"Bu algıdaki insan yatak ilgisinden öte, açık mekanda adeta gök kubbeyi çatı yapmış, doğada yaşanabilecek olumsuz şartlara direnen, bir anlamda söz konusu olumsuz şartlara başkaldıran insanın görsel ve anlamsal sunumu hedeflenmektedir. Yakın perspektiften bakıldığında ise insanın yataktan doğayı izlemesi, gecenin ve gündüzün etkisindeki sonsuz uzamda varlığın kendisini sorgulaması, çağdaş bir sanat diliyle sunulmaktadır. Aynı zamanda kendi ile baş başa kalan insan, sonsuzluk ilişkisi içerisinde zayıflığını, gücünü, yalnız bırakılmayı, terkedilmeyi çözümleme çabasına girecektir. İnsan-yatak performansı, doğanın çekirdeği hükmünde olan insanın, yaşamındaki gereksinimlerinin en önemlilerinden biri olan barınmayı kaybetmesi ya da ona bunun kaybettirilmesi, tacize açık durumda işgale uğramış halini anlatır. Bu performans şiddet ve terörizmin açıkça tehdit ettiği insandaki başkaldırıyı uyandırmayı hedeflemektedir. Günümüz insanının yaşadığı güvensizlik, korku, dehşet gibi duyguları anlatma çabasındadır. Çalışmada, terörün dünyayı ve ülkemizi sardığı-kuşattığı bu günlerde, insanlığa yaşattığı ve yaşatabileceği şiddet ve güvensizlik ortamını sert bir tepkiyle sorgulamak amaçlanmıştır. Terör ve orantısız şiddete, öncelikle insan ve çağdaş bir sanatçı bilinci ile bir duruş sergilenmesi hedeflenmektedir."