hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Duygu Merzifonluoğlu Duygu Merzifonluoğlu

    Ai Weiwei - Last Call / Son Çağrı - Wait in Lounge / Salona gidiniz!

    02.04.2018 Pazartesi | 11:21Son Güncelleme:

    Böyle adamlara bayılırım. Çünkü sırf canları öyle istiyor diye önce gider saçlarını mavi boyarlar. Ardından da o mavi saça tuhaf biçimli bazı şekiller verirler. Sonra da o tuhaflığı kendi içlerinde sıradanlaştırıp, sıradan yerlere gider, sıradan şeyler yapar ve sıradan şeyleri yaparken de ne denli sıra dışı olduklarını etrafa sessizce bağırırlar. Etraftaki insanlar da bu mavi saçlı sessiz çığlık karşısında ne yapacağını şaşırır ve bir müddet sessiz kalır. Bu durumda iki sessizlik yarışır: Biri mavi saçlı sıra dışılık, biri ise değişime karşı duran sıradanlık. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Aslında gerçekte kimse saçını maviye falan boyatmadı. O maviliği benim zihnim boyadı. Niyeyse Ai Weiwei’nin paramparça edilmiş o mavili porselenlerini ilk gördüğüm andan itibaren Ai, benim zihnimde mavi saçlı bir adam gibi imgelendi. Dolayısıyla ben de onu hep Matrix’teki o kırmızı elbiseli kadın gibi görmüş oldum. Herkesin baktığı, gördüğü an gözünü alamadığı, aslında çok iyi anladığı ancak nedense anladığını tam anlatamadığı o dikkat dağıtan program gibi benim için Ai Weiwei. 


    Ai Weiwei sergisi

    Neden mi?  

    Çünkü bu hayatta her şey aslında semboldür. Geçmişten gelen tüm mesajları sembollerle bugüne taşırsınız ve bugünü de geleceğe sembolden başka bir şeyle taşıyamayacaksınız. Zihin bu şifrelerle örülüdür. Kilidi açmak için anahtar gereklidir. O anahtar da farklı olan şeylerin içinde gizlidir. Çünkü farklı olan her şey hem zihinde hem de içinde bulunduğumuz tüm evrenlerde bir direnç yaratır. Mavi saç düzeni bozar. Sıradanlığı yıkar ve karşıtlık yaratır. Bu da bizi siyah ve beyaza bular. Sen ve ben yapar. Geçmişten bugüne gelen o ünlü savaşı her saniye ince ince yazıldığımız, içinde bulunduğumuz bu paragrafa alıntılar. O zaman? 

    Ai Weiwei - Last Call / Son Çağrı - Wait in Lounge / Salona gidiniz

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Salona gidiniz!! 

    Ai Weiwei’nin 12 Eylül 2017’de izleyicilerle buluşan sergisini ilk gezdiğimde “Rahatsız olabilirsiniz” uyarısı olan videosunu sonuna kadar izledim ve ciddi anlamda rahatsız olmuştum. Ardından da "beni rahatsız ettiğin için teşekkür ederim Ai Weiwei" diye, Ai’ye bir not bırakmıştım. Paramparça porselenler arasından yürüyüp giderken, bu hayatta rahatsız edilmek kadar güzel bir sarsıntının olmadığını düşünmüştüm. Büyüdüğünü anladığın an, tek çabanın dışındaki kabı paramparça etmen olduğu, düşecek kabuğun kaşındığı, zorlamayan hiçbir şeyin asla büyütmediği gibi sarsıntılardan bahsediyorum. 

    Hislerim ne? Sergi, amacına ulaşmış mı? dersek; 

    Birinin fön makinası tutması gibi derim. Açıkçası sergi bana bu hissi verdi. Biri elinde fön makinası ile duruyor ve sen de ona doğru gitmeye çalışıyorsun. Dolayısıyla da bir yere kadar gidebiliyorsun. Bir sınır var. O sınırı geçersen eğer ya yanarsın ya da fazla tazyikli havadan dolayı itilirsin. Rahatsız eder bu durum seni yani. Sonuçta rahatsız olursun. Konfor alanın sarsılır. Yani sergi bana göre amacına ulaşmış. Benim hislerimi değiştirip, beni sağa sola çekiştirdi ve düşünceli, durağan hissettirdi. Sanat o nedenle sanat ve sanat yaşamın o nedenle aynadaki aksi. Çünkü sana, sende olanları gösteriyor. Görmezden geldiklerini, gölgede büyüttüklerini ve ‘bende yok ki’ dediklerini. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Uçağa gidiniz! 

    Sanatçı, mimar, sinemacı, fotoğrafçı, yazar, yayıncı, küratör ve aktivist Ai Weiwei’yi artık duymayanınız kaldığını pek sanmıyorum. Çünkü yaklaşık 8 aydır Sabancı Müzesi duymadım, bilmiyorum dememeniz için her şeyi yaptı. Ocak’tan bu yana sergiyi, planlanan tarihinden 2 kez daha uzattı ve şimdi de son tarih olarak 15 Nisan’ı belirledi. Hala gidip gezememiş olanlar için büyük şans, çünkü Ai Weiwei gibi bir sanatçı Türkiye’ye çok da fazla gelmiyor. Özellikle de bu denli kapsamlı bir sergiyle, ömrünün tüm dönemlerini gözler önüne sunan eserleri ile insani kavramları insana yeniden sorgulatır biçimde.  

    Biliyorsunuz Ai, insani sorunlara ve insan hakları ihlallerine dikkat çekerek bireyin toplumdaki yerini vurgulayan bir sanatçı. El sanatları geleneğini kullanarak “kendine mal etme - yeniden üretme - putları kırma” gibi bir takım kavramlar üzerinde yoğunlaştığı eserlerinde, sürekli en yalın ve anlamlı sözlerinden birinin altını dolduruyor: 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Hayat Sanattır. Sanat Hayat. İkisini hiçbir zaman ayırmam.”

    Kapı kapandı / Gate closed! 

    Peki gittiğinizde ne göreceksiniz? Öne çıkan bir kaç eser ne? 

    1) Ai’nin 1996 yılına ait Ejderhalı Mavi-Beyaz Çanak Parçaları (Bu eser, peşin hükümlü değer yargılarımıza ve kültür eserlerinin korunması konusundaki tutumumuza meydan okuyan bir eser. Ai, antika bir Çin kasesini kırarak bize, eskiyi yeni bir forma dönüştürdüğünü anlatıyor.) 

    2) Ai’nin 2009 yılına ait Porselen Asılı Adam’ı. (Bu eser Ai’nin NewYork’ta öğrenim gördüğü zamanlarda Marcel Duchamp’tan fazlaca etkilenişi üzerine yaptığı bir eser. Duchamp’a saygı duruşunu temsil eden bu eserde Ai’nin, bir tel askıyı Duchamp’ın profili biçiminde büktüğünü görüyoruz.) 

    Ai Weiwei - Last Call / Son Çağrı - Wait in Lounge / Salona gidiniz

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    3) Ai’nin 2007 yılına ait İnci Çanağı (Ai, İki çok büyük çanağı ilk bakışta pirinç tanelerine benzeyen değersiz tatlı su incileriyle doldurarak, çok miktarda olsalar bu incilerin değerinin ne olacağını izleyicilere soruyor. Eseri iyi anlayabilmek için bir kaç metre geriye gidip ardından tekrar yaklaşıp incilere değmek ve değer konusunun gerçekte ne olduğunu yeniden irdelemek istiyorsunuz.)  

    4) Ai’nin 2006 yılına ait Seramik Etüt Parçaları (AI, Han hanedanı vazosunu düşürmek’teki eylemin bir benzeri olarak Jingdezhen yolculuğunda fırınlanmamış, henüz yumuşak olan vazoları yere atıyor ve bu vazolar yere düşünce kırılmayıp, sadece yamyassı oluyor. Ardından da biçimsiz olmalarına karşın bu parçalar sırlanıp fırınlanıyor.) 

    Bu son eser de beni şu soruyu sormaya itiyor. Bir şeyi vaktinden evvel yere atarsan kırılıp yok mu olur yoksa bambaşka bir bedende kendini yeniden mi bulur? 

    Ai Weiwei - Last Call / Son Çağrı - Wait in Lounge / Salona gidiniz

    Bilmem buna siz karar vereceksiniz. Çünkü biliyorsunuz zaten sanatın işlevi bu. Sizi bulunduğunuz ortamdan, duygu durumundan, hatta bedenden dışarı çıkarıp, yeniden aynı yere gidebilmeniz için gitmediğiniz bir yol sunma yetisine sahip oluşu. Çünkü bu yeti size şöyle bir seçenek vermiş oluyor. Aynı yere dönmeyedebilirim, dönmeli miyim? 

    Son çağrı! / Last Call! 

    Son 7 aydır Sabancı Müzesi, Ai Weiwei’nin şimdiye kadar gerçekleştirdiği en büyük sergisine ev sahipliği yapıyor ve kendisinin 1977 tarihli ilk porselen çalışmasından, İstanbul için özel olarak ürettiği yeni işlerine kadar uzanan geniş bir seçkiyi sanatseverlerle buluşturuyor. Üstelik bununla da kalmıyor AI’nin porselenlerinin yanı sıra video, duvar kâğıdı ve fotoğraflarından oluşan 100’den fazla eseri de izleyiciler ile buluşturuyor. 12 Eylül 2017’de başlayan sergi için son tarih 15 Nisan 2018. Artık top sizde. 

    Sanatla kalın! 

    Muhteşem haftalar..