hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Kaçış sendromu nedir?  Mehmet Ali Erbil ile yeniden gündem olmuştu!

    { title }

    SONRAKİ VİDEO

    Mehmet Ali Erbil’in uzun süren tedavisi sonrası kaçış sendromu hastalığı teşhisi konması sevenlerini tedirgin etmişti. Peki, çok az kişide rastlanan ve damar içi sıvının azalması sonucunda yaşanan ani ataklar ile kendisini gösteren kaçış sendromu hastalığı nedir ve süreçte dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kaçış sendromu hastalığı kanın yoğunlaşması, tansiyonun düşmesi gibi bulgular verirken, hastalık “damarlardan protein, mineral ve suyun sızması" olarak adlandırılıyor. Tekrarlayan şoklarla kendini gösteren sendrom, bu krizlerden 24 saat önce gribal enfeksiyonlarda olduğu gibi, halsizlik, yorgunluk, hafif ateş gibi belirtiler veriyor. Krizler birkaç ayda bir tekrarlayabileceği gibi, bazen yıllarca görülmüyor.

    KAÇIŞ SENDORMU ADI NEREDEN GELİYOR?

    İlk olarak 1960 yılında B. Clarkson tarafından tespit edilen bu hastalığa bu nedenle aynı zamanda Clarkson da deniliyor. Yine İngilizce Capillary Leak Syndrome adının kısaltması olan SCLS de hastalığın bir diğer adı olarak biliniyor.

    MEHMET ALİ ERBİL’İN SON HALİ İÇİN TIKLAYINIZ…

    KAÇIŞ SENDROMU HASTALIĞI NASIL ORTAYA ÇIKIYOR?

    Ataklar arasında hasta sağlıklıdır. Neye bağlı olduğu ve bedenin çalışmasının nasıl bozulduğu henüz tam olarak belli değildir. Kılcal damarların içinden dışarıya sıvı çıkış hız ve miktarında artış meydana gelir. Kılcal damarlarda ortaya çıkan bu değişiklikle damar dışına sıvı sızması artar.

    Akciğer-kalp-karın zarı gibi bedenin iç boşluklarına ve kaslarının içine, damar içindeki sıvılar sızarak birikir. Damar içi kan basıncı-tansiyon azalınca şok tablosu gelişir. Damar içinden beden boşluklarına sıvı kaçışına neden olan ihtimaller olsa da esas neden bilinmemektedir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hasta şikayetleri günlük hayatta sık karşılaşılan şikayetlerdir. Hastalar sıklıkla bulantı, karın ağrısı, kusma, halsizlik, kas ağrıları, yorgunluk gibi belirgin tanımlayıcı özellik göstermeyen yakınmalar ile başvururlar. Klinikte en sık “septik şok" tablosuyla yani kana karışan mikrobik etkenlerin ortaya çıkardığı şok tablosu ile benzerlik gösterir ve karışır.

    Ataklar sırasında; damar içi sıvısının ani ve çok miktarda azalması, kanda albumin düzeylerinin düşük olması, kanın koyulaşması-akıcılığının azalması, bazen de monoklonalgamopati denilen özel bir laboratuar bulgusu tespit edilebilir. Gözlenen hastalarda yaygın bir şekilde bağırsaklarda ödem, asit, akciğer ve kalp zarında ve hatta kaslarda sıvı birikip, yaşamı tehdit edici bir tablo oluşturabilir.

    KAÇIŞ SENDROMU TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

    Kaçış Sendromundaki ani ve hızlı olarak gelişebilen kan basıncı (tansiyon) düşüklüğü yoğun tedavi ve takiple önlenemezse, birden fazla organın çalışması yetersiz hale gelebilir. Bu da hasta için uzun tedavi dönemi hatta ölüm anlamına gelebilir.

    Sıvı-elektrolit tedavisi, kan basıncının normallerde tutulmaya çalışılması böbrek, kalp ve beyin gibi hayati organların hasra görmesini engelleyebilir. Kortizonlu ilaçlar tedavide kullanılabilir. Unutulmamalıdır ki, her hastanın tedavisi o an yapılmış olan tetkik ve bulgulara göre değişiklik gösterebilir.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow