hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Merkez'den enflasyon açıklaması

    Merkezden enflasyon açıklaması
    expand

    Merkez Bankası (TCMB), işlenmiş gıda ve enerji fiyatlarındaki gelişmelerin kısa vadede enflasyonu olumlu etkilediğini, bununla birlikte, döviz kuru hareketlerinin çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktirdiğini bildirdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    TCMB'nin Banka Ekonomistleri Bilgilendirme Toplantısında yapılan sunum, bankanın internet sitesinde yayımlandı.

    Sunumda, sıkı para politikası duruşunun ve alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızlarının makul düzeylerde seyrettiği belirtilerek, dış talebin zayıf seyrini korurken iç talebin büyümeye ılımlı düzeyde katkı verdiği değerlendirildi.

    İşlenmiş gıda ve enerji fiyatlarındaki gelişmeler kısa vadede enflasyonu olumlu etkilediği kaydedilen sunumda, "Bununla birlikte, döviz kuru hareketleri çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktirmektedir. Bu çerçevede, yurt içi ve küresel piyasalardaki belirsizlikler ile enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıklar da dikkate alınarak, gerekli görülen süre boyunca daha sıkı bir likidite politikası uygulanmasına karar verilmiştir" ifadeleri kullanıldı.

    Saray'dan dolar açıklaması

    Para Politikası Kurulu'nun, küresel para politikalarının normalleşmeye başlamasından önce ve sonra uygulanabilecek diğer politikaları ele aldığı ve konuyla ilgili değerlendirmeler çerçevesinde oluşan yol haritasının internet sayfasında kamuoyuyla paylaşıldığı hatırlatılan sunumda, gelecek dönemde para politikası kararlarının enflasyon görünümündeki iyileşmenin hızına bağlı olacağı vurgulandı.

    Sunumda, enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurların yakından izleneceği ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki temkinli duruşun sürdürüleceğine işaret edildi.

    Sunumun iktisadi faaliyete ilişkin gelişmelerin ele alındığını ilk bölümünde, GSYH'nın ılımlı bir artış eğilimi sergilediği vurgulanarak, son dönemde iktisadi faaliyetteki büyümenin daha çok tüketim harcamaları kaynaklı olduğu belirtildi.

    Sanayi üretimi iç siparişlerin desteğiyle büyümeye devam ederken ihracat siparişlerinin göreli olarak zayıf seyrettiği kaydedilen sunumda, tüketici güveninin ve yatırım eğiliminin özel kesim iç talebinin ılımlı seyrettiğine işaret ettiği ve istihdamın artmaya devam ettiği bildirildi.

    "Cari açıkta iyileşme bekleniyor"

    Sunumun ikinci bölümünde dış dengeye ilişkin gelişmeler ele alınırken, dolar cinsinden ithalat ve ihracattaki düşüşte dolar - avro kurundaki hareket ile dünya ticaretindeki yavaşlamanın etkili olduğu, jeopolitik gelişmelerin de bu yavaşlamaya katkı sağladığı ifade edildi.

    Avrupa Birliği'ne yapılan avro cinsinden ihracatın ise artış eğilimini koruduğuna işaret edilen sunumda, son dönemde reel ihracatta bir miktar toparlanma gözlendiği bildirildi.

    Petrol fiyatlarındaki düşüşün cari denge üzerindeki etkisinin gelecek aylarda daha belirgin hale gelebileceği belirtilen sunumda, 2011'den bu yana önemli ölçüde iyileşme gösteren cari işlemler dengesinde bu yıl ek bir iyileşme beklendiği aktarıldı.

    Sunumda, cari işlemler açığının finansmanının büyük ölçüde uzun vadeli borçlanma ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarıyla sağlandığı bilgisi verildi.

    Zorunlu karşılık önlemlerinin açıklanmasından sonra bankacılık kesiminin mevduat dışı yükümlülüklerinin vadelerinde uzama eğilimi gözlendiği kaydedilen sunumda, "Küresel düşük faiz ortamında, yabancı para zorunlu karşılık oranları, güçlü yabancı para borçlanma girişlerine karşı etkili bir makro ihtiyati araç olarak kullanılmaktadır" ifadesine yer verildi.

    "Enflasyon istenen düzeyde değil"

    Sunumun enflasyon değerlendirmelerini içeren üçüncü bölümünde, Gıda ve enerji fiyatlarındaki gelişmelerin kısa vadede enflasyonu olumlu etkilese de döviz kuru hareketlerinin çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktirdiği vurgulandı.

    İthalat fiyatlarındaki düşüşün döviz kurundan enflasyona geçiş etkisini sınırladığı belirtilen sunumda, enflasyon beklentilerinin henüz arzulanan düzeylere ulaşmadığına işaret edildi.

    Parasal ve finansal koşulların değerlendirildiği sunumun dördüncü bölümünde ise gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarının yanı sıra risk primi göstergeleri ve döviz kurlarının oynak bir seyir izlediği dile getirildi.

    TCMB'nin uzunca bir süredir sıkı likidite politikası uyguladığı ifade edilen sunumda, şunlar kaydedildi:

    "Likidite politikası gerekli görüldüğü sürece daha da sıkılaştırılabilecektir. Getiri eğrisi TCMB'nin sıkı likidite politikasının etkisiyle yataya yakın konumunu korumaktadır. Kredi faiz oranları temkinli makro ihtiyati ve para politikalarını yansıtmaktadır. Sıkı para politikası duruşu ve alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyretmektedir. Ticari kredilerin tüketici kredilerine göre daha hızlı büyümesi fiyat istikrarına, finansal istikrara ve dengelenme sürecine katkı yapmaktadır."

    "Döviz ihalelerinin esnekliği artırıldı"

    Küresel para politikalarının normalleşme sürecinde yol haritasının değerlendirildiği sunumun son bölümünde ise normalleşme sürecinde faiz koridorunun bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı etrafında daha simetrik bir hale getirileceği ve daraltılacağı belirtildi.

    Sunumda TL likidite yönetiminin operasyonel çerçevesinin sadeleştirilmesi kapsamında yapılacaklar şöyle ifade edildi:

    "Normalleşme öncesinde halihazırda piyasa yapıcısı bankalara sağlanan toplam fonlama imkanı, piyasa yapıcı bankaların TCMB'den sağladıkları fonlamanın maliyetini değiştirmeyecek şekilde, haftalık vadeli miktar repo ihalesi limit hesaplarına eklenecektir. Böylece piyasa yapıcısı bankalara tanınan borçlanma imkanı faiz oranı kaldırılacaktır. Normalleşme öncesinde ve sürecinde teminat koşulları sadeleştirilecektir."

    Döviz kuru oynaklığını azaltmak amacıyla döviz satım ihalelerinin esnekliğinin artırıldığı belirtilen sunumda, normalleşme öncesinde ve sürecinde Türk lirası zorunlu karşılıklara ödenen kısmi faizin yükseltilmesi veya Rezerv Opsiyon Katsayıları (ROK) düzenlemeleriyle finansal sisteme döviz likiditesi sağlanacağı kaydedildi.

    Döviz likiditesi önlemleri çerçevesinde normalleşme öncesinde döviz depo limitlerinin artırılacağı aktarılan sunumda, "Yapılacak düzenlemeler ile finansal sistemin TCMB nezdinde erişebileceği (ROM'daki mevcut döviz miktarı ve döviz depo imkanının toplamı şeklinde olan) döviz likiditesi bankalarımızın gelecek bir yıldaki yurt dışı ödemelerini fazlasıyla karşılayacak seviyede belirlenecektir" ifadelerine yer verildi.

    Sunumda finansal istikrarı destekleyici önlemler çerçevesinde; normalleşme öncesinde bankaların yeni yabancı para çekirdek dışı yükümlülükleri için zorunlu karşılık oranlarının üç yıldan uzun vadeyi teşvik edecek şekilde belirleneceği bildirildi.

    Normalleşme öncesinde ve sürecinde gerekli görülmesi durumunda, gelecek dönemde bankacılık sektörünün aracılık maliyetini azaltmak ve çekirdek yükümlülükleri desteklemek için Türk lirası zorunlu karşılıklara ödenen kısmi faiz gözden geçirilebileceği belirtilen sunumda, yine normalleşme öncesinde ve sürecinde dolar cinsinden tutulan zorunlu karşılıklara, rezerv opsiyonlarına ve serbest hesaplara ödenen faiz oranının Fed politika faiz aralığının üst bandına yakın seviyelerde tutulabileceği ifade edildi.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow