2017 yılı ilk altı ay kümüle rakamları hâlihazırda açıklanmış durumda. Buna göre 108 milyar USD toplam mal ithalatımız ve 77 milyar USD toplam mal ihracatımız var. Yani ilk altı ayda yaklaşık 31 milyar USD dış ticaret açığımız var. Öyleyse, kimden ne kadar alıp kime ne kadar verdiğimize bakmakta fayda var. Buna göre, TÜİK gruplandırması esas alınarak ülke grupları bazında değerlendirildiğinde genel tablo şöyle:
Yine seçilmiş ülke grupları açısından durum şu şekilde:
Öte taraftan, söz konusu dönemde en çok ihracat yaptığımız ilk 20 ülke içerisinde ithalat rakamlarına da ulaşılan 15 ülkeyle olan dış ticaret dengemize ayrıca göz atmakta fayda var.
Bu üç tablo dış ticaret dengemiz ile ilgili önemli ipuçları veriyor. En çok ihracat yaptığımız, yani en çok mal sattığımız 9 ülkeden temin ettiğimiz döviz ile yine bu ülkelerden ithal ettiğimiz mallar için ödediğimiz döviz arasındaki fark, söz konusu ülkeler lehine 31 milyar USD fazla. Ya bu ülkelerle olan dış ticaret kompozisyonumuzda ya da diğer ülkelerle olan veya olmayan ihracat hacmimizde artış sağlamamız gerekiyor.
Tabi kime ne kadar mal sattığımız ve aldığımız kadar hangi malı sattığımız ve aldığımız da çok önemli. Nitekim 2017 ilk altı ayında, 9 milyar USD yatırım (sermaye) malı, 36 milyar USD hammadde (ara mal), 32 milyar USD tüketim malı ihraç ederken; buna karşılık 15 milyar USD yatırım (sermaye) malı, 80 milyar USD hammadde (ara mal), 13 milyar USD tüketim malı ithal etmişiz. Burada özellikle ara mallar açısından aleyhimize açılan makas kuşkusuz çok önem arz ediyor. Keza, ihraç ettiğimiz malları üretmek için kullandığımız ara malların ithal ağırlıklı olmaya devam etmesi halinde, bu makasın kapanması çok kolay olmayacak.
Ama elbette yeni bir yol ya da açılacak bir yol her zaman vardır. Nitekim 2016 ilk altı sonuçlarıyla kıyaslandığında, Haziran 2017 itibariyle örneğin Liberya’ya olan ihracatımız yüzde 1.378 artmış (44 milyon USD). Yine aynı dönemde İzlanda’ya olan ihracatımızda yüzde 1.020’lik artış gerçekleşmiş (16 milyon USD). Devamla, Singapur’a olan ihracatımız yüzde 283 (43 milyon USD), Marşal Adaları’na yüzde 194 (18 milyon USD), Malta’ya yüzde 175 (69 milyon USD), Gibraltar’a yüzde 98 (17 milyon USD), Şili’ye yüzde 94 (27 milyon USD), Rusya’ya yüzde 89 (237 milyon USD) Somali’ye yüzde 71 (12 milyon USD) ve Kanada’ya yüzde 70 artmış (89 milyon USD).
İhracatımızın dünyanın dört bir yanına uzanması umut verici. Belli ki, dış ticaret dengesini sağlamak amacıyla, ihracat yapan şirketlerimiz için yeni pazarlara açılacak iklimin daha da elverişli hale getirilmesi gerekiyor.
2017 yılı ilk altı ay kümüle rakamları hâlihazırda açıklanmış durumda. Buna göre 108 milyar USD toplam mal ithalatımız ve 77 milyar USD toplam mal ihracatımız var. Yani ilk altı ayda yaklaşık 31 milyar USD dış ticaret açığımız var. Öyleyse, kimden ne kadar alıp kime ne kadar verdiğimize bakmakta fayda var. Buna göre, TÜİK gruplandırması esas alınarak ülke grupları bazında değerlendirildiğinde genel tablo şöyle:
Yine seçilmiş ülke grupları açısından durum şu şekilde:
Öte taraftan, söz konusu dönemde en çok ihracat yaptığımız ilk 20 ülke içerisinde ithalat rakamlarına da ulaşılan 15 ülkeyle olan dış ticaret dengemize ayrıca göz atmakta fayda var.
Bu üç tablo dış ticaret dengemiz ile ilgili önemli ipuçları veriyor. En çok ihracat yaptığımız, yani en çok mal sattığımız 9 ülkeden temin ettiğimiz döviz ile yine bu ülkelerden ithal ettiğimiz mallar için ödediğimiz döviz arasındaki fark, söz konusu ülkeler lehine 31 milyar USD fazla. Ya bu ülkelerle olan dış ticaret kompozisyonumuzda ya da diğer ülkelerle olan veya olmayan ihracat hacmimizde artış sağlamamız gerekiyor.
Tabi kime ne kadar mal sattığımız ve aldığımız kadar hangi malı sattığımız ve aldığımız da çok önemli. Nitekim 2017 ilk altı ayında, 9 milyar USD yatırım (sermaye) malı, 36 milyar USD hammadde (ara mal), 32 milyar USD tüketim malı ihraç ederken; buna karşılık 15 milyar USD yatırım (sermaye) malı, 80 milyar USD hammadde (ara mal), 13 milyar USD tüketim malı ithal etmişiz. Burada özellikle ara mallar açısından aleyhimize açılan makas kuşkusuz çok önem arz ediyor. Keza, ihraç ettiğimiz malları üretmek için kullandığımız ara malların ithal ağırlıklı olmaya devam etmesi halinde, bu makasın kapanması çok kolay olmayacak.
Ama elbette yeni bir yol ya da açılacak bir yol her zaman vardır. Nitekim 2016 ilk altı sonuçlarıyla kıyaslandığında, Haziran 2017 itibariyle örneğin Liberya’ya olan ihracatımız yüzde 1.378 artmış (44 milyon USD). Yine aynı dönemde İzlanda’ya olan ihracatımızda yüzde 1.020’lik artış gerçekleşmiş (16 milyon USD). Devamla, Singapur’a olan ihracatımız yüzde 283 (43 milyon USD), Marşal Adaları’na yüzde 194 (18 milyon USD), Malta’ya yüzde 175 (69 milyon USD), Gibraltar’a yüzde 98 (17 milyon USD), Şili’ye yüzde 94 (27 milyon USD), Rusya’ya yüzde 89 (237 milyon USD) Somali’ye yüzde 71 (12 milyon USD) ve Kanada’ya yüzde 70 artmış (89 milyon USD).
İhracatımızın dünyanın dört bir yanına uzanması umut verici. Belli ki, dış ticaret dengesini sağlamak amacıyla, ihracat yapan şirketlerimiz için yeni pazarlara açılacak iklimin daha da elverişli hale getirilmesi gerekiyor.