“Söndüremiyorsan emeklerin boşa gidiyor”
Odunların kesim aşamasından, ocaktan çıkma aşaması arasında birçok defa elden geçtiğini söyleyen Çelik, bir anlık dalgınlığın tüm emekleri boşa çıkardığını da belirtti. Çelik, “Bu odunların hepsi belki 20 defa bir elden geçiyor. Bunu keserken, budamasını yaparken, traktöre yüklerken tek tek eline atıp çatıyorsun. Sonrasında kürekle topraklıyorsun, kepçe diye bir şey yok burada. Kapattıktan sonra ateşe veriyorsun her saat başı açılıyor odun boşaltıyorsun. Bazen de ocak patlıyor. Patladığı zaman da ne toprak ne başka bir şey üzerinde kalmıyor. Söndüremiyorsan itfaiye çağırıyorsun o zaman da emeklerin boşa gidiyor” diye konuştu.
“Kendi ülkemde mülteci gibiyim”
Çalıştıkları bölgede kurdukları son ocaklar olduğunu söyleyen Çelik, havaların soğumasıyla birlikte mangal kömürü işinin yapılmasının zor olduğunu vurguladı. Ellerinden başka bir iş gelmediğini, hayvan alacak paralarının da olmadığını aktaran Çelik, “Son ocaklar bunlar. Bunları da sattığımız zaman Allah’ın izniyle buradan gideceğiz. Artık havalarda soğudu. Babam emekli köy korucusu. Emekli olduktan sonra biz onun üzerine kredi çektik. Maaşından aylık 400 lira kalıyor, bu da bizim 1 haftalık mutfak masrafımız. Başka hiçbir iş yapmıyoruz. Ne fabrikamız var ne başka bir şeyimiz. Hayvancılıkla uğraşmak istesek bile hayvan alacak paramız yok. Ben evin büyüğüyüm. Küçükler okula gidiyor. Okul masrafları, mutfak masrafları her şey var. Kendi ülkemde mülteci gibiyim. Benim sigortam yok” şeklinde konuştu.