Yaşla Artan Risk: ALZHEİMER! Alzheimer’ın İlk Sinyalleri ve Alzheimer'dan Korunma Yöntemleri
Alzheimer riski 65 yaş üstü kişilerde daha sık görülüyor. Dünyada ve Türkiye'de hızla artan Alzheimer'da yaş ilerledikçe risk daha da artıyor. Hastalığı engellemek mümkün değil ancak genç yaşlarda alınabilecek basit yaşam tarzı değişiklikleri sayesinde riski azaltmak mümkün. Peki ama nasıl?
Dünya genelinde bu kadar fazla insanı etkileyen Alzheimer’dan korunmak mümkün değilse bile yaşam biçiminde yapılabilecek bazı değişiklikler sayesinde risk azaltılabiliyor.
Dr. Özden, “Araştırmalar beynimizi, bedenimizi ve ruhumuzu aktif tutmanın, sağlıklı alışkanlıklar edinmenin büyük faydası olduğunu gösteriyor” diyerek tavsiyelerini sıralıyor:
“Beyni korumak için en önemli adımlardan biri zihinsel olarak aktif kalmak. Bunun için yalnızca kitap okumak ya da bulmaca çözmek yeterli değil.
Yeni şeyler öğrenmeye devam etmek de oldukça faydalı.
Örneğin yabancı dil kursuna katılmak, resim veya seramik atölyelerine gitmek, bilgisayar kullanmayı öğrenmek ya da bir müzik aleti çalmaya başlamak beynin farklı bölgelerini çalıştırır ve sinir hücreleri arasındaki bağlantıları güçlendirir. Bu tür aktiviteler kişiye yaşam enerjisi verirken sosyal ilişkilerini de artırıyor.”
Düzenli egzersiz önerisi
Kalp-damar sağlığını korumak da bu hastalığın riskini azaltmak için önemli bir adım. “Yüksek tansiyon, şeker hastalığı, yüksek kolesterol ve fazla kilonun mutlaka kontrol altında tutulması gerekiyor” diyen Dr. Özden, düzenli egzersize dikkat çekerek, “Her gün 30 dakikalık yürüyüş, haftada birkaç gün yüzme ya da bisiklet sürmek hem kalp sağlığını hem de beyin sağlığını destekliyor” ifadesini kullanıyor. Beslenme de bu süreçte kritik bir role sahip.
Özellikle sebze, meyve, bakliyat, balık ve zeytinyağı ağırlıklı Akdeniz tipi beslenme beynin ihtiyaç duyduğu antioksidanları ve sağlıklı yağları sağladığı için tavsiye ediliyor.
Sosyal hayatın canlı tutulmasının da Alzheimer’dan korunmada önemli olduğunu ifade eden Dr. Özden, “Arkadaşlarla buluşmak, aileyle vakit geçirmek, komşularla sohbet etmek, bir derneğe katılmak ya da gönüllülük faaliyetlerinde yer almak kişiyi yalnızlıktan uzak tutar. Çünkü yalnızlık ve sosyal izolasyon, zihinsel gerilemeyi hızlandıran en önemli etkenlerden biri” diyor.
Alzheimer konusunda işitme ve görme sorunlarını da ihmal etmemek gerekiyor. Çünkü duyuların açık olması, beynin dış dünyayla sürekli iletişim halinde kalmasına yardımcı oluyor.
Tüm bunların yanı sıra sigara içmemek, düzenli, kaliteli uyku uyumak beyin sağlığını koruyor.
Özellikle uyku sırasında beyinde biriken zararlı proteinlerin temizlendiği düşünülüyor.
Ruh sağlığının korunmasının Alzheimer’dan korunmadaki önemine dikkat çeken Dr. Özden’in altını çizdiği ayrıntılar önemli:
“Depresyonun tedavi edilmesi, kişinin keyif aldığı aktivitelerle uğraşması, sanatla ilgilenmesi ya da doğada vakit geçirmesi zihinsel sağlığı destekliyor.
Ayrıca kafa travmalarından korunmak (Örneğin bisiklete binerken kask takmak) ve hava kirliliğine maruz kalmamak da risk faktörlerini azaltıyor.”
Alzheimer’ın ilk sinyalleri
Alzheimer denilince ilk akla gelen belirti şüphesiz unutkanlık. Ancak yorgunluk, uykusuzluk, stres ya da dikkat dağınıklığı da buna sebep olduğu için çoğu zaman unutkanlık önemsenmiyor. Oysaki Alzheimer’da erken teşhis, hastalığın seyri açısından hayli önem taşıyor.
Alzheimer’ın hangi belirtilerle kendini ele verdiğini Dr. Özden’den öğreniyoruz: “Alzheimer hastalığının en sık görülen belirtisi unutkanlık.
Günlük yaşam aktivitelerde sık sık aynı soruların sorulması, eşyaların kaybedilmesi, günlük yaşam aktivitelerinde yardıma ihtiyaç duyulması gibi belirtiler olabiliyor. Bunlar dışında daha az sıklıkla gördüğümüz kelime bulma güçlüğü, davranışsal değişiklikler, çok fazla içe kapanma ve daha sinirli olma gibi semptomlarla da başvurabiliyor hastalar.”
Alzheimer sadece hastayı etkileyen bir durum değil. Aile yakınlarını da oldukça etkiliyor. Burada aile yakınlarının hastaya karşı daha anlayışlı olması, daha sabırlı olması gerekiyor. Hasta yakınlarının ileriki dönemde karşılaşabilecekleri zorluklar hakkında bilgilendirilmeleri gerekiyor.
Çoğu kişi kendindeki değişiklikleri objektif olarak gözlemleyemiyor. Hatta Alzheimer gibi bir sorunu olabileceği aklına gelmiyor bile. Ancak yakınları bu durumu fark edebiliyor. Peki, hangi şikayetler görülmeye başladığında vakit geçirmeksizin hekime başvurmak gerekiyor?
Dr. Özden’in uyarıları hayli önemli: “Eğer hastanın şikayetleri günlük yaşam aktivitelerini etkilemeye başladıysa ve bu hasta yakınları tarafından da fark ediliyorsa…
Mesela günlük yaşamında ocağın altını açık unutmaya başladıysa, planlamalarını yapamıyorsa, faturalarını ödeyemiyorsa, alışverişe gittiği zaman alacaklarını unutuyorsa, kelime bulmakta güçlük çekiyorsa, konuşma güçlüğü çekiyorsa, her zamankinden daha fazla içine kapanık, daha sinirli, daha şüpheci olduysa mutlaka hekime başvurmak gerekiyor.”
Erken teşhis hastalığın seyri için önemli
Alzheimer hastalığında erken teşhisin büyük önem taşıdığı öteden beri söyleniyor. Bunun hastaya sağladığı avantajları Dr. Özden’den öğreniyoruz: “Hastalığın seyrini yavaşlatacak ilaçlarla başlayabiliyoruz. Bunun yanında hastanın güvenliğinin sağlanması, uygun ortamının sağlanması, hasta ve hasta yakınlarının ileride karşılaşabilecekleri problemler hakkında bilgi sahibi olması oldukça önemli. O yüzden de hastalık tanısı konulması ve ilaca başlanması kritik.” Hasta yakınlarının desteği çok kıymetli Bu hastalıkta özellikle hasta yakınlarına büyük rol düşüyor. Hasta yakınları için hiç de kolay olmayan bu süreçte atılacak ilk adım, bilgi sahibi olmaktan geçiyor. Dr. Özden bunun sebebini anlatırken, “Çünkü Alzheimer sadece hastayı etkileyen bir durum değil. Aile yakınlarını da oldukça etkiliyor. Burada aile yakınlarının hastaya karşı daha anlayışlı olması, daha sabırlı olması gerekiyor. Hasta yakınlarının ileriki dönemde karşılaşabilecekleri zorluklar hakkında bilgilendirilmeleri gerekiyor” diyor. Son yıllarda Alzheimer hastalığında dikkat çekici bir artış göze çarpıyor. Dr. Özden, bunun sebebini ise şöyle açıklıyor: “Son yıllarda hastalık daha fazla tanınmaya başladı. Bununla birlikte yaşam süresinin uzaması ve risk faktörlerinin daha iyi tanınmasıyla hastalığı daha sık görmeye başladık.” Alzheimer hastalığının henüz kesin bir çözümü yok. Ancak ilerleyen tıp sayesinde hastalığın seyrini değiştirecek umut verici çalışmalar devam ediyor.