Anderson Talisca, Göztepe maçını unutturdu! Spor yazarlarından övgü aldı...
Fenerbahçe, Trendyol Süper Lig’in 3. haftasında evinde Kocaelispor’u 3-1 yenerek bu sezonki ilk galibiyetini aldı.
90 dakikanın sadece ikinci 45 dakikasında fiziki mücadeleyi arttırdı ve maçı kazanmayı bildi Fenerbahçe.
Zorlandı mı? Az zorlandı... Ama Fenerbahçe takımının geleneksel yapısında bir maçı asla ve asla rahat bitirme gibi bir şey olmayınca yine hocasına ve seyircisine stres yüklediler.
'VASAT VE VASATIN ALTINDA'
İlk yarıya bakıyorsun Talisca’nın dışında rakip kaleyi zorlayan yok... Orta yapıyor, şut çekiyor, rakibi faule zorluyor, savunmayı itiyor... Talisca dışında Çağlar, Brown o kadar... Diğer herkes vasat ve vasatın altında...
İlk yarıda saydığım birkaç kişi dışında diğerleri etkisiz elemanlardı... Skriniar’ın attığı golden sonra maçı koparabilirlerdi. Ama olmayınca Fenerbahçe’nin makus talihi yine sahneye çıktı. Kaleye ilk gelen top gol oldu. Hem kaleci, hem de barajın ortak hatası golü getirdi.
'YİNE RUTİN, DURGUN'
Gol Fenerbahçe’yi fişeklemedi. Yine rutin, durgun, Talisca’nın ayağına bakan futbola devam ettiler. Rakip yoğun markajı arttırınca set oyununda da sıkıntı çekti Fenerbahçe. Bu kez pozisyona girmekte de zorlandı. Yediği golden sonra sadece bir İsmail’in şutu var hepsi bu.
Fenerbahçe ikinci yarıda bu sezon başlangıcında yaptığı en iyi şeyi yaptı. Yakın temas ve agresif futbol. Mücadele gücü artınca kimyası iyi olmamasına rağmen maça olanca ağırlığını koydu. Goller peş peşe gelince hem takım hem de seyirci rahatladı.
Fenerbahçe belli ki bu sezon bu oyun tarzını özellikle lig maçlarında devamlı sergileyecek. Araya yetenekli ayakların dokunuşu olunca da sahada tartışılmaz üstünlük kuruyorlar. Ama bunu sürekli oynamaları çok zor. Nitekim dün 3. golden sonra ilk yarıdaki haline döndü Fenerbahçe. O zaman da konuk takım uzaktan şutlarla da olsa iki pozisyon yakaladı.
Göztepe ve Benfica karşısındaki sinir bozucu oyun ve fiziken yıpratıcı iki maçtan sonra Mourinho kulübede unuttuklarını yeniden futbola ısındırmak, yorulanları dinlendirmek ve cezalıların yerini doldurmak için dört rotasyonla çıktı sahaya...
İlk on bir hayli cüretkardı... Süper Lig’in ilk iki haftasında sıfır puan çekse de iyi savunma yapıp orta sahayı sert ve kalabalık tutan bir rakibe karşı çift forvetin arkasına bir de Talisca’yı koymak biraz lükstü ve fazla cesaret taşıyordu... Hele ki gerekirse bir pozisyonla maç kazanmayı, her türlü istatistikte rakibinin altında kalmayı öncelikte tutan bir hoca için...
Belli ki Mourinho bu kez ilk yarıyı heba etmek istememişti... Aslında skor olarak planı tutmasa da oyun geçmiş maçlara göre daha pozitifti... Muhtemelen son zamanların en iyi maç başlangıcıydı Fenerbahçe’nin… Tempoluydu. Orta sahaya hakimdi. Sabırlıydı takım. Çünkü özgüveni yerindeydi. Geçiş oyunlarının vazgeçilmezi ve üstadı Fred, yanında İsmail’i bulunca rahatlamış ve fabrika ayarlarına geri dönmüştü.
Oosterwolde’nin yokluğunda formayı kapan Çağlar’ın hazırlayıp Skriniar’a attırdığı erken gol Kadıköy’ü kendinden geçirse de yakaladığı pozisyonlara rağmen rakibin gardını bir türlü düşüremeyen Fenerbahçe bir duran topta kalesinde beraberlik golünü gördü ve hak etmediği bir şekilde soyunma odasına 1-1 ile gitti.
İkinci yarı vitesi biraz daha attıran ve önde baskıyı iyice çoğaltan Fenerbahçe kısa sürede Brown ve Talisca ile skoru buldu. Tabela 3-1’e gelince Mourinho da “bu kadar şov yeter” dercesine bir hamleyle Duran-Szymanski, Semedo-Mert değişiklikleri ile o sevimsiz Fenerbahçe’yi geri çağırdı. Son bölümler Kocaeli ataklarını karşılamaya harcandı.
Fenerbahçe’de birkaç oyuncuya özel paragraf açmak lazım. Biri Çağlar... O eski savaşçı ruhu ile sahadaydı. Savunmanın bütün açıklarını kapattı. Gol aradı, attırdı. “Beni bir kenara atmayın” mesajını yolladı...
Ve İsmail Yüksek... Fenerbahçe’nin kimlik değişiminde önemli bir parçaydı. Rakiplerine bir diş hekimi yakınlığındaydı... Kimseye nefes aldırmadı.
"Göztepe maçında takımını galibiyetten eden Talisca da Fenerbahçe’nin özellikle iç sahada oyununa renk katıyor. Hem gole yakın hem de oyunu yönlendirmede Szymanski’nin bir hayli önünde... Dün çok istekli ve çalışkandı.
Görünüşe göre eksiklerine rağmen rayına yavaş yavaş oturuyor Fenerbahçe.. Ama başta kaleci olmak üzere birkaç kadife ayağa şiddetle ihtiyaç var.
Mourinho, Benfica maçının yorgunları Amrabat ve Szymanski’yi kulübeye çekmiş, Talisca’yı da ilk defa 11 soyundurmuştu.
İsmail Yüksek uzun bir aradan sonra formayı kapmış, cezalı Oosterwolde’nin yerine de stopere Çağlar (Hatasız oynadı) geçmişti. Ligin yenisi Kocaelispor’u merak etmiyor değildik. Fenerbahçe ilk 5 dakika dolmadan Skriniar’ın kafa golüyle öne geçince maç çabuk kopar diye düşündük. Ancak Fenerbahçe’de sıkıntılar fazla. Orta alan yaratıcı değil. Fred kopuk kopuk oynuyor. Semedo ve Oğuz sağ kanatta birbirlerini frenliyorlar. En Nesyri’ye hiç top gelmiyor. Duran çok gerilere gelip top almaya çalışıyor. Talisca kaleyi gördüğü yerden şut atıyor. Fenerbahçe farkı 2’ye çıkartamayınca rakip ilk atağında kazandığı serbest atışta Petkoviç’le eşitliği sağlarken İrfan Can Eğribayat da (Kapattığı köşe) topu bizim gibi seyretti. Golden sonra klasik Fenerbahçe doldur boşaltı başladı ama skor değişmedi.
Benfica maçının ardından Mourinho’nun Kocaelispor’a karşı Kadıköy’de yaptığı rotasyonda Çağlar, İsmail, Oğuz gibi isimlerin 11’e girişiyle oyunda bazı değişimler görüldü.
Semedo üçlünün sağ stoperi oldu, Çağlar Söyüncü sol stoperde sahanın iyilerindendi, İsmail Yüksek özellikle ikinci yarıda merkezi elinde tuttu. Öncelikle Fenerbahçe’nin sezon başlangıcında kaleci sorunu olduğu aşikâr. İrfan Can Eğribayat için sezonun iyi başladığını söylemek güç. Dün gece Kocaelispor’a karşı barajı kurdurup kendine kalede yanlış yer seçen İrfan Can bir frikik golüne izin vermiş oldu. Eğer kulüp Livakoviç’i göndermeyecekse Mourinho’nun yavaş yavaş Hırvat kaleciyi hazırlaması gerekecek gibi.