hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Bahçeli: "Bayrağımız iniyorsa sorumlusu Başbakandır"

    Bahçeli: Bayrağımız iniyorsa sorumlusu Başbakandır
    expand

    MHP lideri Devlet Bahçeli, Diyarbakır'da düzenlenen BDP Gençlik Meclisi Kongresi'nde Türk Bayrağı'nın indirilmesine sert tepki gösterdi. Bahçeli, "Bayrağımız iniyorsa sorumlusu Başbakandır" dedi. Devlet Bahçeli'nin hedefinde "Türk ırkı diye bir şey yoktur" diyen AK Partili Yasin Aktay da vardı.

    Bahçeli, partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, PKK-PYD ortaklığının Suriye coğrafyasında; merkezde Kobani, batıda Afrin, doğuda ise Kamışlı'dan oluşacak özerk bir yönetim için düğmeye bastığını, AK Parti hükümetinin ise gelişmeleri sessizce izlediğini ve sineye çektiğini iddia etti.

    Türkiye'nin yaptırım gücünü kaybettiğini ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:

    "Başbakan Erdoğan'ın geçtiğimiz yılın temmuz ayında bir televizyon kanalında yaptığı açıklaması ise bizzat kendisi tarafından unutulmuşluğa terk edilmiştir. Başbakan'ın; Kamışlı bölgesi ile Afrin'i kuşatan bir yapılanmanın Türkiye'yi rahatsız edeceğini, buna da sıcak bakmayacaklarını ve seyirci kalmayacaklarını ifade etmesinin üzerinden çok geçmemiştir. Fakat PYD-PKK ortaklığı Başbakan'ı hiç ciddiye almamış, eften püften çıkışlarını önemsememiş ve
    özerklik kararından caymamıştır. Başbakan sarfettiği sözlerini defalarca yutmuş, defalarca geri adım atmış, bir şey olmamış gibi ve pişkince davranmaktan gocunmamıştır.

    Türkiye, AKP'yle birlikte yakın coğrafyalardaki tüm iddiasını ve yaptırım gücünü kaybederek edilgen ve pasif bir duruma gerilemiştir. Başbakan Erdoğan'ın iş olsun kabilinden gürlemesi, yüksek perdeden atıp tutması ve kuru diklenmeleri hiçbir fayda sağlamamış, hiçbir sonuç doğurmamıştır. Türkiye de bölgesinde hafife alınan, korkulmayan, çekinilmeyen ve fikri sorulmayan bir ülke haline gelmiştir. Bu şekilde milli güvenliğimizi teminat altına almak, milli
    çıkarlarımızın devamlılığını sağlamak mümkün olamayacaktır.

    Ülkemiz dört bir tarafından ihanet çemberine alınmıştır. Sınırlarımızın bitişiğinde PKK devletleşmekte, Kürdistan'ın çatısı örülmektedir. Başbakan ve hükümeti ise Barzani'yle petrol ve doğal gaz anlaşması yapma derdindedir. Sormak lazımdır ki vatanımız ve milletimiz tehdit altındayken, kardeşliğimiz namlunun ucundayken, boru hatları kurulmasının, Türkmen kanı
    üzerinden sürdürülen enerji pazarlıklarının kime ne yararı dokunacaktır? Başbakan Erdoğan enerjiye karşılık ne vaat etmiş, peşmergenin gönlünü nasıl kazanmış, hangi milli hak ve menfaatleri gözden çıkarmıştır? Kan üzerinden kurulan enerji denkleminin, tavizlerle inşa edilecek boru hatlarının ülkemizin başına musibetleri sağanak halinde yağdıracağı şimdiden aşikardır. Gerçek olan şudur ki petrol bahanesiyle Kürdistan'ın mayası çalınmakta, meşruiyeti sağlanmakta ve AKP de buna çanak tutmaktadır."

    Yerel seçimler

    Mahalli İdareler Seçimlerinin millet için tarihi bir imtihan olmasının yanında, çok hayati sonuçlarıyla da Türkiye'nin yakın geleceğini etkileyeceğini söyleyen Bahçeli, şunları söyledi:

    "Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü mü sahiplenilecek; yoksa bölünmüş, parçalanmış ve 36 etnik kimlik tarafından markaja alınmış, ezilmiş, öğütülmüş ve makaslanmış millet fikri mi desteklenecektir? Terörü kaynağında kurutmaya ve kazımaya yemin etmiş irade mi öne geçecek; yoksa teröristlerle müzakere masalarında şeref ve haysiyetini kaybetmiş hainler korosu tasvip mi görecektir?

    Türk milletini var etmeye, Türklüğü yaşatmaya ve payidarlığını korumaya çalışan Türk milliyetçilerinin haklılığı mı görülecek; yoksa 'Türk diye bir şey yoktur' diyen anonim, iptidai, soyu bulanık, aklı karışık ve zihniyeti kapkaranlık simalar mı gülecektir? Bağımsızlık, onurlu yaşamak, ilkeli ve itibarlı olmak mı yükselecek; yoksa dayatma, kuşatma ve teslimiyet zincirleriyle birbirlerine sımsıkı bağlanmış ve vicdanları zifte dönmüş gafiller mi öne
    çıkacaktır? Türk milleti, emin olunuz ki bu iki tercihten birisini oylayacak, birisini seçecektir."

    CHP'nin ABD ziyareti


    Bahçeli, şöyle konuştu:

    "Manevi değerlerimizi istismar eden, bölücülere umut veren, PKK'ya el uzatan iktidar partisiyle; Washington'dan icazet arayacak, siyasetini yabancılara endeksleyecek kadar çaresizliğe mahkum hale gelen ana muhalefet partisi ülkemizin önündeki başlıca takozdur. Bunların işleri güçleri germek, kamplaştırmak ve gerilim icat etmektir. AKP, CHP ve BDP birbirlerinin gıdasıdır ve biri olmazsa diğerine de gerek kalmayacaktır.

    Milletimiz içine düşürüldüğü kısır ve zararlı çekişmeden bıkmıştır. Türk milleti artık kaynaşma ve kucaklaşma aramaktadır. Kaçınılmaz hesaplaşma, bastırılamaz milli irade, yayından fırlayan ok gibi olan milli şuur 30 Mart günü Başbakan'a, pazarlık ortaklarına, yabancılardan merhamet uman zavallılara zelzele yaşatacak ve zangır zangır alayını titretecektir."

    Türk bayrağının indirilmesi ve Türklük

    MHP Genel Başkanı Bahçeli, BDP'nin Gençlik Meclisi Kongresi'nde "bir grup alçağın ve teröristin" Türk bayrağını indirdiğini anımsatarak, şeref ve bağımsızlık simgesi olan Türk bayrağına yönelik bu saldırıyı lanetlediğini ve yapanların yanına kar bırakılmamasını istediğini söyledi.

    "Öyle bir süreçteyiz ki bayrağımız gölgelenmekte, kimliğimiz ezilmekte, Türklük inkar edilmekte, Türk milleti suçlanmakta ve milli değerlerimiz bir bir yıpratılmaktadır" diyen Bahçeli, Türkiye'nin, "hainlerin at koşturduğu, sürüler halinde nifak saçtığı ve provokasyonlar yaptığı bir ülke haline geldiğini" öne sürdü.

    Bahçeli, şöyle devam etti:

    "PKK'lıların ve İmralı canisinin affı hedef yapılmıştır. Zira Başbakan'ın hayallerinin hedef olduğunu açıklayan yıkımdan sorumlu Başkan Yardımcısı bu gerçeğin altını bir kez daha ve şifreli sözlerle çizmiştir. Başbakan hafta sonunda adeta terör estirdiği, olağan üstü hal
    görüntüsünden farksız Muğla ziyaretinde, bayrağımıza yönelik mütecaviz girişime ucundan kıyısından değinmiş ve şöyle demiştir; 'Yani bizim bayrağımıza tahammül edemeyen bir anlayış, bir zihniyet bu ülkede politika yapabilir mi?' Bu şekilde bir söz söylemeye en son hakkı olan, belki de hiç olmayan yegane kişi Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bayrağımız iniyorsa sorumlusu Başbakan'dır. PKK'lı militanlar şehirlerde kimlik kontrolü yapıyorsa suçlusu Başbakan'dır. Petrol için Türkiye'yi ve Türk milletini boru hatlarıyla değişme kalleşliği de Başbakan'a ait bir yüz karalığıdır."

    Konuşmasında Türklük üzerine medyada yer alan haberlere de değinen Bahçeli, "(Türk dediğin bir sentezdir ve Türk diye bir ırk yoktur) diyerek ağaç kovuğundan çıktığını, cami avlusunda bulunduğunu, nüfus kütüğünü Kandil'deki mağaralara yazdırdığını zımnen kabullenen, tescilli ve markalı Türk hasımlarına unvan veren, mevki kazandıran ve oraya buraya saldırtan Başbakan'dır" diye konuştu.

    "Türk demek İslam'ın kılıcıdır" diyen Bahçeli, şunları kaydetti:

    "Türk demek, Peygamberimizin övgüsüne mazhar olandır. Türk demek şereftir. Türk demek tarihtir. Türk demek Atilla'dan Mustafa Kemal'e kadar sergilenen cesaret, gösterilen atılganlıktır. Türk demek şehitliktir. Türk demek kahramanlıktır. Türk demek irfan, görkem ve kutlu bir dilektir. Türk demek milletle aynı anlamdadır. Türk demek kültürle olgunlaşmış, zaferlerle pekişmiş, acılarla perçinlenmiş, anılarla zenginleşmiş, ülkülerle yoğrulmuş devasa kudret, devasa şuur ve devasa hatıra demektir.

    Türklüğü inkar etmek en şiddetli ırkçılık ve düşmanlıktır. Ne acıdır ki, asırların vicdanı Türklüğü defalarca teyit etmiştir de içimizdeki köksüzler, vicdanları esir düşmüş ruhsuzlar hala bunu anlayamamıştır. Kıtalar, coğrafyalar, ülkeler, beşeriyet ve tüm mahlukat Türklüğü yüzyıllarca hürmetle selamlamıştır da içimizdeki batılın takipçileri, küfrün uşakları hala bunu fark edememiştir."

    SORULAR

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "2004 yılında yapılan MGK toplantısında alınmış bazı tavsiye kararları ve sonrasında başlayan tartışmaları", başka bir partinin içişleri olarak niteledi.

    Bahçeli, partisinin TBMM Grup toplantısından çıkışında bir gazetecinin konuyla ilgili sorusunu yanıtlarken, "MHP, kurulduğu günden bugüne hiçbir siyasi partinin içişlerine karışmama ilkesiyle faaliyet sürdürmektedir. Bir partinin iç sorunları üzerinde bizim mütalaa yürütmemiz doğru değildir, etik değildir, yakışık almaz" dedi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow