hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Kemiklerini korumak için yapın: Kalsiyum alın!

    Kemiklerini korumak için yapın: Kalsiyum alın
    expand

    Halk arasında kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz hastalığı kolayca tedavi edilebiliyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sena İlin, kemik erimesinin kırık başlayana kadar sessiz ilerlediğine belirterek şunu söyledi: "Kalsiyum alınması çok önemli. 30 yaşından sonra kemik yoğunluğunda azalmalar başlayacağından kuvvetli kemiklere sahip olmak isteyen herkesin günde 1000 miligram kalsiyum alması gerekiyor." Peki, kalsiyum vücuda nasıl alınır? Hangi besinler kalsiyum içerir? Kalsiyumun vücut için faydaları nelerdir? Kalsiyum eksikliği hangi hastalıklara yol açar? Kemik erimesinden korunmak için neler yapılmalı?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kemik erimesinin önlenebilir bir hastalık olduğunu dile getiren İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sena İlin, yaşlılıkla iskelet sistemi rahatsızlıklarının arttığına dikkat çekerek, “Osteoporoza hipertansiyon, diyabet ve kalp hastalıkları da eşlik edebilir. Osteoporoz tedavi edilmediği durumlarda kemiklerde kırık riskini arttırarak yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir” diye konuştu.

    Kemik dokusunda ve kalitesinde bozulma olunca erimenin ortaya çıktığını belirten Dr. İlin, “Osteoporoz kemiklerde kırık riskini artırarak hem yaşam kalitesini düşüren hem de ölümle sonuçlanabilen komplikasyonlara yol açabilen ve kırık oluşana kadar sessiz seyreden bir hastalıktır. Kemik kırılganlığında artış her kadının yaşayacağı bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.

    Genelde kadın hastalığı olarak özellikle menopoz sonrası dönemdeki kadınları etkilediği bilinse de aynı zamanda erkekleri de büyük ölçüde olumsuz etkilemektedir” ifadelerini kullandı.

    50 yaş ve üzerindeki kişiler arasında yapılan araştırmaya göre, her 3 kadının ve her 8 erkeğin 1'inde yaşamları süresince kemik erimesine bağlı kırık geliştiğinin kanıtlandığını söyleyen Uzm.Dr. Sena İlin, hastalığın gelişim sürecinde çoğu zaman belirti vermediğini belirtti.

    Dr. İlin, “Yaygın kemik ağrıları ve kemiklerde hassasiyet, omurgada kırık, özellikle kemiğin içinin boşalmasına bağlı çökme kırıkları, şiddetli sırt ve bel ağrıları, kamburluk, öne eğik vücut şekli, vücut postüründe bozulma, boy kısalması, küçük bir travma ile el bileğinde, kalçada ve omurga gibi kemiklerde kırık ve hareketlerde kısıtlılık hastalığın belirtileri olarak sayılabilir” dedi.

    Kemiklerin çok dinamik bir organ olduğunu söyleyen Uzm. Dr. İlin, normal kemik dokusunda sürekli ve dengeli bir şekilde yapım ve yıkımın söz konusu olduğunu söyledi. Doğumdan ergenliğe kadar şekillenip büyümeye devam eden kemik kütlesinin, ergenlikte doruğa ulaştığını söyleyen Uzm.Dr. İlin, bu dönemde sahip olunabilinecek güçlü kemik yapısı oranına paralel olarak ilerleyen yaşlarda osteoporoz gelişme riskinin azalacağını dile getirdi.

    Dr. Sena İlin, 30 yaşından sonra her iki cinste de yılda ortalama yüzde 0,2-0,5 oranında kemik yoğunluğu kaybının gerçekleşmeye başladığını aktardı.


    Uzm. Dr. İlin, başta menopoz ve eşlik eden ilaç tedavileri, endokrinopati denilen ve birtakım hormonal problemlerle seyreden hastalıklarla ilgili süreçte kemiğin yeterince yenilenememesi ve kemik yoğunluğunun azalması neticesinde osteoporoz ile sonuçlanan tablo ile karşı karşıya kalınabildiğini belirtti. Osteoporozla ilgili risk faktörlerine de değinen Uzm. Dr. İlin şunları kaydetti:

    “Başlıca risk faktörleri 45 yaşın üzerinde olmak, erken yaşta menopoza girmek, yumurtalıkların herhangi bir nedenle cerrahi olarak çıkarılmasından dolayı cerrahi menopoza girmek olarak sıralanabilir. Erkeklerde erkek cinsiyet hormonu olan testosteron hormonundaki azalmalar da bu hastalığa neden olabilir.

    Genel olarak alkol ve sigara kullanımı, kalsiyumdan fakir ürünlerle beslenmek ve günümüzün sorunu D vitamini eksikliği de osteoporozu tetikleyen faktörler olarak gösterilebilir.

    Osteoporoz kısa boylu, minyon yapılı ve zayıf kişilerde daha sık görülmekle birlikte zayıf kişiler kilolu kişilere göre osteoporoz riskini daha fazla taşıyor."


    Osteoporozun önlenebilen ve destek tedavilerle kemik mimarisi güçlendirilebilen yani tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, özellikle 30'lu yaşlara kadar kalsiyumdan zengin beslenme ve kemik yapısını güçlendirecek spor aktivitelerine yer verilmesi gerektiğini vurguladı.

    Dr. Sena İlin, “30 yaşından sonra kemik yoğunluğunda azalmalar başlayacağından kuvvetli kemiklere sahip olmak isteyen herkesin günde 1000 miligram elementer kalsiyum alması gerekiyor. 1 su bardağı süt, 1 adet taze sıkılmış portakal suyu veya beyaz peynir ya da kaşar peynir yaklaşık olarak 300-500 mg kalsiyum ihtiva eder.

    Buradan yola çıkarak normal osteoporotik olmayan, 50 yaş altı kadınlar ile 65 yaş altı erkeklerde günlük 1000 miligram, 50 yaş üstü kadın ile 65 yaş üstü erkeklerde günlük 1500 miligram kalsiyum, kemik yapısını sağlamlaştırmak ve korumak için gereklidir.

    Eğer hastada eşlik eden böbrek taşı öyküsü ve kemik yıkımını artıran hastalık varlığı söz konusu ise doktor gözetiminde ve önerisi ile tedavi planlanmalı” diye konuştu.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow