Kadıköy'de bulunan Komşu Kafe, “Patronsuz, işçisiz, hiyerarşisiz bir hayat mümkün” diyen bir kolektifin yeri olarak biliniyor. Yiyeceklerin önemli bir kısmı, ekolojik üretim yapan çiftlik ve bostanlardan geliyor.

Yeldeğirmeni'ndeki Komşu Kafe'de yiyecek ve içeceklerin fiyatını müşteriler belirliyor. Sahipleri Tarlabaşı Göçmen Dayanışma Mutfağı’nda tanışıyor ve kolektif anlayışı, dayanışmanın hakim olduğu, çeşitli yemekler sunan bir kafeye dönüştürüyor.

Tam anlamıyla "Sistem Karşıtı" olan mekan, 'değerler' sistemini sorguluyor ve ütopik olarak görünen başka bir ekonomi ve yaşamın mümkün olduğunu söylüyor.

Yeldeğirmeni’nde, dışarıdan bakınca göze son derece sıradan gelebilecek bu kafe, bilinen, öğrenilen, alışılan ve artık yadırganmayan bütün kapitalist kuralları altüst eden bir uygulama yapıyor. Bu uygulamaya göre isteyen istediği kadar yemek yiyor ve çıkarken bu servise gönlünden ne kadar hizmet bedeli biçiyor ise onu ödüyor.

Komşu Kafe Kolektifi’nde alışılagelmiş ‘müşteri- iş yeri’ ilişkisi yerine, daha katılımcı ve esnek bir ilişki modeli öneriliyor. Burada herkes, kafeye müşteri olarak gelenler bile, mutfağa girip yemek yapabiliyor.

Gönülden kopanın ne olması gerektiği konusunda kararsızlık yaşanıyor ise ‘önerilen fiyat’ listeleri de bulunuyor. Dileyenler bu listede yazan rakamlara göre hesabını ödeyebiliyor.

Burada her insanın birbiriyle tanışması, kaynaşması ve ortak bir şeyler paylaşması, kafenin en büyük özelliği.

Kafe, her hafta dünya mutfağından bir bölge seçip yöresel yemek günü düzenliyor.

Komşu Kafe'nin örnekleri dünyada çeşitli ülkelerde de bulunuyor.

Yoğunlukla öğrenci ve turist çeken mekan kulaktan kulağa, Facebook sayfasından ve röportajlardan hızla yayılıyor.

Komşu Kafe'nin topladığı bağışlar ile çeşitli yerlere yardım da yapılıyor.

Komşu Kafe'de bulunan bu panoya insanlar çeşitli isteklerini ve arayışlarını da yazabiliyorlar.

Komşu Kafe hakkında görüş, öneriler ve bahşiş için de bir kutu bulunuyor.