300 milyondan fazla kişi depresif
Beyazyürek, ruhsal sorunların tedavi edilmediğinde hem bireyi hem de toplumu etkilediğini ve çeşitli kayıplara yol açabildiğini söyledi. Günümüzde insanların yüzde 25’inin yaşamın bir döneminde ruhsal hastalıklardan etkilendiğini belirten Beyazyürek, sözlerine şöyle devam etti: “75 yaşına gelmiş kişiler arasında herhangi bir ruh hastalığı yaşamış olanların oranı yüzde 50.8. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre 300 milyondan fazla kişide depresif bozukluklar var. 250 milyondan fazla kişi kaygı bozukluklarından muzdarip. Her iki hastalığın neden olduğu üretkenlik kaybının dünya ekonomisine olan maliyeti ise 1 trilyon dolarından fazla.”
Tüm dünyada yeni modeller tartışılmalı
Ruh sağlığı sorunlarının gündelik yaşamı ciddi boyutlarda etkilediğini ifade eden Beyazyürek, “Günümüz insanı kendisinde kaygı, çatışma, belirsizlik, endişe, kontrol dışılık yaratan bilgi ve uyaranlarla baş etmekte zorlanıyor; birbiriyle çatışan, çelişki uyandıran, nasıl baş edeceğini bilemediği, tanımadığı yeni uyaranlarla karşı karşıya kalıyor. Ancak geleneksel psikiyatri klinikleri, ruh sağlığı sorunlarına hizmet etmekte artık yetersiz. Prof. Dr. Mazhar Osman Uzman, ‘Delilik bir hastalıktır, zatürre gibi, sarılık gibi, apandisit gibi…’ der. Mazhar Osman’dan bu yana psikiyatride tıbbileştirme söz konusudur. Bu durum köklü bir tartışma ve eleştiriye tutulmadı. Bio’ya ağırlık verilerek toplumun gereksinimleri karşısında bir psikiyatri gelişti. Hâlbuki bilgi üretiminde ve uygulanmasında aşırı tıbbileştirici, uzmanlaştırıcı yaklaşım insan doğasının karşıtı olabilen sorunlar doğuruyor. Bilgi ve uygulanması aşırı teklileştiriliyor. Bu nedenlerden dolayı Türkiye’de ve dünyada artık yeni bir psikiyatri modeli tartışılmalı ve bu tartışmanın dinamikleri insanların somut sorunları olmalı” diye konuştu.