkeleri çözer
    expand

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye sorununu ancak bölge ülkelerinin çözebileceğini belirtti.

    Gül, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Zirvesi'nin ardından Mısır'dan ayrılmadan önce Türk basın mensuplarıyla bir araya geldi.

    Burada zirvede ele alınan konulara değinen Gül, bundan sonraki zirveye Türkiye'nin ev sahipliği yapacağını hatırlatarak, bunun önemli olduğunu ifade etti.

    Dönem Başkanlığı için Endenozya, İran ve Azerbaycan'ın da aday olduğunu aktaran Gül, "Sonra onlarla konuştuk sağolsunlar bizim lehimize feragat ettiler, o şekilde Türkiye 2016 yılında ev sahipliği yapacak. Aynı zamanda dönem başkanı olacak" dedi.

    Zirvenin diğer bir önemli konusunun İslam dünyasının esas meselesinin Suriye olduğunu, Mısır Cumhurbaşkanı Mursi ile gerçekleştirdikleri ortak basın toplantısında da "Baktığımızda gerçekten kendi evimizin içi yanıyor gibi hissediyoruz" dediğini hatırlatan Gül, şunları kaydetti:

    "Tabii insan uzaktaki savaşlara da üzülür ama o şeyi hissedemeyebilir ama komşusu, gidip geldiği, bildiği şehirler, bildiği insanlar yanıp, yıkılıp, ölünce onunla bunun acısı ayrı oluyor. Dolayısıyla en önemli mesele buydu. Burada da işin içinde olanlar var, işin içinde olanlar, açıkçası belli ülkeler.

    Belli ülkeler olarak bir araya geldik. Bu işin içinden nasıl çıkarız, nasıl Suriyeli kardeşlerimize yardımcı olma açısından... Cumhurbaşkanı Mursi de basın toplantısında biraz daha açtı, biraz daha somut çalışma programı çıktı diyelim, bu çerçeve içerisinde, dışişleri bakanlarının bu işi biraz daha detaylandırıp temaslara başlamalarını söyledim."

    Suriye muhalefeti ve onların liderleriyle de bir araya geldiğini hatırlatan Gül, "Bu meseleyi ancak bölge halledebilir, uzaktakilerden çok fayda yok, görüyorsunuz. Konuşmaya gelince konuşan çok, retorik, nutuk çok ama kimsenin kendi evi yanmadığı için kolay geliyor. Bölge bizim kendi evimiz sayılır, yani hepimizin bölge ülkeleri açısından söylüyorum. İİT içerisinde böyle bir atak
    başladı, böyle bir yeni çalışma başladı. Dışişleri bakanlarımızın, Türkiye, İran, Mısır, Suudi Arabistan... Suudi Arabistan her ne kadar toplantıya (Mısır'da gerçekleştirilen 3'lü zirve) katılmadıysa da onlar da irtibatlı" şeklinde konuştu.

    "Suriye konusunda dışişleri bakanlarının temasları"

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Mısır'da gerçekleştirilen 3'lü görüşmede, İran'ın Suriye konusundaki tutumunda bir değişme olup olmadığı yönündeki soru üzerine, "İran da Türkiye de bu işin içinde. Herkes biliyor ki İran ne kadar rejimi destekliyor... Biz açıkçası muhalefeti halkın temsilcisi olarak görüyoruz. Dolayısıyla açıkça ilan edilmese bile farklı farklı pozisyonlarımız var, oturup da açık, çıplak bir şekilde konuştuk" dedi.

    Suudi Arabistan'ın toplantıya neden katılmadığına ilişkin de "Suudi Arabistan bu işin içinde, onlar da aktif olarak bu işin içindeler, Dışişleri Bakanımız Suudi Dışişleri Bakanı'yla Ürdün'e gittiler.
    Bu konuda tam olarak ne öngörüldüğüne ilişkin soruyu da Cumhurbaşkanı Gül, "Kan dökülüyor... Bu işin açıkçası öngörülen Suriye'nin kurtarılması, bununla ilgili herkes belli, dürüst bir çalışma içine girsin dedik. Burada ben şunu destekliyorum, sen şunu destekliyorsun diye değil ama bu nedir, bu açıkçası kanın durması, bu düzen tabii böyle devam edemez, yeni yönetimin, Suriye halkı
    kimi isterse o şekilde gelebilmesi, bütün bunlar çok detaylı işler... Bakalım Suriye tarafı, razı olacak mı?" şeklinde yanıtladı.

