Şekerden Onlarca Kat Daha Tatlı Ama Kalori İçermiyor! DİKKAT: BEYNİ HIZLA YAŞLANDIRIYOR! Bilişsel Gerileme, Hafıza Sorunları... Etkilemediği Şey Yok
Şeker yerine kullanılan tatlandırıcılar sandığınız kadar masum değil. Yapılan araştırmalar ortaya koydu: Yapay tatlandırıcılar yalnızca tatlı isteğimizi bastırmakla kalmaz; sinir sistemimizi, bağırsak floramızı ve ruh halimizi de etkileyebilir. İşte yapay tatlandırıcıların vücuda verdiği hasar...
SABAH kahvenize “sağlıklı” olduğunu düşündüğünüz bir tatlandırıcı ekliyor, öğleden sonra şekersiz bir gazoz içiyor, akşam da diyet yoğurtla günü kapatıyorsunuz.
Şekerden uzak durduğunuz için kendinizle gurur duyuyorsunuz, öyle değil mi? “Şekersiz” sözcüğü kulağa oldukça güven verici geliyor.
Süpermarket raflarında “0 kalori”, “diyet”, “light” gibi etiketler arasında gezinirken sağlıklı seçimler yaptığımıza inanmak çok kolay. Ancak unutmamak gerekir ki, insan beyni bu tür aldatmacalara pek uygun bir yapı değildir.
Şeker yerine kullanılan yapay tatlandırıcılar yalnızca tatlı isteğimizi bastırmakla kalmaz; sinir sistemimizi, bağırsak floramızı ve ruh halimizi de etkileyebilir.
Hikâye 1970’lerde başladı. Sakkarin adlı bir tatlandırıcı, sıfır kaloriyle şekerin tatlılığını vaat ediyordu. Ardından aspartam, sukraloz ve onlarca başka alternatif geldi.
Şekerden onlarca kat daha tatlılar ama neredeyse hiç kalori içermiyorlar. Bu yüzden “suçsuz tatlı” olarak pazarlanıyorlar. Oysa kalorisiz olmak, masum olmak anlamına gelmiyor.
FDA gibi düzenleyici kurumlar da bu maddeleri “günde belirli miktarı aşmadığınız sürece” onayladılar. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar, bu tatlı hikâyenin karanlık bir yüzü olduğunu ortaya çıkarmaya başladı.
Tatlı tadı algılamak evrimsel olarak hayatta kalma sinyaliydi. Şeker, enerji demekti. Fakat yapay tatlandırıcılar, bu doğal sistemi altüst ediyor. Yeni araştırmalar, tatlandırıcıların beyinde ödül devrelerinin uyumunu bozduğunu gösteriyor.
Beyin, “tatlı” sinyali alıyor ama hücrelere enerji ulaşamıyor ve beyin bunu bir açlık sinyali olarak yorumluyor. Bu tutarsızlık, bedensel düzeyde küçük bir aldatmaca gibi görünse de uzun vadede beynin enerji dengesini ve yeme davranışını yeniden şekillendirebiliyor. Üstelik konu sadece metabolizma değil, beyin sağlığı da bu denklemde zarar görüyor.
Peki ama nasıl oluyor da bir tatlandırıcı beyninizi etkileyebiliyor?
Cevap, vücudunuzun ikinci beyni olarak adlandırılan bağırsaklarınızda gizli.
Son yıllarda yapılan çalışmalar, yapay tatlandırıcıların bağırsak mikrobiyomunuzu, yani bağırsaklarınızdaki milyarlarca yararlı bakteri topluluğunu ciddi şekilde bozduğunu gösterdi.
Özellikle Eggerthella adlı bir bakteri türünün yapay tatlandırıcı tüketen kişilerde çoğaldığı gözlemlendi. Bir Alman çalışması, yüksek meşrubat tüketimi ile depresyon riski arasında güçlü bir ilişki buldu.
Kadınlarda bu risk yüzde 16,7 oranında artıyor.
Yapılan çalışmada, bu bakteri artışı, depresyon tanısı üzerindeki etkinin yüzde 3.8’ini ve semptom şiddetindeki artışın yüzde 5’ini açıklıyor.
Yani, bağırsaklarımız ve beynimiz arasında sürekli bir iletişim var.
Bağırsak-beyin ekseni denen bu bağlantı sayesinde, bağırsaklarımızdaki dengesizlik ruh halimizi, hafızamızı ve bilişsel işlevlerimizi etkileyebiliyor.
Araştırmalar, yapay tatlandırıcıların kadınlar üzerinde erkeklere göre çok daha belirgin etkileri olduğunu gösteriyor. Bunun nedeni tam olarak bilinmese de hormonların ve kadınların bağırsak mikrobiyomunun farklı yapılanmasının rol oynadığı düşünülüyor.
Güncel veriler beslenme kaynaklı risk faktörlerinin kadınlar üzerinde daha fazla etkili olabildiğini destekliyor. Bu, kadınların yapay tatlandırıcı tüketiminde daha dikkatli olması gerektiğine işaret ediyor.
ZEHRİNİ SEÇ: ŞEKER Mİ YAPAY TATLANDIRICI MI
“Peki tatlandırıcı yerine şeker tüketmeye mi devam edelim?” Şeker tüketiminin aşırısı obezite, tip 2 diyabet, kalp hastalıkları ve diş çürümelerine yol açıyor. Bu konuda tartışma yok. Ancak çözüm, şekeri yapay tatlandırıcılarla değiştirmek değil. Her iki seçenek de kendi tehlikelerini barındırıyor. Asıl soru şu: Tatlıya olan bağımlılığımızı nasıl kırabiliriz? İşin püf noktası, damak tadınızı yeniden eğitmek. Sürekli aşırı tatlı gıdalar tükettiğinizde, beyninizdeki ödül sistemi bu tatlılık seviyesine alışıyor ve daha fazlasını istiyor. Hem şeker hem de yapay tatlandırıcılar bu kısır döngüyü besliyorlar.
PEKİ NE YAPMALIYIZ
Ara sıra bir diyet kola içmek veya kahvenize tatlandırıcı eklemek bizi hemen hasta etmeyecek. Ancak yıllarca süren tüketim sorun oluşturuyor. Doğal şekerleri içeren meyveleri beslenmemizden çıkarmayalım. Lif, vitamin ve mineraller de içeren meyveler hem tatlı isteğimizi karşılar hem de vücudumuza gerçek besin sağlar. İçecek konusunda ise suyu tercih etmek en akıllıca seçim. Aromatize su yapmak için içine dilimlenmiş limon, salatalık, nane veya çilek atabilir, yapay hiçbir şey eklemeden ferahlatıcı bir içecek elde edebilirsiniz. Beyin sağlığınız, ruh haliniz ve genel iyiliğiniz için en iyi yol, işlenmiş gıdalardan uzak durmak ve doğal, tam gıdalara yönelmektir. Evet, bu daha zor. Evet, biraz çaba gerektirir. Ancak damak tadı eğitilebilir, alışkanlıklarımız değiştirilebilir. Sadece bilinçli seçimler yapmamız gerekiyor.