hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Mehmet Şimşek: "Başkanlık sistemi daha uygun"

    Mehmet Şimşek: Başkanlık sistemi daha uygun
    expand
    KAYNAKCnnturk.com

    Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, başkanlık sisteminin yönetimde istikrar, temsilde adaleti getireceğini savundu. Otoriterleşmeye dikkati çeken Şimşek, "Tabii ki sınırsız yetkiler olmasın" dedi. Mehmet Şimşek, Suriye'de yaşananların ekonomiyi olumsuz etkilediğini de anlattı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Şimşek, Anadolu Ajansı Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    Sistem tartışmaları ile ilgili net konuşan Şimşek, "Çok açık ve net olarak önümüzdeki on yıllarda Türkiye'nin tekrar koalisyonlarla baş başa kalmaması, kalkınma yarışında geriye düşmemesi, Türkiye'nin bu anlamda sorunlar yaşamaması için kesinlikle başkalık sistemi daha uygundur" dedi.

    Tartışılması gerekenin başkanlık sisteminin yapısı olduğuna işaret etti, otoriterleşmeye dikkati çekti.

    Şimşek, "Şunu diyebilirsiniz, başkanlık sisteminde biz modeli öyle bir kurgulayalım ki kontrol mekanizmaları iyi kurgulansın. Sınırsız, tabii ki yetkiler söz konusu olmasın, öyle bir sistem zaten arzuladığımız başarıyı getirmez. Orayı tartışırsak o zaman anlamlı bir zeminde olur ama siz birtakım siyasi, ideolojik varsayımları en başından ortaya koyup 'şu sistem bunu doğurur' derseniz, o zaman gelin, 'sistemin, otoriter bir yapı doğurmaması için ne tür bir model kurgulanması lazım' onu tartışalım" diye konuştu.

    "İşin risk primi boyutu bence daha önemli"

    Suriye'nin Türkiye'ye etkilerine ilişkin de Şimşek, "Bütün dünyada mülteci konusu, Suriye savaşı konuşuluyor. Suriye gösterilince Türkiye haritası da ortaya çıkıyor. Bu risk primimizi artırıyor, turizm sektörünü ciddi biçimde olumsuz etkiliyor" şeklinde konuştu.

    Bugüne kadar Türkiye'nin bölgesindeki durumu insani, vicdani ve ilkeli bir şekilde izlediğini, insani ve ahlaki bir tutum benimsendiğini anlatan Şimşek, "Buradaki büyük oyuncuların önemli bir kısmı sık sık fikir de strateji de değiştirebiliyorlar. Böyle bir ilkeli duruş söz konusu değil. Günümüz dünyasında ilkeli duruşun maliyetleri var. Maalesef bunun boyutu da şimdi ortaya çıkıyor. İşin göç boyutu var, rakamlar zaten iyi biliniyor. İşin risk primi boyutu bence daha önemli. İşin ticaret boyutu var. O da ayrı bir boyut" dedi.

    Türkiye'nin 2002 yılında Orta Doğu ve Afrika'ya ihracatının, toplam ihracatın yaklaşık 12'si kadarken, Arap Baharı ile birlikte bu oranın toplam ihracatın yüzde 32'sine yükseldiğini bildiren Şimşek, "Türkiye muazzam bir ivme kazanmış. Niye mesela Sovyetler Birliği'nin çözülmesiyle birlikte Orta Avrupa ve Doğu Avrupa'da ortaya çıkan yeni ülkelere Batı muazzam destek verdi demokratikleşme, reformlar için?Ama iş Orta Doğu'ya, Arap Baharı'na gelince çok farklı bir tutum sergilendi. O tutumun sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Onun için maalesef etkileri, uzun vadeli, dramatik" ifadelerini kullandı.

    Bu sürecin DAEŞ gibi terör örgütlerine zemin hazırladığını ve bunların da İslamofobi'ye neden olduğunu vurgulayan Şimşek, şöyle devam etti:

    "Maalesef etkiler çok dramatik. Bütün bu coğrafyanın kalkınmasının ve gelişmesinin önündeki en büyük engel bu hem terör örgütleri üzerinden yapılan çalışmalar hem de tabii ki neredeyse kabile düzeyinde yeni coğrafi bir takım yaklaşımlar. Irak'ın durumu ortada. Belki Suriye kadar dramatik değil ama çok da farklı değil. Bütün bunların tabii ki ister istemez bu coğrafyada yaşayanlara etkisi büyük, Türkiye'de yaşayanlara etkisi büyük."

    Türkiye'nin Orta Doğu ve Afrika'ya ihracatının, toplamdaki payının yüzde 25-26'ya gerilediğini bildiren Şimşek, bunun da dramatik bir etki olduğunu ifade etti.

    "Bugün koalisyon hükümeti olsaydı..."

    Şimşek, AK Parti hükümetine yönelik eleştirileri de değerlendirdi.

    Şimşek, "Diyorlar ki istikrar dediniz, seçildiniz memleketin haline bak. Bir de bir koalisyon olsaydı memleketin hali ne olurdu bir de onu düşünmek lazım. Bugün koalisyon hükümeti olsaydı, terörle mücadelede nasıl bir durumla karşı karşıya olurduk? Çevredeki tehditlere ilişkin nasıl bir tehditle karşı karşıya olurduk? Küresel ekonominin özellikle karşıdan esen rüzgarlarına karşı Türkiye bir yaprak gibi savrulacak mıydı, muhtemelen" değerlendirmesinde bulundu.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow