hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    “Bir atlet, bir lokma” İletişim kazası mı, doğru tercih mi?

    “Bir atlet, bir lokma” İletişim kazası mı, doğru tercih mi
    expand

    Hürriyet gazetesi yazarı Deniz Zeyrek bugün yayımlanan yazısında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun atleti ile poz vermesini ele aldı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Fotomuhabiri arkadaşımız Selahattin Sönmez kitabının hazırlıklarını yaparken, çok ses getirecek fotoğraflar olduğunu söylemişti.
    “Mesela” demişti..

    “Kemal Bey’in molalarını bile izledim ve en doğal haliyle fotoğraflarını çektim...”

    Gazetecilik merakıyla yanıp tutuşsam da sürprizi bozulmasın diye kitap basılmadan fotoğrafları göstermesini istemedim.

    Pazartesi günü, akşama doğru, yolda yürürken bir hürriyet okuru durdurdu. Doğrudan söze girdi:

    “Ben liderimi öyle görmek istemezdim...”

    Önce neyi kastettiğini anlamadım.

    “Ne o öyle atletle...” deyince Kılıçdaroğlu’ndan ve Selahattin’in kitabında yer aldığı için internet haber sitelerinde yayınlanan atletli fotoğrafından bahsettiğini anladım.

    Önce kendisini tanıttı. Kırklı yaşların ikinci yarısındaydı. Üniversite mezunuydu, Mülkiyeliydi.

    “Neden?” dedim ve devam ettim: “Halktan biri işte. Bir lokma, bir atlet. Halkımız sever böyle görüntüleri...”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Evet, halkımız halktan olanları, kendilerine dokunan siyasetçileri sever...”

    “O zaman neden rahatsız oldunuz?”

    “Yoksul halkın oransal olarak en çok sevdiği, oy verdiği siyasetçi Tayyip Erdoğan değil mi? O’nu hiç gördünüz mü atletle. Bir kaç asgari ücretle alamayacağınız en pahalı markaların gömlekleri, kravatları, spor kıyafetleri olmadan hiç çıktı mı objektiflerin önüne?”

    Düşündüm...

     
    Bir Ankara gazetecisi olarak yıllardır izlerim, aklıma kravat, gömlek ya da ceket olmayan tek bir fotoğraf geldi. Torununa evde Kur’an öğretirken çekildiği açıklanan fotoğraf. Orada da yeşil, çok kaliteli bir tişört giymişti.

    “Hayır görmedim” dedim haliyle...

    “Evet, Kemal Bey, vatandaşın halinden anlayan, vatandaş gibi yaşayan mütevazi bir siyasetçi olabilir ama objektifin karşısına çıktığında bir lider gibi görünmeli. Evde atletiyle, çizgili pijamasıyla sofraya oturan o insanlar gibi değil, onların sorunlarını çözecek, onlara güven verecek güçlü bir karakter sergilemeli. Ne öyle atletle... ”

    Baktım bitecek gibi değil, saatime bakıp, ayrılmam gerektiğini ima ettim.

    Tam vedalaşırken döndü ve “Kemal Bey’e söyleyin, bu fotoğrafın çekilmesine izin veren danışmanları bir gün bile tutmazdım yanımda” dedi.

    Devam etmesine fırsat vermeden ayrıldım ve yürümeye devam ettim.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow