Hiç yarı sahipli hayvan olur mu demeyin. Bal gibi de olur.
Sahipli de diyemediğiniz, sahipsiz de diyemediğiniz hayvanların asıl sorunu oluşturduğunun farkına varmam benim bile geç oldu.
İnsanlarımız nedense dükkanın önündeki, benzinliğinin ardında, teknesinin yanında ya da kapısının önündeki garip hayvanları beslemede oldukça başarılı. Buna hiçbir diyeceğim yok.
Hepiniz şimdi tatil için yollara düştünüz ve yolunuz üstünde kimbilir kaç kedi köpek gördünüz. Çoğu da asfalt yollarda ezilmiş ve yaralı olarak. Bunların çoğu da hemen o civardaki esnaf tarafından beslendiğini unutmayın. Ancak sadece yemekleri verilip, suları ihmal edilmeyen bu hayvancıklar maalesef kısırlaştırma gibi oldukça önemli bir operasyona gerek bilinçsizlik gerekse ekstra para vermemek gerekse kısırlaştırmaya karşı toplumdaki aşırı direnç nedeniyle tabi tutulmuyorlar. Hayvanla çok içli dış bağlantı da kurulmadığı sadece yaşasın, yemeğini yesinden öteye giden bir bağlantı da sağlanmadığından zaten hemen kapı önünde cereyan eden trafik kazasında ölünce de çok da üzüntü de duyulmuyor.
Bu hayvanlara bakan kişiler için görev ölene kadarki geçen sürede sadece karınlarının az da olsa doyması. Çünkü bakmadıkları zaman zaten öleceklerini düşünüyorlar. Ama kapı önünde kamyon altında kalınca da çok da dert etmiyorlar. Çünkü tam bir tabiyet bağı da kurulmuyor. Tabiyet bağı, duygusal ilişki de kurulmuş olsa biraz daha emek harcayıp bunları kısırlaştırabilseler, belediyeler maddi durumu yerinde olmayan kişilere bu hizmeti sunmuş olsa aslında herkes rahat edecek.
Dolayısıyla, “Ben sadece severim, beslerim ve suyunu veririm ama başka bir şeyine karışmam” denilen ve o dükkanların hemen yamacında bir sürü doğum yapmaya hazır o kadar çok kedi ve köpek var ki, işte asıl popülasyonun artmasına da neden olan yine onlar.
Halbuki onları beslemek maalesef yeterli değil. Gerekli aşılarını olmayan hele kısırlaştırılmayan tüm bu hayvanlar işte ne sahipli diyebileceğimiz ne de sahipsiz diyeceğimiz zavallılar. Doğurdukları hayvanlara bile çoğu zaman bakamadıkları bu yavru hayvanlar, işte o yollarda gördüğümüz trafik kazalarına maruz kalmış olanlar.
Ne olur ey vatandaş, madem seviyorsun yap bir iyilik daha kısırlaştırma işini de bir kere yapıver. Zaten o hayvancağızı o zaman daha çok sahipleneceksin. Koruyacaksın. Yoksa kapının önünde uzaktan baktığın her hayvanı acı bir ölümün kollarına atıyorsun, popülasyonu da farkında olmadan artırıyorsun.
Sonrasının ne olduğunu da tahmin et işte.
Hiç yarı sahipli hayvan olur mu demeyin. Bal gibi de olur.
Sahipli de diyemediğiniz, sahipsiz de diyemediğiniz hayvanların asıl sorunu oluşturduğunun farkına varmam benim bile geç oldu.
İnsanlarımız nedense dükkanın önündeki, benzinliğinin ardında, teknesinin yanında ya da kapısının önündeki garip hayvanları beslemede oldukça başarılı. Buna hiçbir diyeceğim yok.
Hepiniz şimdi tatil için yollara düştünüz ve yolunuz üstünde kimbilir kaç kedi köpek gördünüz. Çoğu da asfalt yollarda ezilmiş ve yaralı olarak. Bunların çoğu da hemen o civardaki esnaf tarafından beslendiğini unutmayın. Ancak sadece yemekleri verilip, suları ihmal edilmeyen bu hayvancıklar maalesef kısırlaştırma gibi oldukça önemli bir operasyona gerek bilinçsizlik gerekse ekstra para vermemek gerekse kısırlaştırmaya karşı toplumdaki aşırı direnç nedeniyle tabi tutulmuyorlar. Hayvanla çok içli dış bağlantı da kurulmadığı sadece yaşasın, yemeğini yesinden öteye giden bir bağlantı da sağlanmadığından zaten hemen kapı önünde cereyan eden trafik kazasında ölünce de çok da üzüntü de duyulmuyor.
Bu hayvanlara bakan kişiler için görev ölene kadarki geçen sürede sadece karınlarının az da olsa doyması. Çünkü bakmadıkları zaman zaten öleceklerini düşünüyorlar. Ama kapı önünde kamyon altında kalınca da çok da dert etmiyorlar. Çünkü tam bir tabiyet bağı da kurulmuyor. Tabiyet bağı, duygusal ilişki de kurulmuş olsa biraz daha emek harcayıp bunları kısırlaştırabilseler, belediyeler maddi durumu yerinde olmayan kişilere bu hizmeti sunmuş olsa aslında herkes rahat edecek.
Dolayısıyla, “Ben sadece severim, beslerim ve suyunu veririm ama başka bir şeyine karışmam” denilen ve o dükkanların hemen yamacında bir sürü doğum yapmaya hazır o kadar çok kedi ve köpek var ki, işte asıl popülasyonun artmasına da neden olan yine onlar.
Halbuki onları beslemek maalesef yeterli değil. Gerekli aşılarını olmayan hele kısırlaştırılmayan tüm bu hayvanlar işte ne sahipli diyebileceğimiz ne de sahipsiz diyeceğimiz zavallılar. Doğurdukları hayvanlara bile çoğu zaman bakamadıkları bu yavru hayvanlar, işte o yollarda gördüğümüz trafik kazalarına maruz kalmış olanlar.
Ne olur ey vatandaş, madem seviyorsun yap bir iyilik daha kısırlaştırma işini de bir kere yapıver. Zaten o hayvancağızı o zaman daha çok sahipleneceksin. Koruyacaksın. Yoksa kapının önünde uzaktan baktığın her hayvanı acı bir ölümün kollarına atıyorsun, popülasyonu da farkında olmadan artırıyorsun.
Sonrasının ne olduğunu da tahmin et işte.