hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Aydın bayram namazı saati: 2019 Aydın Kurban Bayramı namazı saati

    Aydın bayram namazı saati: 2019 Aydın Kurban Bayramı namazı saati
    expand

    Aydın bayram namazı saati 2019 Kurban Bayramı namazını eda edecek vatandaşlar tarafından merakla araştırılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı her il için olduğu gibi Aydın bayram namazı saatini de tespit edip kamuoyuyla paylaştı. Peki, Aydın bayram namazı saat kaçta kılınacak? İşte, Aydın bayram namazı saati...

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Aydın bayram namazı saati yani 2019 Kurban Bayramı Aydın bayram namazı saati Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından tespit edilip internet üzerinden vatandaşlarla paylaşıldı. Aydın il genelindeki cami ve mescitlerde bayram namazını eda edecek vatandaşlar “2019 Kurban Bayramı Aydın bayram namazı saat kaçta?” sorusunun cevabını araştırıyor. Sizler için merakla araştırılan bayram namazı saatlerini ve Aydın bayram namazı saatini haberimizde derledik. İşte detaylar…

    Bilindiği üzere bayram namazı güneşin doğuş saatinden 45 dakika sonra kılınabiliyor. Cemaatle eda edilmesi gereken bayram namazı bireysel olarak kılınamıyor. Bu nedenle bayram namazı saati oldukça önemli. Saatin kaçırılması durumunda bayram namazının kılınamaması durumu da söz konusu... Aydın il genelinde cami ve mescitlerde namaz öncesi hazırlıklar tamamlandı. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlenen saatin gelmesiyle birlikte hep birlikte omuz omuza saf tutularak bayram namazı eda edilecek.

    Aydın bayram namazı saati: 06.56

    KURBANIN DİNÎ DAYANAĞI NEDİR?

    Kurban, Kur’an-ı Kerim, Sünnet ve icmâ ile sabit bir ibadettir. Kurbanın meşru bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de deliller mevcuttur. Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’in yerine bir kurbanın, Allah tarafından kendilerine fidye (kurban) olarak verildiği açıkça bildirilmektedir (Sâffât, 37/107).

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kurbanın meşruiyetine işaret eden başka âyetler de vardır: “Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.” (Hac, 22/28), “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hac, 22/34), “Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik. Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hac, 22/36-37)

    Bu âyetlerde zikredilen hayvan kesiminin, et ihtiyacı temini için olmadığı, bunların ibadet amaçlı birer uygulama oldukları gayet açıktır. Et ve kanların Allah’a ulaşamayacağının, asıl olanın ihlâs ve takva olduğunun bizzat âyetin metninde yer alması bunu açıkça ortaya koymaktadır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hz. Peygamber (s.a.s.) de, kurbanı bir ibadet olarak kabul etmiş ve bizzat kendisi de kurban kesmiştir. Hz. Peygamberin (s.a.s.), meşru kılınmasından itibaren vefat edinceye kadar her yıl kurban kestiği bilinmektedir (Tirmizî, Edâhî, 11; bkz. Buhârî, Hac, 117, 119; Müslim, Edâhî, 17).

    Sahih hadis kaynaklarında yer alan rivayetlerde, Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban bayramında Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da dâhil olmak üzere her şeyinin kişinin hayır hanesine yazılacağını ifade edip; bu ibadetin Allah rızası için yapılmasını tavsiye etmiştir (Tirmizî, Edâhî, 1; İbn Mâce, Edâhî, 3).

    Ayrıca hicretin ikinci yılından itibaren bugüne kadar müslümanların kurban kesmeleri, bu konuda görüş birliği olduğunu da göstermektedir (İbn Kudâme, el-Muğnî, XIII, 360).

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow