hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Türkiye'den AB'nin yaptırım tehdidine cevap

    { title }

    SONRAKİ VİDEO

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerine ilişkin aldığı kararlara yönelik, "Aldıkları kararların uygulanmasının mümkün olmadığını kendileri de biliyor." dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bakan Çavuşoğlu, Kuzey Makedonya ziyareti kapsamında, Üsküp'te mevkidaşı Nikola Dimitrov ile görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

    AB'nin Türkiye'ye ilişkin aldığı kararları değerlendiren Çavuşoğlu, "Çok da ciddiye almaya gerek yok çünkü Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) kesintilerini daha önce yapmışlardı. Bunlar basit şeyler, bizi etkileyecek şeyler değildir." ifadelerini kullandı.

    Çavuşoğlu, sivil havacılık görüşmelerinin, Rum kesimi nedeniyle zaten durmuş olduğuna işaret ederek, geçmişte de bazı fasılların bloke edildiğine dikkat çekti.

    Bu kararların bağlayıcı olmadığını vurgulayan Çavuşoğlu, "Merkez Bankasına ya da bankalara siyasetçilerin müdahale etmesini, AB her zaman eleştirir. 'Serbest piyasa ekonomisi' der ama şimdi bankaya talimatlar ya da tavsiyeler veriyor." değerlendirmesinde bulundu.

    "Mecburen bize gelecekler"

    Çavuşoğlu, AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Üst düzey görüşmeler olsun olmasın ehemmiyeti yok, mecburen bize gelecekler, başka kaçarı yok. Aldıkları kararların uygulanmasının mümkün olmadığını kendileri de biliyor. Neden? Rum kesimini tatmin etmek için. Saçma sapan dayanışma anlayışıyla Rum kesiminin ve Yunanistan'ın baskısıyla, affedersiniz, kıytırıktan kararlar almak durumunda kaldılar. AB ve AB yöneticileri, 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından hemen Türkiye'ye gelmedikleri için pişman olduklarını söylüyor. Fakat bu konuda samimi olmadıklarını bir kez daha gördüm."

    "Başlayacağız dedik ve başladık"

    Sorunun, Kıbrıs Türk halkının ada etrafındaki haklardan eşit şekilde yararlanamaması olduğunu belirten Çavuşoğlu, şunları söyledi:

    "Rum kesimi, paylaşım AB üyeliğini de suistimal ederek, şımarık bir çocuk gibi bunu yapmak istememektedir. Biz yıllarca uyarı yaptık, 'Eğer siz bunu yapmazsanız, Birleşmiş Milletler (BM) yapmazsa, biz bunu yapacağız. Garantör ülke olarak Kıbrıs Türk halkının hakkını koruyacağız ve biz de sondaja başlayacağız.' dedik ve başladık." 

    "Kıta sahanlığımızda ne yapacağımıza biz karar veririz"

    Çavuşoğlu, bundan sonraki süreçte Türkiye'nin atacağı adımlara ilişkin ise şunları kaydetti:

    "Eğer Türkiye'ye yönelik böyle kararlar alırsanız, faaliyetlerimizi artıracağız. Doğu Akdeniz'de üç gemimiz var, dördüncü gemiyi de göndereceğiz. Türkiye ile böyle yöntemlerle baş edemeyeceklerini anlasınlar. Kendi kıta sahanlığımızda ne yapacağımıza biz karar veririz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kıbrıs halkının hakkını garanti altına almadıkları sürece oradaki faaliyetlerimizi artırmaya devam edeceğiz. Rum kesimi de AB'yi arkasına almasın, Türk tarafıyla otursun. Bizim muhatabımız Rum kesimi değildir. Burada paylaşım için Rum kesiminin muhatabı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'dir. Hakça paylaşım için masaya otursunlar. Aksi takdirde Kıbrıs Türk halkının hakkını kimseye yedirmeyiz."

    Türkiyeden ABnin yaptırım tehdidine cevap

    KKTC’den AB’nin Türkiye’ye yaptırım kararına tepki

    KKTC Başbakanı Ersin Tatar, “AB Dış İlişkiler Konseyi daima yaptığı gibi Kıbrıs Türk Halkının varlığını ve iradesini yok sayma saygısızlığını göstererek Rum yanlısı kararlarına bir yenisini eklemiştir” dedi. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay da “Son karar AB’nin Kıbrıs Türk Halkının iradesini de, Doğu Akdeniz’deki doğal zenginlikler üzerindeki haklarını da yok saymaya çalışan yeni bir basiretsizlik örneği teşkil etmektedir” dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yazılı açıklama yapan KKTC Başbakanı Tatar söyle devam etti; “AB aldığı bu kararla Kıbrıs konusunun bir anlaşma ile sonuçlanmasına değil, meselenin çözümsüz kalmasını sağlayarak statükodan faydalanmayı hedefleyen Rum çabalarına katkı sağlamıştır. AB, istediği kadar Kıbrıs Türk Halkının iradesini yok sayma gafletini göstersin. İstediği kadar, hidrokarbon konusunda Türkiye’ye Rum tarafı ile muhatap olmasını dayatmaya kalkışsın. Gerçekler ortadadır; Kıbrıs’ta iki egemen halk, iki Devlet, iki ayrı demokrasi vardır. Türkiye, KKTC’yi tanımaktadır ve kesinlikle Rum tarafı ile muhatap olmayacağını her vesile ile ortaya koymuştur.“

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “HUKUKA AYKIRI DURUM YOK”

    Türkiye'nin ve KKTC'nin Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuka aykırı bir şey yapmadığına dikkat çeken Tatar, “Türkiye, bir yandan kendi haklarını kullanarak Doğu Akdeniz’de hidrokarbon aramalarını sürdürüyor, diğer yandan da KKTC Devleti’nin 2011 yılında bir anlaşma ile Türkiye’ye verdiği yetkiyi kullanarak Kıbrıs Türk Halkı adına sismik araştırma ve sondaj çalışmaları yürütüyor. Dolayısı ile AB ve Rum tarafının yapmaları gereken Türkiye’yi suçlamak aleyhine kararlar almak değil, Kıbrıs Türk Halkı ve onun temsilcileri tarafından ortaya konulan yapıcı önerileri dikkate almaktı. Bunu yapmayanlar, baskı, tehdit, yaptırımla bizleri haklarımızdan geri adım atmaya zorlayabileceklerini sanıyorlarsa aldanıyorlar. Türkiye ve KKTC hak yolunda yürümeye devam edecekler, AB’nin aldığı bu geçersiz karar da bir utanç vesikası olarak arşivlerdeki yerini alacaktır” ifadelerini kullandı.

    Türkiyeden ABnin yaptırım tehdidine cevap

    “AB SAYGISIZLIK ETMEKTEDİR”

    Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay da, AB’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri nedeniyle yaptırım kararı almasına tepki gösterdi. Özersay, yaptığı açıklamada, “AB Dış İlişkiler Konseyi tarafından alınan son karar AB’nin Kıbrıs Türk Halkının iradesini de Doğu Akdeniz’deki doğal zenginlikler üzerindeki haklarını da yok saymaya çalışan yeni bir basiretsizlik örneği teşkil etmektedir” dedi. Özersay, açıklamasını şöyle sürdürdü:

    “AB bu bölgedeki doğal zenginliklere dair görüşmelerin Türkiye ile Kıbrıs Rum yönetimi arasında yapılması yönündeki çağrısıyla irademize saygısızlık etmektedir. Bu kaynakların ortağı olan Kıbrıs Türkünden kelime olarak dahi bahsetmekten çekinen AB, sadece Kıbrıs sorununun çözümüne dair süreçlerde değil doğal zenginliklere dair süreçlerde de hiçbir biçimde tarafsız olamayacağını, bu nedenle bu konularda hiçbir rol üstlenemeyeceğini ve üstlenmemesi gerektiğini bir kez daha hepimize göstermiştir.“

    “KENDİ KOZLARIMIZI KULLANACAĞIZ”

    “AB hakkaniyetten uzak ve bir uluslararası uyuşmazlığın taraflarından birini dışlayan, görmezden gelen bu tutumuyla Kıbrıs Rum tarafını şımartmaya devam etmektedir” şeklinde konuşan Özersay, sözlerini şöyle sürdürdü; 

    “Bu türden bir sırt sıvazlamayı tecrübe edinen Kıbrıs Rum tarafının ne kapsamlı çözüm yolunda ne de doğal zenginlikler konusunda makul bir diyalog süreci içine girmesi beklenebilir. Bu yaklaşımla Kıbrıs Rum liderliği gerçeğin ötesine geçen bir gücü olduğuna inanır, kendisini dev aynasında görürse Doğu Akdeniz bölgesinde istikrarı muhafaza etmek çok zorlaşır ve riskler artar. Avrupa Birliği’nin ‘üye devletler arasındaki dayanışma' kavramı arkasına sığınarak uyuşmazlıkların taraflarını dahi görememeye başlaması, 2004 yılında çözüm olmadan Kıbrıs Rum yönetimini tam üye yapmakla yaptığını açıkladığı hatadan gayet memnun ve mutlu olduğunu, kendi hatasının tutsağı olmaktan pek de rahatsızlık duymadığını göstermektedir. Bu kaynakların sahiplerinden birisi olan Kıbrıslı Rumlar çözüm olmadan önce de bu kaynaklardan yararlanabiliyorken neden Kıbrıs Türklerinin bu kaynaklardan yararlanması çözüm olması şartına bağlanmaktadır? Bu adanın ve bölgenin geleceğini belirleyecek kapsamlı çözümün nasıl olacağını müzakere etme hakkı olan Kıbrıs Türk Halkı nasıl olur da bu kaynaklar söz konusu olduğunda Avrupa Birliği tarafından devre dışı bırakılmaya çalışılır? AB gibi aktörler kendi ellerindeki kozları bölgesel işbirliği için kullanmayacaklarsa biz verdiğimiz lisanslar üzerinden barışçı ama kararlı ve sonuç alıcı şekilde kendi kozlarımızı kullanacağız.”

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow