hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Dündar ve Gül ikinci kez hakim karşısında

    Dündar ve Gül ikinci kez hakim karşısında
    expand

    Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül, MİT TIR'ları haberi davasında, ikinci duruşma başladı. Adliyeye gelen Dündar ve Gül bir açıklama yaptı. Dündar, ''Kazanacağız'' Gül ise, ''Bu davanın düşmesi gerekiyor'' dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Can Dündar ve Erdem Gül'ün yargılandığı davanın ikinci duruşması bugün saat 10:00'da Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde başladı. 

    Mahkeme heyeti 24 Mart'taki ilk duruşmada davanın kapalı yapılmasına karar vermişti. Gizlilik kararının ardından duruşmaya sadece Can Dündar ve Erdem Gül'ün aileleri ile avukatları katıldı.

    Mahkeme ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MİT'in davaya müdahillik taleplerini kabul etmişti.

    İlk duruşmada Can Dündar ve Erdem Gül'e destek vermek için Çağlayan Adliyesi'ne gelen büyükelçi ve konsoloslar Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet yetkililerinin tepkisini çekmişti.

    Can Dündar ile Erdem Gül 26 Kasım'da tutuklanmış, 92 gün tutuklu kaldıktan sonra Anayasa Mahkemesi'nin "hak ihlali" kararıyla 26 Şubat'ta tahliye edilmişlerdi.

    Dündar ve Gül'e CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP milletvekilleri Garo Paylan, Meral Danış Beştaş eşlik etti. Adliye önünde gazetecilere açıklama yapan Can Dündar, ''Biz anayasayı tanıyoruz. O anayasa mahkemesi kararı, bu yasalar bizi beraate götürecek. Ona inanıyoruz, sonuna kadar bu davada savunma hakkımızı kullanacağız. Tarihte her zaman kazandık yine kazanacağız'' dedi. Erdem Gül ise, ''Bugün burada ne karar verilirse verilsin, burada gazetecilik yargılanıyor, haber yargılanıyor. Gazetecilik suç olmadığına göre bu davayı reddediyoruz. Bu davanın bugün düşmesi gerekiyor'' dedi. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Adliye koridorlarında hareketlilik

    Can Dündar ve Erdem Gül'ün salona alınması sırasında Dündar'ın oğlu Ege Dündar içeriye alınmadı. Hakim kararıyla sanıkların eşleri, anne ve babaları ile avukatları salona alınabiliyordu. Dündar'ın avukatları Ege Dündar'ın da içeriye alınması için mahkeme heyetiyle görüştü. Talepleri değerlendiren mahkeme Milletvekillerinin taleplerinin tamamını reddetti, Dündar'ın oğlunun salona alınmasını kararlaştırıldı ve duruşmayı 13.30'a erteledi,

    Dündar ve Gül'ü savunmak için 473 avukat başvurdu

    Can Dündar ve Erdem Gül'ün yargılandığı davada 473 avukat müdafi olmak için başvurdu. Mahkeme ilk başta sadece ilk duruşmaya katılan avukatların duruşmaya katılmasına izin verdi ancak daha sonra savunmanın itirazı üzerine mahkeme aldığı ara kararla diğer avukatların da duruşmaya katılmasına izin verildi. Avukatlar listeden isimleri kontrol edilerek birer birer mahkeme salonuna alındı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Konsoloslar bu kez gelmedi

    Can Dündar ve Erdem Gül'ün yargılandığı duruşmanın bugünkü oturumuna bu kez AB ülkelerinin başkonsolosları katılmadı. Sadece ABD Başkonsolosluğu'ndan bir memur gözlemci olarak mahkeme salonunun dışında bekledi. Avrupa Komisyonu ve Avrupa Birliği ülkeleri temsilcilerinin duruşma kapalı görüleceği için duruşmaya gelmedikleri öğrenildi.

     

    Dündar ve Gül ikinci kez hakim karşısında

    Dündar’ın savunmasından öne çıkan kısımlar şöyle:

    “Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi kararını tanımadığını belirterek, mahkemenize talimat niteliğinde beyanlarda bulunmuştur. Yandaş medyada yeniden tutuklanmamız yönünde kampanya başlatıldı. Duruşmaya iki gün kala savcı değiştirildi. Belgeler şeffaf, yargılama gizli yapılıyor. Türkiye’nin Suriye politikasının yanlış olduğuna dair haberler yapıyorduk.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    TIR’ların durdurulma haberleri Cumhuriyet’te yayınlanmadan 14 ay önce yayınlandı. Haberler dava konusu olaydan 14 ay önce haber olmuştur. Tüm siyasiler bu konuda açıklamalar yapmıştır.

    İstihbarat teşkilatı ilaç silah taşıyamaz; böyle bir görevi yoktur. Suç işlemektedir ve suçüstü yakalanmıştır. Vali, jandarmaya talimat vererek suç işlenmesine göz yumulmasını istiyor. Yaşananlar baştan sona devletin fiyaskosudur. Dünyanın her yerinde bu yaşananlar hükümeti devirecek nitelikte bir skandaldır. Devlet bu yaşananların üstünü nasıl örteceğiz telaşına girdi. Yayınlayanlar hakkında soruşturma başlatıldı. ‘Görüntüler sahte’ dendi, sonra insani yardım malzemesi dediler. Sonra ‘Silahlar Türkmenlere gidiyor’ dediler. Silahlar Suriye’deki radikal İslamcı gruplara gönderiliyordu.

    Cumhurbaşkanı tartışmayı ‘Silahsa silah ne olacak’ diyerek bitirdi. Yaşananlar hem ulusal hem uluslararası suçtur. Suçu işleyenler değil ortaya çıkaranlar yargılanıyor. Hükümetin işlediği suçun hesabını burada biz veriyoruz. Asıl biz müştekiyiz, müştekiler ise şüphelidir. Bugün müşteki olan ve suç işleyenler bir gün mutlaka yargılanacaklardır. Hiçbir suç devlet sırrı arkasına saklanamaz. Belgenin üstüne gizli damgası vurularak suçların üstü örtülemez. Bir devlet cumhurbaşkanından başbakanına kadar yalan söylüyorsa, bunu ortaya çıkartmak hakkımızdır. Devleti yönetenlerin yasa dışına çıkmak ve halka yalan söyleme hakkı yoktur. Bunu ortaya koymak görevimizdir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Cumhurbaşkanı televizyona çıkarak haberi yapan beni tehdit etti ve bu şekilde buraya geldik. Devletin suç islediği bilgisinin gizli kalması görevim yoktur. Siyasilerin yalanını örtme görevim bulunmuyor. Biz gizli kalmamış bir bilgiyi ifşa ettik. Bırakın casusluk suçlamasını, böyle bir teklif yapanın aklını karışlarım. Hangi devletin casusuyum? Kim, ne şekilde, ne talimatı vermiş buna dair? Tanık yok, delil yok. Biz bugüne kadar gazetecilik dışında hiçbir faaliyet yapmadık. Silahları nakledenler casusluk suçunu islemiş olabilirler. Bu casusluk olabilir, vatana ihanettir ve yargılanacaklar.

    Cebir kullanarak hükümeti bir haberle nasıl ortadan kaldıracağız. Ne biz okadar güçlüyüz, ne cumhuriyet o kadar zayıf. Biz cebir kullanmadık, cumhuriyeti cebirle ortadan kaldırmayı çalışanları ifşa ettik.

    Fethullah Gülen’i görmedim, tanımam. Sadece haberlerim sebebiyle karşılıklı davamız olmuştur. Cumhuriyet gazetesi on yıllardır bu örgütle mücadele etmiş ve hedefi olmuştur. Bu örgütü inşa edenler Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen’dir. Devleti birlikte ele geçirdiler. Erdoğan, Fethullah Gülenler için ‘Ne istediniz de vermedik?’ demiştir. Paralel yapının iki suçlusu vardır: Erdoğan ve Gülen’dir. Biz bu yapılanmanın ancak mağduru olabiliriz.

    Anayasaya uymayacağını söyleyen cumhurbaskanına karşı sığınağımız adalettir. Güçlüler her zaman haklı değildir. Mahkemeniz adalete hiçbir gücün etki edemeyeceğini göstermelidir.”

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow