Barış Sulu Berlin'in eşcinsel mahallesini ve buranın eşcinsellik temalı Schwules Müzesi'ni CNN TÜRK Seyahat okurları için yazdı.Türkçe konuşan çok kişiye rastlayabileceğiniz Neukölln`deki en meşhur Flohmarkt (bit pazarı) tıklım tıklımdı, ne yazık ki birşey alamadık çünkü adım atılacak durumda değildi. Kanal kenarında (Spree Nehri) güneşin tadını çıkaranlar yaz mevsiminin gelmesini sabırsızlıkla bekleyen büyük bir kitlenin de habercisi.Kış bana burada bir çeşit hapishane gibi geliyor, sanırım yalnız değilim, bu girizgahımla güneşi görerek özgürlüğe kavuşmak hissinin kocamanlığını tahmin edersiniz. Bugün Berlin`in parklarını, flohmarktlarını, sokaklarını, kanal kenarlarını bir kenara bırakıp müzeye gidiyorum. Çok ilginizi çekecek ve hoşunuza gidecek bir müzeyi ziyaret ettim. Zaten Berlin'de müze dediniz mi hiç pişman olmazsınız, müze gördünüz mü hemen ziyaret edin, benden tavsiye. Dünyada bir kaç ülkede eşcinsel müzesi var ve bunlardan biri de Berlin`de. Evet bugün Schwules Museum yani Türkçeye çevirirsek Gey Müzesini ziyaret ettim. Bugünlerde Türkiye´den sanatçıların çalışmalarını da Yumuşak g adı altında konuk eden nadir bir müzeyi ziyaret etmek gerçekten özel hissettiriyor. Neukölln`den -namıdiğer Türkiyelilerin mahallesinden- çıkıp Nollendorfplatz`a -namıdiğer gey mahallesine- U-bahn (buradaki metrolar) ile tek aktarma yaparak yaklaşık 25 dakikada ulaşabilirsiniz. Berlin`de U-bahn hattının yanı sıra S-bahn ve Tramvay Hattı bulunmakta ve hepsi birbiriyle bağlantılı bu trenlerle şehrin en ücra yerlerine, köylerine ulaşabilirsiniz. Buradaki dokuz U-bahn hattının dördü Nollendorfplatz'dan geçiyor, bu nedenle şehrin neresinde olursanız olun burayı bulmanız çok kolay. Tren Biletlerini iki saat sınırsız kullanma hakkınız olanlardan alırsanız 2,70 euro, aklınızda olsun günlük ve haftalık biletler de mevcut. Nollendorfplatz, Nazi döneminde eşcinsellerin toplandığı bölgelerden, bu nedenle de U-bahn`dan indiğinizde bir anıtla karşılaşacaksınız, Nazi döneminde katledilen eşcinselleri anmak için pembe üçgen (Naziler eşcinselleri anlamak için toplama kamplarında kıyafetlerinin göğüs kısmına pembe üçgen bir kumaş takmaya zorluyordu) plaka yerleştirilmiş. Bu anıtın orjinal adı Gedenktafel Rosa Winkel ve üstünde şöyle yazıyor: Nasyonal Sosyalistlerin zamanında eşcinsellere yapılan zulmü hatırlamak.Nazizmin eşcinsel mağdurları gizlice, dövülerek öldürüldüler.Ocak 1933'den itibaren Nollendorplatz civarındaki tüm eşcinsel mekanlar ve kafeler kapatıldı ve burada eşcinsellerin yakalanabilmesi için 'pembe dosyalar' adı verilen bir veri tabanı oluşturuldu. Yılın tüm günü bu anıtta çiçekler bulmanız mümkün. Geçmişine sahip çıkmak böyle de bir saygı anlamına geliyor burada tek günlük ya da anlık bir durum değil. LGBTİ'ler şehrin her yanına yayılmış olsa da büyük bir çoğunluk bu bölgede yaşıyor, burada çalışıyor, birçok LGBTİ Derneği burada ofislerini açmış, birçok eşcinsel organizasyonu burada düzenleniyor, örneğin haziranda sokak festivali, Temmuz ayında da yaklaşık 1 milyon kişinin katıldığı onur yürüyüşünün başlangıç noktası da tam burası, yılın her anı kafanızı buraya çevirdiğinizde queer bir etkinlik bulabilirsiniz! Ha bu arada Berlin`de kiraların en yüksek olduğu bölgelerden birisi de burası. Eşcinsellerin buraya akın etmesi ve şehrin alışveriş (Kurfürstendamm) ve turistik merkezlerini içine alması sanırım kiraları yükseltmiş. Sokaklarda Neükölln'den daha çok gökkuşağı bayrağı görebilirsiniz.Müze yaklaşık yürüyerek 10 dakika, eğer sağdan bir 10 dakika daha yolumu uzatarak gideyim derseniz rengarenk duvarlarla karşılaşabilirsiniz.Burayı gördükten sonra iki sokak daha ilerliyoruz ve işte müze. Yumuşak g afişi de dışarıda bizi karşılıyor;1928de alfabeye katılan ğ harfi, Türkçe formlarla Latin alfabesinin kabulünü de simgeliyor. Ğ harfi bilindiği üzere sadece devamındaki sesli harfi uzatmaya yarıyor ve asla bir kelimenin baş harfi olarak kullanılamıyor. Dolayısıyla aslında ğ harfi Türkçe alfabenin en queer harfi denmekte sergi broşüründe ve şöyle devam ediyor:Küratörlüğünü Emre Busse ve Aykan Safoğlunun üstlendiği sergide Türkiyeden sanatçılar yer alıyor. 'ğ – soft g' sergisi temelde Türkiye ve Almanya arasındaki LGBTIQ+ kültürünü inceliyor. Proje, Berlin-İstanbul ya da Türkiye-Almanya hattında LGBTİQ* bireylerin transkültürel etkileşimlerini kavramayı hedefliyor. Sergi şu soruyu soruyor: 'ğ harfi Türkiyeden Almanyaya gitse ne olurdu?'Bakalım neler olmuş... Önceden müzeyi ziyaret ettiğim için bir çok salonu olduğunu biliyordum ve Türkiye'deki LGBTİ üretimi ve görünürlüğünden beklentim büyüktü ama bu enfes fikre tek bir salonun ayrılması ve o salonun da çok minimalist düzenlenmiş olması hayal kırıklığına uğrattı demeden geçemeyeceğim. Bu arada sergi olarak adlandırmak yeterli değil çünkü birçok söyleşi ve etkinlik de sergi ile paralel olarak düzenleniyor. 29 Mayıs 2017'ye kadar Berlin'i ziyaret ederseniz sergi açık kaçırmayın derim. Ayrıca yaşayan en pahalı Türk ressamı olarak da adlandırılan Taner Ceylanın bir resmi de sergide yer alıyor. Benim Masist Gül`e ayrılmış olan bölüm ve Mehtap Baydu`nun Koza performansı ilgimi en fazla çeken hikayeler oldu. Müzenin diğer salonlarında da eş zamanlı başka sergiler de var, Nazi döneminde eşcinsellere yapılanlar ile ilgili çok fazla görsel ve bilgiye yani geniş bir arşive ulaşabilirsiniz, buraya uzun vakit ayırmanız gerekebilir. Unutmadan Müze Salı günleri kapalı, diğer günler 2'de açılıyor ve giriş 7.5 euro.Kafa açıcı bir yorgunluk ile müzeden ayrılmadan giriş kısmında ücretsiz olarak verilen LGBTİ dergilerinden ve broşürlerinden çantanıza atmayı unutmayın. Nollendorfplatz`in bir çok yerini dolaşmak istiyorsanız mutlaka bir kaç gün ayırmalısınız, çok şık kafelerde kahvenizi yudumlarken demeyeceğim siz keyfini çıkartmasını bilirsiniz, ben eve gidip kendime bir yorgunluk kahvesi yapayım en iyisi. İyi gezmeler. *LGBTİQ (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks, Queer)