    "Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Suudili mevkidaşıyla Ürdün'e gitmesinin Ürdün'ün de konuyla ilgili oluşturulan 4'lü grubun içine gireceği manasına mı geleceği" yönündeki soruya Gül, "Hayır değil, şunu söylemek istedim, Suriye için herkesin nasıl uğraştığını gösterme açısından söyledim onu" diye cevapladı.

    Dışişleri bakanlarının niçin gittikleri sorusu üzerine de Gül, Ürdün'de 250 bin Suriyeli'nin bulunduğunu ve bu konuda çeşitli sorunları hatırlattı.

    "Ortada gerçekten zor bir durum var"

    "Sizce çözümü ne zorluyor, yani çözümü engelleyen İran'ın tutumu mu? yoksa Suriye'yi kurtarmak için neden daha hızlı birlikte hareket edilemiyor, sorun ne sizce?" şeklindeki soruya da Gül, "Şimdi bu kadar destek almasa ayakta duramaz zaten, herkes birini destekliyor... Ortada gerçekten zor bir durum var, biz bu zor duruma nasıl herkesin işbirliği içerisinde, yeter diyebiliriz, bu çok
    önemli" yanıtını verdi.

    "Merkezi Cidde'de olan İİT'nin başına genel sekreter olarak Suudili birinin gelmesinin nasıl algılanacağı, bunun sonucunda Suudi Arabistan'ın teşkilatı daha etkin kullanması konusunun olup olmayacağı" şeklindeki soru üzerine Gül, eski Genel Sekreter'in de Türk olduğunu hatırlattı.

    Suudi Arabistan'ın İİT'ye öncülük ettiğini dile getiren Gül, "Teşkilat, Ekmeleddin Bey'den önce kuralları belirsiz bir kurumdu. Ekmeleddin bey zamanında çok düzene kondu. Reformdan geçti. İsmi de cismi de değişti adeta, dolayısıyla kuralları belli bir kurumsal yapı oluştu. Böyle bir kurumsal yapıyı devralacağı için... Devralacak kişiyi de tanıyoruz, saygıdeğer bir insan, bizim de dostumuz ve destekledik" ifadelerini kullandı.

    "Arap devriminin zorlu geçmesi"

    Suriye konusundaki konuşmasında bu konuda Türkiye ve İran'ın önemli ülkeler olduğunu vurgulayan Gül, sorunun çözümüne ilişkin, umutlu olup olmadığı şeklindeki soruya ilişkin de konunun kolay olmadığını, çözüme ilişkin çalışmaların sürdürüldüğünü anlatarak, "Yani bunlar bir adımlık işler değil ama zor işlerle uğraşılmayacak diye, kim uğraşmayacak uğraşmazsan yanar gider" şeklinde konuştu.

    "Arap Devrimi'nin zorlu geçtiği, bundan sonraki süreçle ilgili tahmininin sorulması ve bunda yönetimlerin bir hatasının olup olmadığına ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, şunları kaydetti:

    "Detaylarına giremem ama Mısır tarihinde ilk defa millet sandığa gitmiş, serbest bir şekilde Cumhurbaşkanını seçmiş, parlamentoyu seçmiş, anayasa yapmış şimdi bunlar çok olağanüstü şeyler, bunların önemini azaltırsak o zaman olmaz. Çok aksaklıklar vardır muhakkak... Onun için hep söylüyoruz, kapsayıcı olmaları, herkesi kucaklamak, herkesi işin içine sokmak... Çoğulcu bir sistem, ne demek? Herkesin işin içinde olaması demektir. Ben bunları anlayışla karşılıyorum.

    Biz Türkiye olarak bu kadar iyi durumdayız, AB'yle tam üyelik müzakereleri yapan bir
    ülkeyiz. Bizde de bir sürü problem... Mahkemeler, yeni anayasa yapalım, bir taraftan terörle uğraşıyoruz... O açıdan bütün bunları, ben biraz normal görüyorum, iyi anlamında demiyorum bunları, kaçınılmaz görüyorum. Böyle büyük bir İslam ülkesinin (Mısır) istikrarı, güvenliği çok önemli hele bir de demokrasiye geçişi başarabilirse bu bütün İslam dünyasına ışık saçar."
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow