hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Beste Naz Köksal Beste Naz Köksal

    Misak-ı İktisat

    29.10.2017 Pazar | 12:31Son Güncelleme:

    Tam 94 yıl önce bugün Mustafa Kemal Atatürk, Türk halkının siyasi, kültürel, fikri ve sosyal değerlerini ‘Türkiye Cumhuriyeti’ çatısı altında birleştirdi. Bunu yaparken Atatürk için 'ekonomik bağımsızlık' oldukça önemliydi ve öncelikler arasındaydı. Böylelikle ortaya 'Misak-ı İktisat' kavramı çıktı. İsminden de anlaşılacağı üzere, Misak-ı Milli’de kendi topraklarımızın sınırını çizen anlayış bu sefer milli motiflerle yeni bir ekonomi düzeni de belirledi. İşte Cumhuriyet'in kurulmasıyla şekillenen ekonomik temellerin o günlerden bugüne değişimi;

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Tüm yurttaşların Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun. Tam 94 yıl önce bugün Türk Halkı yabancı devletlere karşı önemli bir zaferi, cumhuriyet ile taçlandırdı. Türk halkının siyasi, kültürel, fikri ve sosyal değerlerini ‘Türkiye Cumhuriyeti’ çatısı altında birleştirdi. Gazi Atatürk, bunu yaparken ekonomik bağımsızlığın herşey demek olduğunu biliyordu. O gün uygulanan politikaları dikkatle incelediğimizde bugüne dahi yön verecek düzeyde olduğu apaçıktır.

    2008 krizinden bu yana kapitalizm sorgulanırken, tüm dünya bir borç batağına sürüklenip gidiyor. Bundan yaklaşık 94 yıl önce denenmiş, harap bir milleti yeniden ayağa kaldırıp, ağır sanayi ülkeleri arasına sokabilmiş ve en önemlisi de o milletin boynundan ‘Kapitülasyon’ tasmasını çıkartarak, her anlamda ‘tam bağımsızlık’ sağlamış bir sistem var geçmişimizde. Kurucusunun Gazi Mustafa Kemal olduğu, Misak-ı İktisat. İsminden de anlaşılacağı üzere, Misak-ı Milli’de kendi topraklarımızın sınırını çizen anlayış bu sefer milli motiflerle yeni bir ekonomi düzeni de belirledi.

    Atatürk’ün Ekonomi Politikalarının Temeli                                                               

    Atatürk kapitalizmi ve sosyalizmi ‘insana layık olduğu değeri vermek yerine, onu ekonominin bir esiri olarak kullanıldığı’ için eleştirirdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    17 Şubat 1923 yılında bir araya gelen İzmir İktisat Kongresi tarihi dönüm noktasıdır. Lozan’da üstüne gidilen Misak-ı Milli olgusu, Kongrede İktisat Misakı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kongrede alınan kararlar ‘karma ekonomik’ sisteme dayalıdır. Atatürk’e göre ekonomi politikaların 4 temel yapı taşı vardır. Önem sıralamasına göre bu politikalar;

    -  Güçlü devlet hazinesi ve denk bütçe; Bütçe sene başından hazırlanır ve gelir, gidere mutlaka denk olmalıdır. Özel girişimin eksik oluşu nedeniyle, devlet birçok alanda bu boşlukları doldurmak için yatırım harcamaları yapmış, fakat bütçenin sarsılmamasına önem göstermiştir. Bu yatırımların sıralaması şu şekildeydi; bayındırlık, tarımsal yatırımlar, ağır sanayi, hafif sanayi, ticaret ve hizmetler. Bu yatırımlarda kullanılacak kaynaklar ise ilk olarak bütçe fazlası, yoksa iç ve dış borçlanma veyahut devlet işletmelerin fazlasından kaynak sağlanırdı.

    Misak-ı İktisat

    -  TL’nin değeri ve güçlü bankacılık sistemi: Türk Lirasının değeri ekonominin yapı taşıdır. 22 Şubat 1930’da 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu çıkartılmıştır. Atatürk, İstiklal Savaşı içinde bile para basmaya izin vermemiştir. Hatta İsmet İnönü bu konuda 30 sene şunları söyler; “Hükümet olarak yılda iki kez ödeme yapamayacak duruma düştüğümüz olurdu. Gider, konuşurdum. Birkaç milyon liralık emisyonun bizi ferahlatacağını anlatmaya çalışırdım. Bir defa bile ‘evet’ dedirtemedim.”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Atatürk’e göre enflasyonun temel nedeni emisyonun artmasıdır. Bu yüzden tedavüldeki banknotların artışı dönemin hiçbir yılında hızlanmamıştır. TL’nin değerini korumak içn ise bankacılık sistemi çok önemliydi. Tarih; 26 Ağustos 1924, T. İş Bankası 1 milyon TL sermaye ile Anonim şirket olarak kurulur. Atatürk’ün isteği üzerine Celal Bayar bankanın ilk genel müdür olmuştur. 

    11 Haziran 1930; TCMB kurulur fakat hazırlıkların tamamlanması 16 ay sürer ve tamamlanınca faaliyete geçer. Bankot ihtiyacını bile yabancı bankalardan karşılayan Osmanlı yönetimi ibret olmuş olacak ki TCMB’in kurulmasında acele edilmiştir. Dönemin merkez bankası uzmanı Dr.Schact, TCMB’nin hükümet emrinde olmasının para değerini düşürecek baskı unsurları oluşturabileceğini söylemesiyle, TCMB kanunla çok sıkı kayıtlara tabi tutulur. Merkez Bankası sonuç olarak içeride para istikrarını sağlamaya, dışarıda da döviz işlemlerini oluşturma amacıyla kurulmuş ve faaliyetlerine başlamıştır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    -   Dış ekonomik ilişkilerde denk döviz dengesi; Dış ekonomik ilişkilerde gümrük vergisinin saptanması, döviz gelir ve giderlerinin birbirine eşit olması politikasıdır.

    -   Özel-Kamu yatırımları: Özel yatırımlar devletçe teşvik edilmiştir ancak aynı alanda rekabet etmelerine izin verilmemiştir. Özel işletmeler belli bir kıvama geldikçe, devlet işletmeleri halka açılarak  özelleştirilir ve özel sektörün başarıyı sağladığı alanlardan devlet elini biran evvel çeker.

    Maliye Politikası: Atatürk zamanının maliye politikasının en büyük başarısı, Türk parasının iç ve dış değerlerini korumadan geçmiştir. 15 yıllık dönemde ülkenin sınırsız ihtiyaçları karşısında enflasyonsuz hızlı kalkınma gerçekleştirmesi olağanüstü bir başarı demektir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Atatürk’ün mantığında dış borç ve bağımsızlık birbirine iki zıt kelimeydi. Maliye politikalarında devlet bütçesinin açık vermemesi altın kuraldı ve kesinlikle kabul edilemezdi. Bütçeler yıl başında denk hazırlanır, harcamalar önceliğine göre sıralanır, bütçe denkliğinin bozulmasına kesinlikle izin verilmezdi. Atatürk’ün denk bütçe üzerindeki bu titizliği, hazinenin yurt içinde ve yurt dışında güçlü ve güvenilir olmasını zorunlu görürdü. Ona göre ekonomik bağımsızlığık ancak bu şekilde olabilirdi. 

    Genç Cumhuriyet kurulana kadar 1911-1923 yılları arası dönemde sürekli bir savaş içinde olan Türk halkı, nüfus, moral ve ekonomik olarak yorgundu. Osmanlının bağımsızlığının çökmesi  sonucu, farklı emellerle topraklarımıza gelen yabancı devletler(itilaf devletleri demiyorum, Almanya’da bu paylaşımda yer almak istedi) ülkede Türk halkının tüm ekonomik damarlarını tıkamış, tüm ticareti ve devlete kurumlarını ele geçirmişti.

    Bu konu üzerine Mustafa Kemal Atatürk 17 Şubat 1923 tarihindeİzmir İktisat Kongresindeki açılış konuşması şöyle;

    “Osmanlı Devleti gerçekte ve fiili olarak bağımsızlıktan mahrum bir duruma getirilmişti. Gerçekten bir devlet ki, kendi halkına koyduğu bir vergiyi yabancılara koyamaz. Gümrük uygulamalarını, vergilerini memleketin ve milletin ihtiyaçlarına göre düzenlemekten yasaklıdır. Ve bir devlet ki, fazla olarak yabancılar üzerinde yargı hakkını uygulamaktan mahrumdur. Böyle bir devlete elbette bağımsız denilemez. Devletin ve milletin hayatına yapılan müdahaleler yalnız bu kadar değil, daha fazla idi. Doğrudan doğruya milletin hayatını devam ettirmesi için gerekli olanlardan, örneğin tren yapmak için, örneğin fabrika yapmak için, örneğin her şey yapmak için devlet serbest değildi. Mutlaka dışarıdan karışmalar vardı. Bundan dolayı hayatını sürdürmekten alıkoyulan bir devlet bağımsız olabilir mi? Söylediğim gibi gerçekte devlet, istiklâlini çoktan kaybetmişti ve Osmanlı ülkesi yabancıların serbest bir sömürgesinden başka bir şey değildi ve Osmanlı halkı içindeki Türk milleti de tamamen esir bir duruma getirilmişti. Bu sonuç söylediğim gibi milletin kendi iradesine ve kendi hâkimiyetine sahip bulunamamasından ve bu irade ve hâkimiyetin şunun bunun elinde kullanıla gelmiş olmasından ileri geliyor. O halde kesinlikle diyebiliriz ki, biz millî bir devir yaşamıyorduk ve millî bir tarihe sahip bulunmuyorduk.”

    Misak-ı İktisat

    Cumhuriyetimiz, büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün her alanda gösterdiği başkomutanlık vasfıyla kısa zamanda önemli işlere imza attı. Sizlere bu başarıların bir kısmını rakamlarla göstermeye çalıştım. Bizlere düşen bu vizyonu, Atatürk’ün ilkelerine bağlı kalarak ileri götürmektir.