hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Kusura bakmayın, dokunulursunuz''

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kusura bakmayın, dokunulursunuz
    expand

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 24. Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu. Hedefinde Avrupa Birliği Parlamentosu'nun Türkiye ile ilgili raporu ve dokunulmazlıkların kaldırılması vardı. Erdoğan, "Ünvanı milletvekili ama kendisi arabasında teröristlere silah taşıyor, evini teröristlerin karargahı haline getirmiş, kürsüden terör örgütünün ağzıyla konuşuyor.Böyle dokunulmazlık olur mu? Böyle yaparsanız kusura bakmayın eninde sonunda dokunulursunuz" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Konuşmasından satır başları:

    Biz burada hasret giderdikçe birileri bundan rahatsız oluyor. Bunlar rahatsızlıklarını dışa vururken herhangi bir ölçüleri olmadığı için işi muhtarlarımıza hakarete kadar vardırabiliyorlar. Güya mizah dergisi kapağında muhtarlarımızı aşağılayan karikatür yayınlamıştı. Muhtarlarımızın gösterdiği birlik sayesinde bu dergi son sayısında yine kapaktan özür dilemek zorunda kaldı.

    Sizler şayet bu densizlere hadlerini bildirmemiş olsaydınız yaptıkları terbiyesizlik yanlarına kar kalacaktı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bahsettiği Leman Dergisi'nin muhtarların şikayetine kapaktan verdiği yanıt:

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kusura bakmayın, dokunulursunuz

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İslam İşbirliği Konferansı 

    Geçtiğimiz perşembe ve cuma günleri çok önemli bir zirveye ev sahipliği yaptık. 56 üyeli İslam İşbirliği Teşkilatı'nın İstanbul zirvesine 25 ülke, devlet ve hükümet başkanı düzeyinde katıldı. Diğer ülkelerde parlamento başkanı, cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakan düzeyinde temsil edildiler. Gerek zirve toplantılarında gerekse zirve öncesi ve sonrasında dahil bu vesileyle yaptığımız görüşmelerde ısrarla birlik ve dayanışmanın önemine vurgu yaptık. 

    Adalet ve barış olmayınca birliğin ve dayanışmanın sağlanması mümkün değildir. 

    Kutlu Doğum Haftası

    Birlik ve beraberlik konusu ülkemiz içinde yaşadığımız sıkıntıların da yegane çaresidir. Biliyorsunuz, bu hafta neyi yaşadık? Kutlu Doğumu yaşadık. O hafta boyunca da başlık neydi, tevhid-vahdet, öbür taraftan gelin birlik olalım çağrısıydı. Terörle anıldığımız böyle bir zamanda İslam dünyasının üç başlığı var: mezhepçilik, ırkçılık ve terördür. 

    Terör operasyonları

    Terörde çok kayıplar verdik. Şu ana kadar 40 bini aşkın 35 yılda bu topraklarda terörün kurbanı oldu. Önce demokratik açılım dedik, olmadı. Milli birlik ve kardeşlik dedik, olmadı. Çözüm süreci dedik yine olmadı. Artık bunların hepsi bir kenara, çözüm sürecini de buzdolabına koyduk. Şimdi operasyonlar dönemi. Ne olacak bu operasyonlar döneminde? Bu iş bitecek. Güneydoğu bölgesinde bazı şehirlerde yaşanan terör olayları, terör örgütünün şehir merkezlerinde uygulamaya çalıştığı yeni eylem stratejisi başarısız olmuştur, şimdi iflastalar. Nereye kaçacağız diyor, dayan diyor. Telsiz dinlemeleri bunlar. Bütün bunların en önemli sebebi bölge halkının bölünmeden değil, milletimizin ve ülkemizin bir parçası olarak kalmaktan yana olmasıdır. Dünyada herkesin birlik ve beraberlik arayışı içinde olduğu bir dönemde terör örgütünün ısrarla ülkemizi bölme peşinde olmasının nedeninin arkasındaki karanlık amacı bölge halkı artık çok iyi görmüştür.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

     Terör örgütü bir kez daha yenilmiştir, kendi kendilerine özerklik hayali kuranlar hüsrana uğramıştır. Milletimizin mahremiyetini çiğneyerek gönlünü gireceğini düşünenler sadece onların nefretini kazanmıştır. Türkiye'nin bugünkü sınırları bizim son sınırlarımızdır. Rahmetli Özal'ın, rahmetli Erbakan hocamızın, rahmetli Türkeş'in milletin gönlünde yer edinmiş tüm liderlerin bu konudaki hissiyatları aynıydı. Pek çok görüşlerini paylaşmamakla birlikte gerek sayın İnönü ve Ecevit'in de çok farklı düşünceler içinde olduklarını sanmıyorum. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Tıpkı Ermeni teröristlerin diplomatlarımıza saldırıları gibi, 1970'li yıllardaki sayısız o karanlık olay gibi. Tıpkı PKK'nın 1984 yılından beri sürdürdüğü eylemleri kimse bu olayların kendi tabi şeklinde geliştiğini söyleyemez. Böyle bir şey yok. Buradan bölge halkına soruyorum; herkesten ellerini vicdanlarına koyarak cevap vermelerini istiyorum; geçtiğimiz yılın Temmuz ayından bu yana süren terör eylemlerinin ne bölge halkının ne milletimizin tamamının ne de ülkemizin çıkarlarıyla en küçük bir ilişkisi var mıdır? Terör eylemleri Türkiye'nin ayağına çelme takma çabasının ürünü değil midir?

    Çözüm arıyorsanız işte size çözüm; terör örgütünün en küçük bir izi, zerresi kalmadan bu topraklardan söküp attığımızda bu çözümü gerçekleştirmiş olacağız. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    AP'nin Türkiye raporu

    Ne Avrupa Birliği Parlamentosu'nun rapor diye yayınladığı hezeyanlar ne de Irak'ta, Suriye'de ve bölgemizdeki diğer sorunlu yerlerde akbaba gibi dolaşanlar Türkiye'yi durdurabilirler. Yeni Türkiye vizyonumuza saldıranlar tuzla buz olacaklar. Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye raporu ve kararıyla ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Tüm dünyaya sesleniyorum bu raporun ve kararın sadece iki başlığını anlatayım. Kararın 17. maddesinde güya çevreci hassasiyetler bahanesiyle Türkiye'nin mega projelerinden kaygı duyulduğu ifade ediliyor. Vah vah vah. Size bu kaygı bir yerlerden tanıdık geldi mi? Bana geldi. Anladınız değil mi? Ama ben yine açayım bu talep bize Gezi Parkı olayları sırasında da getirilmişti. 17-25 Aralık darbe girişiminin nedenlerinden biri de Türkiye'nin mega projelerini gerçekleştiren işadamlarıydı. Batı ülkelerinin finans kurumları mega projelerimize kredi sağlamamak için her türlü cambazlığı yapmışlardır. 

    Parlementonun kararındaki bir başka talep; bu da manidar. Akkuyu Nükleer Santrali'nin durdurulması çağrısı. Bu çağrıyı yapan kim? Bir parlamento. Başkanları da zaten onlar da garip garip açıklamalar yapmışlardı. Peki Avrupa ülkelerinde faaliyet gösteren 135 nükleer santrali ne yapacağız? Dünyada halen faal olan 444 santrali napacağız? Halen inşaa edilmekte olan 62 nükleer santral için de aynı çağrının yapıldığını duyan var mı? 

     Sakın bu çağrının gerisinde Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığından kurtulmasından yine enerji alımı kaynaklı yüksek cari açığını kontrol altına almasından duyulan kaygı yatıyor olmasın? Dert bu.

    Rapora bakıyorsunuz Kıbrıs konusunda aynı sakat yaklaşım. Yargı bağımsızlığı, ifade, basın ve toplanma hürriyeti konularındaki eleştirilerde aynı sakat bakış açışı. Tabi raporu yazanın akıl danesi HDP'liler olduğu için sonucun bu şekilde çıkması şaşırtıcı değil. Biz bunları çok iyi biliriz. Bu raporun bir bağlayıcılığı yok. Zaten arkadaşlar kendilerine iade ettiler. Bizim tepkimiz yapıcı değil, yıkıcı bir anlayışla hazırlanmasıdır. Türkiye'nin AB'ye ihtiyacından daha fazla, AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı vardır.

    Dokunulmazlık

    Dokunulmazlık meselesini biliyorsunuz. Ünvanı milletvekili ama kendisi arabasında teröristlere silah taşıyor. Ünvanı milletvekili ama evini teröristlerin karargahı haline getirmiş. Ünvanı milletvekili ama devletin güvenlik güçlerine, hakimine, savcısına yapmadık hakareti, terbiyesizliği hatta makamında şehit ediyor. Ünvanı milletvekili ama kürsüden terör örgütünü savunuyor. Neden? Çünkü dokunulmazlığı var. Böyle dokunulmazlık olur mu? Siz size verilen imkanı bu şekilde kullanırsanız sonunda dokunulursunuz.

    TBMM'de dokunulmazlık konusunda sağlanan uzlaşmayı takdirle karşılıyorum. Önümüzdeki hafta bu işin Meclis süreci başlayacak ve dokunulmazlık dosyalarının tamamı yargıya intikal ettirilecek. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına en hararetli muhalefeti yapan hatta sağı solu tehdit eden parti daha geçen yıl Türkiye'ye meydan okuyordu değil mi? O dönemde 80 milletvekili bulunan bu partinin tüm milletvekilleri dokunulmazlıklarının kaldırılması için Meclis'e dilekçe veriyorlardı. İşte şimdi dokunulmazlıklar kalkıyor, neden itiraz ediyorsunuz? Çünkü bunların derdi hiçbir zaman üzüm yemek olmadı. Bunlar terör örgütüne destek vermenin içerisindeydiler. Açık söylüyorum; HDP bırakın Türkiye partisi olmayı, bu coğrafyanın tüm değerlerine düşmanlık etmek üzere kurulmuş bir parti görünümündedir. İnsanlarımızın ne kadar kutsalı varsa hepsi bu partinin hedefidir.

    Amerika'da Ermenileri, PKK'lıları ve onların bir parçası haline dönüşmüş HDP'lileri, paralel yapısının oradaki simalarını Türkiye'ye karşı, bize karşı eylem yaparken görünce inanın içim acıdı. Eyvah dedim, ne hallere düştüler. 

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow