hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Genelkurmay'ın Tahşiye raporu mahkemeye ulaştı

    Genelkurmayın Tahşiye raporu mahkemeye ulaştı
    expand
    KAYNAK DHA

    Fethullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 9'u tutuklu 33 sanığın yargılandığı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen "Tahşiyecilere Kumpas" davasında Genelkurmay Başkanlığı'na gönderilen yazıya cevap geldi. Genelkurmay "Tahşiye" yazısında "kısa vadede bir tehdit oluşturmayacağı bununla birlikte uygun ortam bulması halinde bir takım faaliyetlere girişebilmesi ihtimalinin de bulunduğu değerlendirilmektedir" ifadeleri kullanıldı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, "Radikal Tahşiye Grubu", "El Kaide yanlısı Radikal Mehmet Doğan Grubu" veya "Radikal Mehmet Doğan Grubu" adı altında herhangi bir örgüt veya silahlı terör örgütünün olup olmadığı, var ise El Kaide terör örgütü ile bağlantısının bulunup bulunmadığı, 3 Aralık 2008 tarihi öncesinde veya sonrasında herhangi bir istihbari bilgi veya çalışmanın yürütülüp yürütülmediği hususlarıyla ilgili Genelkurmay Başkanlığı'na gönderilen yazıya cevap geldi.

    "Tahşiyecilere kumpas" davasına MİT raporu mahkemeye ulaştı

    MİT'in kayıtlarına göre

    Söz konusu Tahşiye grubu ile ilgili yapılan incelemede 4 adet bilgi bulunduğu belirtilen cevap yazısında, bunun dışında başka bilgi ve belgenin bulunmadığı kaydedildi. MİT Müsteşarlığı tarafından 5 Mart 2009 tarihli Genelkurmay Başkanlığı'na gönderildiği belirtilen ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı kayıtlarında bulunan raporda  şu bilgilere yer verildi. 

    "Cihad" anlayışı ile diğer "Nurcu" gruplardan farklı 

    Tahşiyeciler olarak adlandırılan grubun ileri gelen isminin Mehmet Doğan olduğu, daha çok külliyat eğitiminden geçmiş ve hakkında referans alabildikleri "Nurcu" şahıslardan oluşan kişileri kendi bünyelerine kabul ettikleri ve bu şekilde faaliyetlerini yürüttükleri belirtildi. Mehmet Doğan'ın Nurculuk hareketinin, Said'i Nursi'den sonraki liderleri olarak görülen Fethullah Gülen'i ve Mehmet Kırkıncı'yı eleştirdiği, Risaleyi Nur'ları tahrif ettiği gerekçesiyle Fethullah Gülen'i hain ilan ettiği belirtildi. Grubun içe kapanık bir yapıyı muhafaza eden ve şiddet yanlısı "Cihad" anlayışı ile diğer "Nurcu" gruplardan farklı oldukları belirtilen yazıda, grubun Türk Silahlı Kuvvetler içinde de örgütlenmek gerektiğini ifade ettikleri anlatıldı. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Bölgesel bir grup olma özelliklerini sürdürüyorlar"

    Grubun henüz organize olmamış yapısının, "Kürtçü-dinci" karekteriyle Nurculuk içerisinde "Kürt" olgusunu öne çıkartmaya çalıştıkları ifade edildi. Grubun Muş'ta 20-25 yıldır istediği tabanı bulamadığı için İstanbul'da belirli esnaf kesimi içerisinde taban bulma faaliyetlerine ağırlık verdiği ancak ülke genelinde yayılmayı sağlayamadıkları ve bölgesel bir grup olma özelliklerini sürdürdükleri belirtildi. 

    "Kısa vadede bir tehdit oluşturmayacağı ancak uygun ortam bulması halinde..."

    Mehmet Doğan Grubu'nun El Kaide yanlısı söylemlerde bulunmasının propaganda ve taban genişletme amacına yönelik olduğu ifade edilerek, "Herhangi bir eylemsel faaliyetlerine rastlanmayan grubun, kısa vadede bir tehdit oluşturmayacağı bununla birlikte uygun ortam bulması halinde bir takım faaliyetlere girişebilmesi ihtimalinin de bulunduğu değerlendirilmektedir" denildi. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "İstanbul istihbarat şube ile bilgi paylaşılmamıştır"

    Genelkurmay Başkanlığı'nın tüm kuvvet komutanlıklarından mahkemeye gönderilmek üzere istediği yazının son kısmında, "İstihbarat Başkanlığı veri sistemlerinde konuya ilişkin bilgilerin İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü ile paylaşılıp paylaşılmadığına dair herhangi bir bilgi, belge ve kayda rastlanılmadığı" kaydedildi. 

    Mahkeme heyeti, Genelkurmay'dan gelen yazının okunmasının adından, önceki duruşma reddi hakim talebinde bulunan avukatların gerekçelerini sunmasıyla devam ediyor. 

    İddianame

    İddianamede, Fethullah Gülen'e bağlı olan basın ve medya kuruluşları ile İstanbul Emniyet Müdürlüğünün değişik birimlerinde, farklı rütbelerde görev yapan polislerin, 2009-2010 yılında 'Tahşiye' ismi verilen gruba mensup olduğu iddia edilen  kişilere yönelik soruşturma işlemlerinde kasten delil uydurulduğu, kasten aleyhe algı oluşturulduğu, soruşturmanın alt yapısının tamamen şüpheli Fetullah Gülen'in emir ve talimatları altında kasıtlı olarak oluşturulduğu belirtiliyor. 

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow