Canlı Yayın
Açıkçası Wyndham Ankara’nın sahibi Gül Erdoğan’ın oldukça uzun bir süredir kendi otellerindeki farklı bir çok konuda geri dönüşümü ve de sanatı merkezlerine aldıklarını biliyordum. Örneğin otelin içindeki NO:4 Restaurant’ta size servis yapan garsonların yakalarında gördüğünüz mavi plastik çiçeklerden yaka iğneleri aslında takı tasarımcısı Gülnür Özdağlar’ın pet şişelerin mavi kapaklarını geri dönüştürmesi sonucu yaratılmış. Bu restaurant’ın duvarlarında yer alan porselen tabaklar ise 10.25 Studio ve Ay Art Porcelen’e ait tasarımlar. Tavanında yer alan kağıttan yapılmış, İstanbul’a ve denize olan özlemi anlatan martılar ise kağıt sanatçısı Gürat Öztürk’e ait eserler. Bu mekanın koltuklarında yer alan yastıklar ise moda tasarımcısı Duygu Şahin’e ait. Otelin girişinde yer alan tasarımlar veya sanat eserleri ise sürekli değişiyor. Bazen çiçek tasarımcısı Yunus Karma’nın blue blanc vazolarda kalıcı çiçek heykel tasarımları sizi karşılarken, bazense konuşan ağaçların size gününüzü güzelleştirecek cümleler kurduğuna tanık oluyorsunuz.
Dolayısıyla her ne kadar ‘No Way No Waste’ sergisi, bu etkinlik ile beraber yeni bir oluşum gibi görünmüş olsa da aslında otelin vizyonunu taşıyan, farkındalık projelerinden yalnızca bir tanesi.
Bu sırada otel sahibi Gül Erdoğan’ın bir fikri olan ve de Sanat Yönetmeni Ezgi Uzunöz’ün hayata geçirdiği bu sergi, ilhamını 15'nci yüzyıl Japonya'sından, “Kintsugi” felsefesinden alıyor ve de "Hayatımızdaki manevi atıklar ile dünyadaki maddesel atıkları sanata ve iyiliğe çevirmekten başka bir yolumuz yok.." cümlesine vurgu yaparak izlecilere geri dönüşüm konusunda bir farkındalık kazandırmaya çalışıyor. Bunun için de 4 sanatçı ile (May Parlar, Renan Kaleli, Necmi Deniz Akıncı, Arzu Duman) iş birliği yaparak bu sanatçıların kendi sanat pratiklerini "kaynakları korumak ve de geri dönüşüm" konusu ile birleştirerek farkındalığı yüksek sanat eserleri yaratmasına zemin oluşturuyor.
Böylece otelin artık kullanımda olmayan eski tül perdeleri, tek kullanımlık terlikleri ve de kağıtları (tuvalet kağıdı, karton, havlu kağıt gibi otel atıkları) sergide yer alan 4 sanatçının bakış açısı ile yeniden hayata dönerken bir yandan da bize kırılmanın aslında yeni bir var olma şekli olduğunu göstermiş oluyor.
Eserler arasında ise otelin eski çarşaflarından birini Tuz Gölü’ne götürerek çektiği kalp atışı ile nefes alıp vermeyi anlatan May Parlar’ın ‘Collective Solitude’ serisinden bir video art, tükenmek üzere olan su kaynaklarına ithafta bulunan Necmi Deniz Akıncı’ya ait bir enstalasyon, otelin geri dönüşüm projesi kapsamında biriktirilen atıkların kullanılması ile yaratılan Arzu Duman’a ait medite olan birinin gölgesi ve de otelin eski tül perdeleri üzerine basılan Renan Kaleli’ye ait bir çalışma gibi alışılmışın dışında bazı eserler yer alıyor.
Bu sırada etkinlik sırasında izleyicilere farklı bir bakış açısı ve de farkındalık getirdiğine tanık oldukları için otel yönetimi etkinliğin ardından #nowaynowaste sergisi için yaratılmış geri dönüşüm odaklı bu sanat eserlerini otelin belli köşelerinde sergilemeye devam etmeyi planlıyor. Dolayısıyla otelin farklı bölümlerinde yer alan diğer sanat eserleri ile beraber bu eserleri de görmek isterseniz, Mayıs ayından itibaren Wyndham Ankara’yı ziyaret edebilirsiniz.
Not: Bilmeyenler için "Kin - altın” / “Tsugi - birleştirmek” yani “Kintsugi”, altın ile yeniden birleştirmek anlamına gelen, bize kırılan, deforme olan veya eskiyen objelerin kırılsalar dahi aslında değer kaybetmediklerini, eğer onları kırıldıkları yerlerinden yeterince güçlü onarabilirsek eskisinden bile değerli bir hale gelebildiklerini gösteren bir Japon felsefesidir.
Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen ‘The Conference’ Etkinliği üzerine
Adını Ankara’nın konferans ortamından alan ‘The Conference’ etkinliğini diğer beden ve zihin farkındalığı etkinliklerinden ayıran ve de ‘Türkiye’de ilk’ konumuna taşıyan en önemli özellik; hem konferansın hem de pratiğin birlikte yapılması ve de tabi Wyndham Ankara’nın 360 Derece Video Mapping salonunun etkinlik süresince, buradaki eğitimlerle eşzamanlı olarak aktif bir biçimde kullanılıyor olması. Özellikle bu konuda bana kendi deneyimimi soracak olursanız, öncelikle bu eğitimlere eşlik eden 360 Derece Video Mapping salonunun katılımcılara olan katkısı çok büyüktü. Çünkü kendinizi sanki bir kartpostalın içinde gibiymişsiniz gibi hissedince kolaylaşıyordu doğayla olan, özle olan bağlantı. Dünyanın dışına çıktığınızı hayal etmeye çalıştığınız meditasyonlarda evrenin toz bulutları arasındaymışsınız gibi hissedince kolaylaşıyordu boşluk hissi. Rüya yogasını benim gibi ilk kez deneyimliyorsanız mesela dört bir yanınızı saran ekranların sizi rüya alemindeymişsiniz gibi sonsuz ve de mucizevi hissettirişi kolaylaştırıyordu uykudaki tam uyanıklık halini.
Dolayısıyla daha berrak bir zihin, daha sağlıklı bir beden, daha huzurlu bir kalp ve daha çok yolunda bir ruh ile çıkabiliyordunuz buradan. Bunu kim istemez ki?
Bir de üstüne kendi alanında son derece uzman eğitmenlerin bu alana olan katkısı da eklenince buradaki deneyim yolculuğu bambaşka bir hale dönüşüyordu. Örneğin ben kendi adıma bu iki gün süren etkinlik boyunca Berrak Yurdakul’un ‘Yaşam Döngüsü ve Rüya Yogası’ sohbetini dinlemekten ve de meditasyon pratiğini deneyimlemekten büyük keyif aldım. Keza Demet Yoruç’un ‘Chakra Tuning’ dersi, İrem Greenfield ile kundalini yoga ve mantra deneyimi, Elvan Odabaşı’nın ‘Bilinçle beslenme Pratikleri’ adlı sohbeti, Can Dedeoğlu’nun Tibet kaseleri ile yaptığı ses terapisi ve de Naile Soyel’in ‘Spiritüel Kalbin Kutsal Pratiği’ni deneyimlemek de öyleydi. Cüneyt Asi Duru’nun Antik Çin’de ortaya çıkmış, temeli Laozi’ye dayanan, yaşam enerjisi (Chi)’yle çalışan, doğayı ve hayvanları taklit ederek yapılan, insanın kendi içine yaptığı ritimli bir yolculuk olarak tanımlanan, uzakdoğu savunma sanatları ve de modern danstan esinlenerek geliştirilmiş farklı yoga stilini ise ilk kez deneyimledim ve de açıkçası çok sevdim.
Bu etkinlik özelinde ise hikayenin başlangıç noktası ile ilgili bilmenizin iyi olabileceği bilgi şu. Bu yolculuk aslında Wyndham Ankara’nın sahibi Gül Erdoğan’ın 2022 yılında Berrak Yurdakul’un Akyaka Retreat’te gerçekleştirdiği bir etkinliğine katılıp, böyle bir alanın kendisine çok iyi geldiğini görmesi ve de benzer bir etkinliği Ankara’da gerçekleştirmenin yollarını aramasıyla başlamış. Çünkü bu şifa alanını kendi şehrine getirmeyi, ihtiyaç hissedeceğini düşündüğü kişilere ulaştırmayı çok istemiş. Sonra da bu düşüncesini Akyaka Retreat’ın kurucusu Nihan Altuğ’a ve Selim Bayraktar’a iletmiş. Böylece de Ankara’da kendi otellerinde yer alan 360 Derece Video Mapping salonlarında (bu mapping alanı geçtiğimiz yıllarda otele pek çok defa birincilik ödüllerini getirmiş, insana kendisini sahnede veya bir şovun parçası gibi hissettirebilen, duyular arası bir deneyim yaşatabilen özel bir alanı.) böyle bir sanatın, medyanın ve de zihin-beden farkındalığının içinde olduğu özel yolculuğuna çıkmışlar. Son derece başarılı geçen bu yılki ilk etkinliğin ardından ise şu an her yıl Ankara’da ve de farklı şehirlerde bir tekrarını yapmayı planlamışlar. Bu farkındalık deneyiminin ikincisini her nerede olursa olsun kaçırmamanızı öneririm.
Açıkçası Wyndham Ankara’nın sahibi Gül Erdoğan’ın oldukça uzun bir süredir kendi otellerindeki farklı bir çok konuda geri dönüşümü ve de sanatı merkezlerine aldıklarını biliyordum. Örneğin otelin içindeki NO:4 Restaurant’ta size servis yapan garsonların yakalarında gördüğünüz mavi plastik çiçeklerden yaka iğneleri aslında takı tasarımcısı Gülnür Özdağlar’ın pet şişelerin mavi kapaklarını geri dönüştürmesi sonucu yaratılmış. Bu restaurant’ın duvarlarında yer alan porselen tabaklar ise 10.25 Studio ve Ay Art Porcelen’e ait tasarımlar. Tavanında yer alan kağıttan yapılmış, İstanbul’a ve denize olan özlemi anlatan martılar ise kağıt sanatçısı Gürat Öztürk’e ait eserler. Bu mekanın koltuklarında yer alan yastıklar ise moda tasarımcısı Duygu Şahin’e ait. Otelin girişinde yer alan tasarımlar veya sanat eserleri ise sürekli değişiyor. Bazen çiçek tasarımcısı Yunus Karma’nın blue blanc vazolarda kalıcı çiçek heykel tasarımları sizi karşılarken, bazense konuşan ağaçların size gününüzü güzelleştirecek cümleler kurduğuna tanık oluyorsunuz.
Dolayısıyla her ne kadar ‘No Way No Waste’ sergisi, bu etkinlik ile beraber yeni bir oluşum gibi görünmüş olsa da aslında otelin vizyonunu taşıyan, farkındalık projelerinden yalnızca bir tanesi.
Bu sırada otel sahibi Gül Erdoğan’ın bir fikri olan ve de Sanat Yönetmeni Ezgi Uzunöz’ün hayata geçirdiği bu sergi, ilhamını 15'nci yüzyıl Japonya'sından, “Kintsugi” felsefesinden alıyor ve de "Hayatımızdaki manevi atıklar ile dünyadaki maddesel atıkları sanata ve iyiliğe çevirmekten başka bir yolumuz yok.." cümlesine vurgu yaparak izlecilere geri dönüşüm konusunda bir farkındalık kazandırmaya çalışıyor. Bunun için de 4 sanatçı ile (May Parlar, Renan Kaleli, Necmi Deniz Akıncı, Arzu Duman) iş birliği yaparak bu sanatçıların kendi sanat pratiklerini "kaynakları korumak ve de geri dönüşüm" konusu ile birleştirerek farkındalığı yüksek sanat eserleri yaratmasına zemin oluşturuyor.
Böylece otelin artık kullanımda olmayan eski tül perdeleri, tek kullanımlık terlikleri ve de kağıtları (tuvalet kağıdı, karton, havlu kağıt gibi otel atıkları) sergide yer alan 4 sanatçının bakış açısı ile yeniden hayata dönerken bir yandan da bize kırılmanın aslında yeni bir var olma şekli olduğunu göstermiş oluyor.
Eserler arasında ise otelin eski çarşaflarından birini Tuz Gölü’ne götürerek çektiği kalp atışı ile nefes alıp vermeyi anlatan May Parlar’ın ‘Collective Solitude’ serisinden bir video art, tükenmek üzere olan su kaynaklarına ithafta bulunan Necmi Deniz Akıncı’ya ait bir enstalasyon, otelin geri dönüşüm projesi kapsamında biriktirilen atıkların kullanılması ile yaratılan Arzu Duman’a ait medite olan birinin gölgesi ve de otelin eski tül perdeleri üzerine basılan Renan Kaleli’ye ait bir çalışma gibi alışılmışın dışında bazı eserler yer alıyor.
Bu sırada etkinlik sırasında izleyicilere farklı bir bakış açısı ve de farkındalık getirdiğine tanık oldukları için otel yönetimi etkinliğin ardından #nowaynowaste sergisi için yaratılmış geri dönüşüm odaklı bu sanat eserlerini otelin belli köşelerinde sergilemeye devam etmeyi planlıyor. Dolayısıyla otelin farklı bölümlerinde yer alan diğer sanat eserleri ile beraber bu eserleri de görmek isterseniz, Mayıs ayından itibaren Wyndham Ankara’yı ziyaret edebilirsiniz.
Not: Bilmeyenler için "Kin - altın” / “Tsugi - birleştirmek” yani “Kintsugi”, altın ile yeniden birleştirmek anlamına gelen, bize kırılan, deforme olan veya eskiyen objelerin kırılsalar dahi aslında değer kaybetmediklerini, eğer onları kırıldıkları yerlerinden yeterince güçlü onarabilirsek eskisinden bile değerli bir hale gelebildiklerini gösteren bir Japon felsefesidir.
Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen ‘The Conference’ Etkinliği üzerine
Adını Ankara’nın konferans ortamından alan ‘The Conference’ etkinliğini diğer beden ve zihin farkındalığı etkinliklerinden ayıran ve de ‘Türkiye’de ilk’ konumuna taşıyan en önemli özellik; hem konferansın hem de pratiğin birlikte yapılması ve de tabi Wyndham Ankara’nın 360 Derece Video Mapping salonunun etkinlik süresince, buradaki eğitimlerle eşzamanlı olarak aktif bir biçimde kullanılıyor olması. Özellikle bu konuda bana kendi deneyimimi soracak olursanız, öncelikle bu eğitimlere eşlik eden 360 Derece Video Mapping salonunun katılımcılara olan katkısı çok büyüktü. Çünkü kendinizi sanki bir kartpostalın içinde gibiymişsiniz gibi hissedince kolaylaşıyordu doğayla olan, özle olan bağlantı. Dünyanın dışına çıktığınızı hayal etmeye çalıştığınız meditasyonlarda evrenin toz bulutları arasındaymışsınız gibi hissedince kolaylaşıyordu boşluk hissi. Rüya yogasını benim gibi ilk kez deneyimliyorsanız mesela dört bir yanınızı saran ekranların sizi rüya alemindeymişsiniz gibi sonsuz ve de mucizevi hissettirişi kolaylaştırıyordu uykudaki tam uyanıklık halini.
Dolayısıyla daha berrak bir zihin, daha sağlıklı bir beden, daha huzurlu bir kalp ve daha çok yolunda bir ruh ile çıkabiliyordunuz buradan. Bunu kim istemez ki?
Bir de üstüne kendi alanında son derece uzman eğitmenlerin bu alana olan katkısı da eklenince buradaki deneyim yolculuğu bambaşka bir hale dönüşüyordu. Örneğin ben kendi adıma bu iki gün süren etkinlik boyunca Berrak Yurdakul’un ‘Yaşam Döngüsü ve Rüya Yogası’ sohbetini dinlemekten ve de meditasyon pratiğini deneyimlemekten büyük keyif aldım. Keza Demet Yoruç’un ‘Chakra Tuning’ dersi, İrem Greenfield ile kundalini yoga ve mantra deneyimi, Elvan Odabaşı’nın ‘Bilinçle beslenme Pratikleri’ adlı sohbeti, Can Dedeoğlu’nun Tibet kaseleri ile yaptığı ses terapisi ve de Naile Soyel’in ‘Spiritüel Kalbin Kutsal Pratiği’ni deneyimlemek de öyleydi. Cüneyt Asi Duru’nun Antik Çin’de ortaya çıkmış, temeli Laozi’ye dayanan, yaşam enerjisi (Chi)’yle çalışan, doğayı ve hayvanları taklit ederek yapılan, insanın kendi içine yaptığı ritimli bir yolculuk olarak tanımlanan, uzakdoğu savunma sanatları ve de modern danstan esinlenerek geliştirilmiş farklı yoga stilini ise ilk kez deneyimledim ve de açıkçası çok sevdim.
Bu etkinlik özelinde ise hikayenin başlangıç noktası ile ilgili bilmenizin iyi olabileceği bilgi şu. Bu yolculuk aslında Wyndham Ankara’nın sahibi Gül Erdoğan’ın 2022 yılında Berrak Yurdakul’un Akyaka Retreat’te gerçekleştirdiği bir etkinliğine katılıp, böyle bir alanın kendisine çok iyi geldiğini görmesi ve de benzer bir etkinliği Ankara’da gerçekleştirmenin yollarını aramasıyla başlamış. Çünkü bu şifa alanını kendi şehrine getirmeyi, ihtiyaç hissedeceğini düşündüğü kişilere ulaştırmayı çok istemiş. Sonra da bu düşüncesini Akyaka Retreat’ın kurucusu Nihan Altuğ’a ve Selim Bayraktar’a iletmiş. Böylece de Ankara’da kendi otellerinde yer alan 360 Derece Video Mapping salonlarında (bu mapping alanı geçtiğimiz yıllarda otele pek çok defa birincilik ödüllerini getirmiş, insana kendisini sahnede veya bir şovun parçası gibi hissettirebilen, duyular arası bir deneyim yaşatabilen özel bir alanı.) böyle bir sanatın, medyanın ve de zihin-beden farkındalığının içinde olduğu özel yolculuğuna çıkmışlar. Son derece başarılı geçen bu yılki ilk etkinliğin ardından ise şu an her yıl Ankara’da ve de farklı şehirlerde bir tekrarını yapmayı planlamışlar. Bu farkındalık deneyiminin ikincisini her nerede olursa olsun kaçırmamanızı öneririm.
SON DAKİKA
