◊ Dünya dizi tarihinin fenomen işlerinden birinin uyarlamasında oynuyorsun. Daha önce “The OC”, “Desperate Housewives” gibi dizilerin uyarlamalarını da izledik. Öncelikle uyarlamaları nasıl değerlendiriyorsun? “Hekimoğlu”na yaklaşımın nasıldı bu açıdan- Öncelikle daha önce yapılmış uyarlamaları zevkle takip eden bir izleyici olarak çoğu yapımı çok başarılı buldum. Ana yapı bozulmadan, doğru bir matematikle uyarlandığı zaman bu tür yapımlarda başarının kaçınılmaz olacağını düşünüyorum. “Hekimoğlu” da bu türün başarılı örneklerinden biri ve bu projenin içinde olduğum için kendimi çok mutlu, çok şanslı hissediyorum.◊ “Hekimoğlu”nun başarısını neye bağlıyorsun?- Aslında bir önceki soruda da dediğim gibi, “matematik” dediğimiz kavram bu noktada çok önemli. “Nedir bu matematik?” diyebilirsiniz, çünkü dilimize fena yerleşti bu sektörde. Uyarlamada bence orijinaline sadık kalmak kadar uyarlandığı ülkenin kültürel kodlarını da işin içine dahil etmek çok önemli. Ne bizimle birebir aynı olmalı ne de bizden tamamen uzak, steril bir yapıda olmalı. İkisinin ortasının uyarlamalarda önemli olduğunu düşünüyorum. “Hekimoğlu” da bunu daha ilk bölümden başardı.Bir kere hepimiz karakterlerimize gerçekten çok inandık, çok çalıştık. Emekle ve büyük bir istekle çalışan bir ekibiz. Timuçin Esen ve Okan Yalabık, orijinalindekini neredeyse aratmayan harika bir ikili oldular. Ebru Özkan da karakteri ve oyunculuğuyla harika bir renk. Hepimizin karakterlerinin derinlerinde bir hikaye var. Ve bölümler geçtikçe bu hikayeler biraz daha açılıyor. Prodüksiyon olarak da içinde bulunmaktan dolayı mutlu olduğum bir proje. Müziklerimiz ve kullandığımız mekanların da doğru faktörler olduğunu düşünüyorum. Hepsini birleştirdiğinizde de başarılı bir iş çıktı. Bununla birlikte doktor işleri ülkemizde seviliyor.