7 DİYABET HASTASINDAN 1’İNDE AYAK YARASI GÖRÜLÜR
Diyabet hastaları açısından ayak yarası bakımı ciddiye alınmalıdır. Ülke nüfusunun yüzde 13,7’sinde görülen diyabet hastalığı, 10 milyondan fazla insanı ilgilendirmektedir. Bununla birlikte her 7 diyabet hastasından birinin ayağında yara açılmaktadır. Erkeklerde kadınlara oranla daha sık izlenen ayak yarası, Tip1 diyabet hastalarında Tip2 diyabet hastalarına kıyasla 1,5 kat daha fazla görülmektedir. Ayak yarası tedavisi ekip çalışması gerektirir Ayak yarası oluştuktan sonra tedavi mutlaka ekip çalışması ile gerçekleştirilmelidir. Altyapısı uygun olan ayak yara bakım merkezlerinde tedavi sürecinde İç Hastalıkları/Endokrinoloji, Kalp ve Damar Cerrahisi, Dermatoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi, Ortopedi ve Girişimsel Radyoloji bölümleri aktif rol oynar. Ayak yaralarının tedavileri altta yatan sebeplerine göre farklılık gösterirken, bazı noktalarda da birbirine benzer.
DİYABETİK AYAK ENFEKTE VE İYİLEŞMESİ GÜÇ YARALARDIR
Diyabetik ayak tedavisinde, uygun/gerekli hasta grubunun cerrahi olarak tedavi edilmesi, damar içi teknikler ile yara bölgesine ulaşan kan miktarının artırılması veya ilaçlar ile kapiller (kılcal damar) dolaşımının hızlandırılması tedavinin en kritik basamağını oluşturmaktadır. Yara oluştuktan sonra yaranın derinliği, apse formasyonu, ölü doku yoğunluğu tedavi planını belirlemekte ve apselerin en kısa sürede boşaltılarak, ölü dokuların uzaklaştırılması gerekmektedir. Enfeksiyon varlığında lokal ve sistemik antibiyotik tedavisi ile yara zararlı mikroorganizmalardan temizlenmeli ve olası sepsis ihtimali ortadan kaldırılmalıdır. Uygun hastalarda yara derinliği de göz önüne alınarak gereklilik halinde “Ozon tedavisi” desteği ve yara bölgesindeki baskı/basıncı azaltabilmek amaçlı olarak ortopedik destek alınabilir. Ateroskleroz kaynaklı yaraların tedavisinde dolaşımın artırılması sağlanır Periferik damar hastalıklarından kaynaklanan ayak yarası olan hasta grubunda damar tıkanıklığının ön planda olması nedeni ile kuru iskemik-gangrenöz yaralar, apse ve enfeksiyon formasyonundan daha fazla görülmektedir. Zaman içerisinde atardamar dolaşımının yetersizliğinin ilerlemesi ile yaralar ve nekroz denilen doku kayıpları oluşur. Bu hastaların tedavisinde atar damar ve kapiller dolaşımının artırılması öncelikli olup, yara bakımı ve ölü dokuların uzaklaştırılması açısından diyabetik ayak tedavisi ile benzer prosedür uygulanır. Venöz yetersizlik nedeni ile görülen varis ülserleri ise daha çok ıslak ve enfekte yaralar şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu yaralar “Diyabetik ayak” tablosunda olduğu gibi enfekte ve iyileşmesi güç yaralardır. İyi bakım ve yakın takip gerektirir. Bu yaraların tedavisi için de multidisipliner yaklaşım uygulanmalıdır.