hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Avukatı Dink cinayetini anlattı: "Utanç Duyuyorum"

    Avukatı Dink cinayetini anlattı: Utanç Duyuyorum
    expand

    Hrant Dink'in ve ailesinin avukatı Fethiye Çetin'in, cinayete ve öncesindeki hazırlık sürecine ilişkin "görgüye dayalı tanıklığını" anlattığı kitabı "Utanç Duyuyorum" adlı kitabı Metis Yayınları'ndan çıktı.

    Hrant Dink 19 Ocak 2007'de Agos Gazetesi'nin önünde kurşunlanarak öldürüldü. Cinayetin birkaç yıl öncesinden, "Sabiha Gökçen'in bir Ermeni yetimi olduğu" haberini yayınlamaları ve diaspora Ermenilerinin, toplumsal kimliklerinde Türklük ile sorunlu bir ilişki kurmalarını eleştirdiği yazı dizisi, Dink'i bazı çevrelerin hedefi haline getirmişti. Dink, kelimenin tam anlamıyla bir lince uğradı.

    Fethiye Çetin, avukatlığını üstlendiği Hrant Dink'in, Dink'in ailesi ve Agos Gazetesi'nin nasıl hedef haline getirildiğini ve cinayetin işlendiği sürece kadar yaşananları ve sonrasına ilişkin ise tanıklıklarının bir kısmını, "Utanç Duyuyorum" adlı kitabında anlattı. Çetin, kitabında Hrant Dink'in Sabiha Gökçen'e ilişkin haber sonrasında devlet tarafından hedef haline getirildiğini ve bu süreçte hangi aktörlerin ne şekilde rol aldığını anlattı.

    "Özel Harp Dairesi"nin Ergenekon iddianamesinde yer alan delillere dayanarak izini süren ve Dink cinayetindeki rolünü anlatan Çetin, yargıya müdahalelerin nasıl gerçekleştiğini ve hukuk kurumlarının bir yurttaşın güvencesi olmaktan çıkıp nasıl yok edilmesinin aracısı haline geldiğini anlatıyor. Mahkeme kararlarına geçen "ırkçı yorumlar", Yargıtay'da yaşananlar vs...

    Cinayetin sonrasında kendi çabalarıyla dünyanın dört bir tarafına giden, her bilgi kırıntısının peşine düşüp deliller bulan ve bunları savcılığa sunan Çetin, bazen savcının ilgisiz kalmasını, bazen de savcının talimatına rağmen polisin hiçbir şey yapmamasını anlatıyor. Dink'i İstanbul Valiliği'ne çağırıp "uyaran" MİT'in, onu korumak için hiçbir tedbir almaması ve sonra da cinayete ilişkin bilgi ve belge paylaşmaması süreci yeniden gözden geçiriliyor.

    Çetin'in, devletin güvenlik aygıtı ile ilişkideki kişilerin üstlendikleri role ilişkin tanıklıklarını anlattığı kitapta, Türkiye kamuoyunun çok iyi bildiği isimler yer alıyor. Basında isimleri Dink cinayetiyle ilgili sıkça anılan isimlerden bazılarına ise kitapta pek değinilmemiş, bazı isimler ise hiç yer almamış.
     
    Çetin, yakınında bulunanlardan biri olarak Dink'in en zor dönemlerine ilişkin insani bir bakışı da okura yansıtıyor.

    Kitabında açılan davaları, duruşmaları, kararları bir avukatın tanıklığı ile anlatan Çetin, kitabını, "unutmaya direnmek, hakikate ulaşmak, adalete erişmek için kamuoyuna ve adli makamlara yaptığı bir çağrı" olarak tanımlıyor.

    Hrant Dink davası geçtiğimiz günlerde Yargıtay'ın bozma kararı ile yeniden görülmeye başlandı. Bazı yargı görevlilerinin bile itiraf etmek zorunda kaldığı, toplumun adalet duygusunu zedeleyen ilk yargılama safhasının ne kadar ötesine gidilebileceği merak konusu. Çetin, kitabında, "Hrant Dink cinayeti, pek çok benzeri gibi Ergenekon’u aşan, daha derinde bir yapı tarafından işlendi," diyor ve bu yapının izlerinin de dava dosyalarında olduğunu işaret ediyor. Ve Türkiye'nin bu konudaki geçmişinin yarattığı umutsuzluğu da bir tedbir kaydı olarak kitabına düşüyor: "Evet tarihimiz hesabı sorulmamış suçlar, failleri ortaya çıkarılıp yargılanmamış cinayetlerle dolu. Biz bu utancı geçmişten devraldık ama gelecek kuşaklara devretmemekle sorumluyuz. İşte bu kitap, bir bakıma benim kuşağıma da bir çağrı; utancın hesabını sorma, gelecek kuşaklara utançtan arınmış bir gelecek sunma çağrısı..."
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow