hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Erdoğan, CHP'ye bu kez İsmet İnönü belgesiyle vurdu

    Erdoğan, CHPye bu kez İsmet İnönü belgesiyle vurdu
    expand

    Başbakan Erdoğan, Afyonkarahisar'da halka seslendi. "Menderes'e kurdukları tuzağı bize de kuruyorlar" diyen Erdoğan'ın hedefinde Gülen hareketi vardı. CHP ve MHP'nin paralel yapının oyuncağı olduğunu söyleyen Başbakan, altında İsmet İnönü'nün imzası bulunan tarihi bir belgeyi de açıkladı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Erdoğan, AK Parti'nin Afyonkarahisar'da düzenlediği mitingde konuştu.

    Başbakan Erdoğan, şu anda Türkiye'de bir kez daha "Türkiye'yi kim yönetecek" konusunun tartışılmaya başlandığını belirterek, "Yıllardır milleti yok sayan, milletin kararına itibar etmeyenler şu anda ittifak yaptılar. Milletin iradesini gasbetmenin mücadelesini veriyorlar. Türkiye'de gezi olaylarından itibaren başlayan tartışma bunun tartışmasıdır. Türkiye'yi kim yönetecek. Hiç kusura bakmasınlar biz bu emaneti hiç kimseye vermeyiz, bu iradeyi hiç kimseyle paylaşmayız. Milletin emanetini yetkisini, iradesini çalmaya çalışanlara asla göz yummayız" diye konuştu.

    Merhum Adnan Menderes'in milli iradeyi, demokrasiyi egemen kılmasından, yetkiyi millete devretmesinden başta CHP olmak üzere, medya, seçkinler ve elitlerin çok rahatsız olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Bundan 54 yıl once Merhum Menderes'e ne yaptılarsa, hangi tuzakları kurdularsa, hangi senaryoları yazdılarsa şu anda bize de aynısını yapıyorlar. Manşetlere bakın, bugün atılan manşetlerle 54 yıl öncesinin manşetlerinin aynı olduğunu göreceksiniz. Sokak olaylarına bakın aynı, CHP'nin tavrına bakın aynı, işverenlerin, çetelerin tavrına bakın… 54 yıl önce neyse bugün yine aynı. Merhum Menderes'e hangi iftiraları attılar, hatırlayın. Örtülü ödenekten dava açtılar, aynı şeyi bize yapmak istiyorlar, ama benim milletim bunları yutmuyor. 6-7 Eylül sokak eylemlerinden dava açtılar, İstanbul'da yaptığı çok önemli yatırımlardan dolayı, açtığı yollardan dolayı dava açtılar.

    Kardeşlerim yargı içinde bazı demokrasi karşıtı oluşumlarla mücadele ettiği için dava açtılar. Çok çirkin iftiralarla, çok ama çok çirkin iftiralarla Menderes'i maalesef milletin gözünden düşürmek için her türlü iftirayı attılar. Tuttu mu? Tutmadı, tutmayınca ipe götürdüler. Menderes bugün var, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu da var. Peki onları idam edenler var mı? Kimse onları hatırlıyor mu?
    Hatırlamıyor. Niye? Zalimler hiçbir zaman kalıcı olmaz. Zalimler her zaman zulümleriyle anılır. Biz, mazlumların, mağdurların sesi olarak yürüyeceğiz. 54 yıl önce ne yaptılarsa bugün aynını yapanlar bilesiniz ki onlarda hiçbir zaman emellerine kavuşamayacaklar."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Namert değilseniz şu gerçekleri ortaya aynen yansıtın"

    Erdoğan, partisinin dün Yozgat'ta düzenlediği miting için toplananların görüntüsünün, kendisini protesto etmek için toplanmış gibi gösterildiğini belirterek, "Eğer namert değilseniz şu gerçekleri ortaya aynen yansıtın. Öyle bir yerlerden kontrolle bir yerlerle oynamak suretiyle bunları
    değiştiremezsiniz" diye konuştu.

    Başbakan, Sadi Nursi'nin, 1940'larda, Emirdağ Cezaevi'ne konulduğunu, zehirlenerek ve soğuktan dondurularak öldürülmek istendiğini belirterek, "İşte bu CHP 1940'larda Saidi Nursi'nin kitaplarını yasaklayan, hapislere mahkum eden partidir. İşte belgesi. CHP'nin genel müdürü, bu belge
    senin belgelerine benzemez. 15 Temmuz 1949 tarihli Bakanlar Kurulu kararı bu. Said Nurisi tarafından yazılan Gençlik Rehberi kitabının dağıtımının yasak edilmesi, elde edileceklerin de toplanması, 'Bakanlar Kurulumuzun 15 Temmuz 1949 tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır'. İmza, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü. İşte bu CHP ile güya Saidi Nursi'nin izinden gittiğini idida eden bu paralel örgüt, şu anda kol kola yürüyorlar. Saidi Nursi'nin kemikleri sızlıyor" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "3. Havalimanı'nı engellemeye çalışıyorlar"

    "Manşetlerle, sokak eylemleriyle, küresel projelerimize açtıkları davalarla, iddialarla, ithamlarla, iftiralarla bir kez daha aynı tuzağı kurmaya, bir kez daha aynı senaryoyu hayata geçirmeye çalışıyorlar" diyen Erdoğan, yapacakları üçüncü havalimanının engellenmeye çalışıldığını belirtti.

