- Vücuttaki inflamasyonu arttıran besinler var mıdır?
Elbette var. Çünkü bazı besinler, vücutta antijenik algılanabilir. Tanınmayan veya sindirilememiş proteinler, katkı maddeleri, kimyasallar sindirim sisteminde immün sistem cevabı yaratır ve inflamasyon başlatır. Bu sebeple hem ne yediğimize hem de nasıl yediğimize dikkat etmemiz gerekir. Katkılı paketli gıdalar inflamasyonu artırıcı yiyecekler listesinin başında gelir. Onun hemen arkasından işlenmiş et ürünleri, işlenmiş şeker ve unlu yiyecekleri sayabiliriz. Bunlar dışında Dünya Sağlık Örgütü’nün kabul ettiği sekiz yaygın alerjenden ikisi olan gluten ve süt ürünlerine karşı intolerans da ülkemizde görülmektedir ve bunlar da bağırsakta inflamasyon yaratabilir. Nasıl yediğimiz de inflamasyon tetikleyici olabilir. Hızlı ve az çiğneyerek yemek yemek, yiyeceklerin gerekli parçalamadan geçemeyerek bağırsaklara ulaşması demektir ve bu da amino asitlerine ayrılamamış proteinlere antijenik tepki verilmesine yol açar. Bu sebeple yemeği çok çiğneyerek ve yavaşça yemeliyiz.
- Vücutta inflamasyonu düşüren besinler var mıdır?
Bazı besinler, içeriğindeki antioksidan etki ile inflamasyonu yatıştırıcı etki yapar. Bu yiyeceklerin başında sebzeler ve meyveler gelir. Sebze ve meyvelerin içindeki vitaminler ve resveratrol, kurkumin gibi fitokimyasallar anti inflamatuardır. Sebze ve meyve tüketimini artırmanın yanında yine çok çiğnemek ve kabız olmamak da inflamasyon seviyesini düşürmek için oldukça önemlidir.Özellikle kabız olmak, karaciğerin ayrıştırıp bağırsağa gönderdiği ve atılması gereken toksinlerin bağırsakta tekrardan emilme riskini doğurur. İdeal bağırsak hareketi günde iki keredir fakat biz modern yaşamda bir kereye çoğu zaman düzenli deriz. Kabızlık tanımı şu an literatürde haftada üçten az bağırsak hareketi olarak geçse de, kişiler tuvalete çıkamadığı günleri bir uyarı olarak görmeliler. Toparlayacak olursak lifli beslenme ve tuvalete her gün düzenli çıkma anti inflamatuar bir beslenme düzeninin parçalarıdır.Çok beğenilen bir diziden dillerimize yerleşen o klişe gibi, “Lafı evirip çevirip kendi derdime...”, beslenmeye ve öz bakıma getirdiğimi düşünebilirsiniz ama bunu yapmaya devam edeceğim. Lütfen nasıl ve neyle beslendiğimize dikkat edelim. Hayat her şeyin karşılığını yaşatmaya, beslenmemizi ve alışkanlıklarımızı dahil ederek devam ediyor. Az yemek çok dinç bir hayat, yavaş yemek uzun bir zaman ödülü olarak dönüyor. Maskeleri ve önerilerimi lütfen kafanızdan çıkarmayın, en azından bir süre daha…