hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Benim çağrım polise, savcıya değil Muharrem İnce ve Meral Akşener’eydi"

    Benim çağrım polise, savcıya değil  Muharrem İnce ve Meral Akşener’eydi
    expand

    Hürriyet gazetesi köşe yazarı Ahmet Hakan oyuncu Barış Atay hakkında bir yazı kaleme aldı. Ahmet Hakan'ın "Benim çağrım polise, savcıya değil Muharrem İnce ve Meral Akşener’eydi" başlıklı yazısından bir bölüm.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Barış Atay şöyle diyordu attığı ‘tweet’te:
    - O gün geldiğinde hepiniz ağlayarak özür dileyeceksiniz... 

    - Affedeni, acıyanı, yargılamaktan vazgeçeni unutmayacağız. 

    - Yok öyle hepimiz kardeşiz falan... Yok öyle kavga istemiyoruz falan... 

    - Her şey yeni başlıyor. Yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz.

    *

    Bu mesaj, AK Parti cenahında elden ele dolaştırılıyordu.

    Elden ele dolaştıranlar, AK Parti’ye oy verenlere ya da oy vermiş olanlara şunu demek istiyorlardı:

    “Bakın! Adamlar nasıl da hınç içinde, kin içinde, öfke içinde... Bunlar gelince bütün kazanımlarımız elden gidecek... AK Parti’ye yönelik eleştirilerinizi falan bir tarafa bırakın. Safları sıklaştırın...”

    *

    Tam da milletin kutuplaşma duygusunu bir tarafa bırakıp aklıselimle karar verme aşamasına geldiği bir seçim döneminde...

    Barış Atay’ın sorumsuzca attığı bu “dangalak tweet”, resmen yeni bir kutuplaştırmanın aracı haline gelmiş, getirilmişti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    *

    Barış Atay’ın “o gün geldiğinde...” dediği gün ne olacak?

    Ya Muharrem İnce başa geçecek ya da Meral Akşener başa geçecek.

    O halde bu bıktırıcı ve dangalak kutuplaştırma oyununu bozma görevi de onların olmalıydı.

    *

    İşte bu nedenle...

    İkisine seslenen bir yazı kaleme aldım.

    Dedim ki:

    - Muharrem İnce!

    - Meral Akşener!

    - Çıkın ve bu Barış Atay denilen adama haddini bildirin.

    - “Biz rövanş peşinde değiliz” diyerek bildirin... 

     
    - “İnadına kardeşlik” diyerek bildirin... 

    - ”Yetti artık bu kutuplaşma ve kutuplaştırma” diyerek bildirin...

    *

    Benim çağrım Muharrem İnce’yeydi, Meral Akşener’eydi.

    Ama cevap polisten geldi.

    “Şak” diye gözaltına aldılar adamı.

    *

    Sanırım bana şöyle bir mesaj veriyorlar bu gözaltıyla:

    - Yok öyle yağma Ahmet Hakan! Kutuplaşmayı ve kutuplaştırmayı biz de en az Barış Atay kadar severiz.

    - Bu oyunu bozamazsın Ahmet Hakan! Bak işte bir gözaltıyla hem kutuplaştırmayı daha da derinleştirdik, hem de seni “tetikçi” durumuna düşürdük!

    - Bırak bu normalleştirme çabalarını falan Ahmet Hakan... Sırtını bir yere daya... Ya bizden ol ya da onlardan... Yok öyle arada kalmak falan!

    Savcı bey, polis bey lütfen aradan çıkın

    Kabul edilemez, lüzumsuz, gereksiz, kutuplaştırıcı, sert hem de çok sert eleştirileri hak eden bir yaklaşım Barış Atay’ın yaklaşımı...

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ama suç değil, suç olamaz.

    *

    Barış Atay’ın söylediklerine sonuna kadar itiraz etmek, Barış Atay’ın ifade özgürlüğüne sonuna kadar sahip çıkmaya engel değildir.

    *

    Savcı bey, polis bey...

    Aradan çıkın.

    Ve Barış Atay’ı derhal serbest bırakın.

    Yazının tamamını okumak için tıklayınız.

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow