'Virüs en az 3 saat havada kalıyor'
Konuşurken ağızdan farklı boyutlarda damlacıkların çıktığını ve ortamda bağıl nem oranının düşük olması halinde küçük boyuttaki damlacıkların saatlerce havada asılı kalabildiğine işaret eden Pehlivan, "Eğer o ortam kuruysa kurudan kastımız, yüzde 20-30 bağıl nem oranlarındaysa bu damlacıklar çok daha kısa sürelerde, milisaniyelerde kuruyabiliyorlar ve çok küçük damlacık çekirdekleri halini alabiliyorlar. İşte bu küçük damlacıklar havada saatlerce kalabiliyor. Hava yoluyla diğer mekanlara yayılabiliyor hatta en az 3 saat havada kaldığını gösteren kesinleşmiş çalışmalar da var. O ortama sizden önce virüs taşıyan bir insan girmişse o 3 saat içinde bu virüsü alma şansızlığına sahip olacaksınız. Ortam bağıl nemi, hem enfeksiyon riskini azaltmak açısından hem de havada kalabilen parçacıkların azalması açısından önemlidir. O yüzden biz diyoruz ki ortam bağıl nemini, havalandırmanın da yanına iliştirerek elbette diğer bütün kurallarla birlikte uygulayarak tanımlayalım. Bütün mekanları yüzde 40 ve yüzde 60 bağıl nem arasında tutalım ve böylece enfeksiyon riskini azaltalım" diye konuştu.
'Kış aylarında risk 5 kat artacak'
Kış aylarının salgın açısından çok daha tehlikeli olduğunu, ısıtma sistemlerinin kapalı alanlardaki bağıl nem oranını düşürdüğünü kaydeden Pehlivan, şunları söyledi:"Kış aylarında biz iç ortamlarımızı yaşanabilir konfor şartlarında ısıtırken, nemi de azaltacağız yani ortamları kurutacağız. Ama burada problem olan ve aslında salgınların da en fazla olduğu kapalı alanlar. Okullar, hastaneler, ofis binaları, AVM'ler ile ilgili önlem almalıyız. Toplu halde bulunulan çoğu binada merkezi nemlendirme elemanlarının olmadığından endişe ediyorum. Eğer böyle ise nemlendirme imkanı olmayacak ve kışın o girdiğimiz kapalı kalabalık alanlar bağıl nem oranları açısından risk olabilecek. Bu da enfeksiyonun yayılmasına neden olabilecek."