    Kanal İstanbul'u engellemek istediklerini, Marmaray'ı da engellemeye çalıştıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: "Ne oldu? Engellemeye çalıştı, çalıştı, başarabildiler mi? Söke söke aldık ve Marmaray'ı yaptık. Şimdi merak ediyorum engellemeye çalışanlar acaba hangi yüzle Marmaray'a binip de oradan karşıya geçiyorlar?

    Allah rahmet etsin Sivaslı Nuri Demirağ boğaza ilk köprüyü yapacağı zaman ona da o zaman İnönü engel oldu. Hayaliydi yapamadı. Şimdi torunu bizim partimizin milletvekili ama biz yaptık, biz başardık. Birinci köprünün karşısına dikildi, kim? CHP. İkinci köprünün karşısına dikildi, kim? CHP. Şimdi Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yapıyoruz, kim karşı çıkıyor, yine CHP. Denizin altından şimdi ikinci geçidi yapıyoruz, otomobil geçidi, ona da karşı çıkıyorlar. Allah'tan denizin altından da, göremiyorlar.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Onlar isteseler de istemeseler de biz bunları yapacağız. Bunların önünü kesemeyecekler. Zafer Havalimanı'nı yaptık mı, yaptık. Bunlara kalsa olur muydu? Bunların böyle bir derdi yok ki böyle bir sevdası, böyle bir aşkı yok. Bu kez sert kayaya çarptılar, bu kez millete tosladılar, millete. Bu millet çok güçlü şekilde iradesine, sandığa, hükümetine, demokrasiye, hükümetine, siyasete sahip çıktı. Bu aziz millet kimin ne yapmaya çalıştığını, kimin nerede durduğunu görüyor. Engin ferasetiyle olaylarda hakemlik yapıyor."

    Devlet Bahçeli'ye eleştiri

    Türkiye'de on ay önce, 2013 yılının mayıs ayında tarihi nitelikte gelişmelerin yaşandığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, söz konusu ayda İstanbul'da 46 milyar dolarlık üçüncü havalimanının ihalesini yaptıklarını belirtti.

    "Bizim cebimizden bir kuruş çıkmıyor" diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: "Tamamen ihaleye giren 5 ortaklı konsorsiyum bunu yapıyor. Ne yapacak? 20 yıl burayı çalıştıracaklar. 20 yıl sonra ne olacak? Devlete teslim edecekler. Bunu durdurmak istediler, hala bunu durdurmak için gayret içindeler ama
    başaramayacaklar. Bu üçüncü havalimanının yıllık yolcu kapasitesi 100 milyon. Dünyanın ilk üç havalimanından bir tanesi, bunu engellemeye çalışıyorlar.

    Ankara'da Japonya Başbakanı ile bir görüşme yapıyorum o ay içinde, ağırladık, misafirim. Nükleer enerji santralini yapacağız, nerede? Sinop'ta. Maliyeti ne? 22 milyar dolar. Yapacaklar, belli bir süre işletecekler ondan sonra onu bize devredecekler. Bu da beyleri rahatsız etti. ondan sonra ben Japonya'ya gittim. MHP'nin başındaki zat ne diyor biliyor musun, geçenlerde? Gerçekten acınacak bir hali var. 'Bu başbakan hiç yer inmiyor ki' diyor, 'Hep havada geziyor' diyor, 'Ama onu da biz kulaklarından tutup getireceğiz' diyor.

    MHP'nin genel başkanı, ismini anmayacağım için isimlerini vermiyorum biliyorsunuz, bu iki ismin ismini hiç anmıyorum, MHP'nin genel başkanı olan zat, sen zaten uçma özürlüsün, senin böyle ülkeler arası dolaşman zaten mümkün değil. Çünkü 3,5 yıl bu ülkede başbakan yardımcılığı yaptın, nereye gittin onu söyle. Bu ülkenin başında biz öyle bir ecdadın torunlarıyız ki at üstünde kıtalar arası dolaşıyorlardı ama sende böyle bir şey yok. Sen laf milliyetçisisin, laf. 3,5 yıl başbakan yardımcılığı yaptın, ne yaptın onu söyle. İşte Sakarya, Düzce depreminde ne yaptınız onu söyleyin. Onların çürüklerini biz topladık."

    Kendi iktidarları döneminde de depremlerin olduğunu, Van'da, Bingöl'de, Simav'da depremlerin yaşandığını hatırlatan Erdoğan, "Şu anda oralar deprem öncesinden daha güzel hale geldi. Neden? Güçlüyüz, sağlamız, anında müdahale ve bir yılda deprem bölgelerini farklı hale getirdik. Seyretmedik,
    izlemedik, dertliydik, dertli olduğumuz için bunları yaptık" ifadelerini kullandı.

    Tarihi belgeyi açıkladı

    Erdoğan, tarihi bir belge açıklayacağını ifade ederek, şunları kaydetti: "1940'larda buraya Afyonkarahisar Cezaevi'ne bir mahkum getirdiler. Cezaevinde soğuktan dondurarak, öldürmek istediler, zehirleyerek öldürmek istediler. Emirdağ'a hapsederek hürriyetini kısıtladılar. Peki kimdi bu insan? İşi kitap yazmak, bütün işi fikirlerini söylemek talebe yetiştirmek olan Said-i Nursi'ye işte burada büyük eziyetler yaptılar. Birinci Dünya Savaşı'nda savaşırken Ruslar'a esir düştüğü halde kaçmış, burası çok önemli vatanına toprağına dönmüştü.

    Buradan da kaçabilirdi, Emirdağ'dan da kaçabilirdi. Ama kaçmadı. 'Zalimler için yaşasın cehennem' dedi. Kendi ülkesini, kendi toprağını hapiste yatmak pahasına tercih etti. Allah rahmet eylesin, Allah ondan razı olsun, mekanı cennet olsun. İşte bu CHP, 1940'larda Said-i Nursi'nin kitaplarını yasaklayan, Said-i Nursi'yi hapislere mahkum eden partidir."

    Başbakan Erdoğan, elindeki belgeyi göstererek, "İşte belgesi. CHP'nin genel müdürü. Bu belge senin belgelerine benzemez. 15 Temmuz 1949 tarihli Bakanlar Kurulu kararı bu. 'Saidi Nursi tarafından yazılan Gençlik Rehberi adlı kitabın dağıtımının yasak edilmesi ve elde edileceklerinin de toplattırılması Bakanlar Kurulumuzun 15 Temmuz 1949 tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır', İmza, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü... İşte bu CHP ile güya Said-i Nursi'nin izinden gittiğini iddia eden bu paralel örgüt, şu anda kol kola yürüyorlar. Said-i Nursi'nin kemikleri sızlıyor. Afyonkarahisar'da, Emirdağ'da Said-i Nursi'nin hatırası inciniyor" dedi.

    KÜTAHYA'DA DA KONUŞTU

    Başbakan Erdoğan, daha sonra Kütahya'da partisinin Zafer Meydanı'nda düzenlediği mitinginde konuştu. Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

    "MHP'nin başındaki zat rahatsız olmuş, söyledim ya 'çoluk çocuk nedir bunun kadrini bilmez' dedim. Ondan sonra bana kalkıyor, başka yerden örnek veriyor. Gazi Mustafa Kemal'i veriyor. Gazi Mustafa Kemal, çoluk sahibi olmuştu da çocuk sahibi olmamıştı. Onu da git iyi öğren.

    Bizim adam gibi adamlara ihtiyacımız var. Devletin kurumlarında her türlü yanlışı, her türlü yolsuzluğu yapacaksınız, bu vatanın evlatlarını yolsuzlukla suçlayacaksınız. Emniyette, yargıda bir kısım yapılanmayla kalkıp insanları takip edeceksiniz, insanların mahremine gireceksiniz, konuşmalarını dinleyeceksiniz bunun ne insanı, ne vicdani ne islami bir yanı yoktur.

    Kalkmışlar, Cumhurbaşkanı onaylamadan, Meclis'ten geçmiş bir yasayı, Anayasa Mahkmesine götürüyorlar. Bu ne cehalet... Cumhurbaşkanı'nın onaylamadığı yasayı, Anayasa Mahkemesine götürürseniz, kargalar bile size güler. Nitekim güldüler."

    Ses kayıtlarında çıktı ya, tuzluk... Yani nereye koyarsan orada durur. Bir el gelir, bir yerden alır bir yere koyar. Tuzluk gibi bunların sesi çıkmaz. İradeleri yoktur, talimat alır, emir alır, öyle hareket ederler. 17 Aralık darbesi eğer başarıya ulaşsaydı, eğer biz dik durmasaydık bu tuzluklar gidecek, yeni bir parti kuracak ya da AK Parti'yi bölecek, Türkiye'yi istedikleri gibi tanzim edeceklerdi. İşte biz buna izin vermedik. Bu süreçte ak ile kara ortaya çıktı."

    Başbakan Erdoğan, kendisi ve AK Parti aleyhine dağıtılan broşürlerle ilgili, "Benim onların birçok toplantılarında, onların başarılarına yönelik kullandığım ifadeleri 'nereden nereye' diye vermişler. Ben de söylüyorum nereden nereye? Sizlere bu ülkede verdiğim hizmeti nereye koyacaksınız? Sizin başınızdaki
    liderinizin bana göndermiş olduğu methiye dolu kitapları nereye koyacaksınız? İş adamlarına tesbihler gönderdiği gibi bana gönderdiği tespihleri de iade etmemi bekliyorsanız, onları da iade ederim" dedi.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow