hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Duygu Merzifonluoğlu Duygu Merzifonluoğlu

    Bu şarkı bitene kadar yanındayım, sonra gideceğim

    25.02.2021 Perşembe | 14:26Son Güncelleme:

    Söylenmiş kelimelere, cümlelere ve de bir takım hareketlere bazı şeyler bitip tükendikten sonra anlam yüklüyor insan. Çünkü yaşananlar geriye dönüp bakmayı gerektiriyor. Öncekiler ile şimdiki arasındaki farklı bulmak gerekiyor. İlerlemek için nerde hata yaptığını görmek, gördüğünü kabul etmek ve sonra da adım atmak gerekiyor. Daha güçlü, daha özgür ve daha inanmış olarak yola devam edebilmenin tek yolu bu. Mükemmel kusursuzlukta yapılan hatalardan öğreti çıkararak öğrenerek büyümek.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Son bir kaç gündür hayatın kendi içinde işleyen döngüsünü izliyorum. Bizlerin, bizim kendimiz oluşumuz kadar başkaları için de onların bizde görüp öğrenmeleri gereken bizden öte bir şeyler olduğumuzu. Bazı zamanlarda kendimizi daha iyi yönetebilmek için kendimize koyduğumuz sınırlandırmaların bizi iyileştirmek yerine kanatlarımızı keserek uçuşumuzu engelleyebildiğini. Kimi zaman eşit davranıyoruz derken aksine eşitlikten daha da uzaklaşarak, kendimizi bir tahterevallinin inip çıkan iki ucu gibi dengesizleştirebildiğimizi. Artık geçmiş olduğumuz eskide kalmış olan, tekrara girecek olan her duygu, her insan ve de her olayın hayata karşı olan konsantrasyonumuzu tamamen kaybetmemize neden olabildiğini. Ama işte evrende ilginç bir işleyiş var. Bazı olmaması gereken şeylerin olması, o şeyleri olduran kişi olmak o nedenle daha sert ancak bir yandan da daha hızlı bir biçimde doğru yola sokuyor insanı. Olmayışın içindeki oluş’un gücü ancak böyle açığa çıkıyor. Enerjinin varlığı ancak böyle derin ve gerçek hissedilebiliyor.

    Geçen gün şunu düşündüm. Bu hayatta insanlarla kurduğumuz ilişkiler bilgisayar üzerinden yapılan görüntülü toplantılara benziyor aynı. Canlı bir biçimde o bilgisayarın başında oturup bağlantı kurmak istiyoruz. Ancak bazı anlarda o bağlantı kurulmuyor. Ne yaparsanız yapın o ateşi bir türlü yakamıyorsunuz. Temelli çıkış yapmak da istemiyorsunuz ancak tam anlamıyla bağlantıda kalmak da istemiyorsunuz. Bunun üzerine eliniz önce kameraya ardından da mikrofona gidiyor. Önce kendi görüntünüzü ardından da sesinizi ortadan kaldırıyorsunuz. Yalnızca bir isim olarak minik bir kutucuğun içinde yaşamaya devam ediyorsunuz. Gelen sesleri duyuyor, görüntüleri görüyor ancak sizin gerçek sesinizin ve görüntünüzün karşı tarafa ulaşmasına müsaade etmiyorsunuz. İşte o nokta, bu bilgisayar üzerinden yapılan online toplantıları metaforik bir bakış açısı üzerinden giderek hayat olarak düşünürsek eğer, tam anlamıyla hayattan kopuşumuzun gerçekleşmeye başladığı nokta.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Birileri bir şeyler diyor, birileri bir şeyler yapıyor ancak siz kapalı olan ekranınızın arkasında farklı bir hayatta yaşamaya başlıyorsunuz. Belki klasik müzik açıyor, belki gidip kendinize bir kahve yapıyor, belki salonun ortasında dans edip şarkı söylüyorsunuz ancak katiyen o online toplantıda varmışsınız gibi görünen o kutucuğun içini doldurmuyorsunuz. Çünkü duyduklarınız sizi yakalayamıyor. Çünkü gördükleriniz sizi etkileyemiyor. Çünkü yaşam, siz eğer oradaki bağlantıya tam olması gerektiği gibi devam ederseniz kaçıyor gibi gelmiyor. İşte sürekli durmadan saate baktığımız, içinde bulunduğumuz alanın bizi içine al(a)madığı, bizim kendimizi gerçekleştiremediğimizi düşündüğümüz anlar bu anlar. Çünkü zaman bize iyi gelmeyen yerlerde ve insanların yanında hızlanmak istemiyor. Çünkü zaman böyle anlarda fazla çiğnenmiş, tüm şekerini yitirmiş soluk renkli bir sakızın sünüşü gibi sünmeyi ve de bizi o sünme halinin içinde tanımsız, yorgun bir hale çevirmeyi istiyor. O nedenle de böyle anlarda ağızdan çıkan kelimeler yarım yamalak, enerjisiz ve de güçsüz oluyor. Dolayısıyla da bir anlam ifade edemiyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Dolayısıyla geri çekilmeye başlıyorsunuz. Bir şeyler sizi itekledikçe siz de geriye doğru kaçmak istiyorsunuz. O andan itibaren de tek bir şey beklemeye başlıyorsunuz. Biri çıkıp alışılmış şu düzeni değiştirsin. O alandan çıkışın bir yolu olduğunu göstersin. Her şeyin her an değişebileceğine dair bir umut versin. Hayatın nasıl gelmişse öyle devam etmeyeceğini görerek siz de bir heyecanla o kapanmış kameraları açın, kapalı olan sesinizi açın ve can kulağıyla dinleyip izlemeye, konuşmaya, anlatmaya ve de alanın bir parçası olmaya başlayın. Alanın sizi kabul etme deneyimini yaşamış olarak şimdi’nin gücünü kendi gözlerinizle görün ve anlayın.

    Tek istediğimiz budur aslında hayattan.
    Hayata yeniden dönüş yapmak. Kaldığımız yerden, kendi haline bıraktığımız yerden hayatı dolu dizgin yeniden yaşamaya başlamak ve derin bir nefes almak. Hayatın bize verdiği hediyeleri görmek, sınırlardan dışarı çıkmak, kalpten hissettiğimiz bir yolun sonuna kadar gitmek ve tekrarların dışında akan hayatın yüksek enerjisini üzerimize alarak, görünmez olanı görmek.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Tek istediğimiz budur aslında bir aşktan.
    Bir zoom toplantısında büyük bir emin oluşla kapattığınız kamera ve sesinizi yeniden açmak istemektir. O içten gelen yüksek dürtüyü hissedebilmiş olarak bir zaman vazgeçtiğinizi yeni baştan istemektir. Az önce kaçıp gittiğiniz alana sanki hiç karışmamışsınız gibi yepyeni bir enerji ile karışmaktır.
    Yani hayata karışmaktır tüm istediğimiz aslında ama her şeyimizle bir bütün olarak hayata karışmak. Kalbin istediği sevgiyi, ruhun aradığı huzuru, zihnin beklediği dinginliği cömertçe vererek hayata karışmak.

    Gerçekten bu kadardır çünkü istediğimiz hayattan. Verdiğimiz kadarını almak bizi iyi hissettirir. Bir ilişkide herkesin kendi rolünü oynamaya çalıştığını görmek de öyle. Görülmesi gerekenlerin artık görmezlikten gelinmemesi de öyle. O nedenle bir kişinin doğrusu sana hizmet etmiyorsa eğer bu artık bana doğru gelmiyor diyebilmen gerekir. İstenilen şeyin ne olduğuna tam olarak karar verebilmen ve de bunun için her gelen mesajı okumaya hevesli olabilmen gerekir. Geri adım atmaya başladığın noktanın hangi nokta olduğunu idrak edebilmen ve de istemediğin hiçbir şeyi yaşamama özgürlüğüne sahip olduğunu bilmen gerekir. Bağlantıdaki kameranı ve sesini kapattığın anı karşındakine dürüstçe söyleyebilmen ve akmayan enerjiyi artık görmüş olduğunu kabul ederek karşındakine söyleyebilmen gerekir. Sessizliğin içine gömülmenin doğru yol olmadığını görebilmen ve de güçlü olman gerekir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Çünkü sen artık kendini anlamadan anlaşılmaya çalışmak istemiyorsun. Kendi niyelerini ve nedenlerini bulmadan başkalarınınkinin peşinden koşmak istemiyorsun. Kendi hatalarını görmek, ertelenmiş olan şeyleri artık ertelememek ve de kendini görmezlikten gelmek istemiyorsun. Artık bu hayatta hissettiğin duygular konusunda aynı yerde saymamak, ilerlemek istiyorsun. Kendi gücünü devralmak, kendi gücünü uzun bir zamandır paylaştığın her ne varsa hepsinden geri alarak, gün geçtikçe seni güçsüzleştiren ve artık sana iyi gelmediğine inandığın her şeyden vazgeçmek istiyorsun. Dünü ve yarını fazla düşünmeden bugünü yaşamak istiyorsun. Kameranı ve sesini artık açmak istiyorsun, çünkü başka şeyleri dinleme ve görme vakti geldi. Kesinlikle sen artık ne istediğini biliyorsun. Gözünün gördüğünü görmedim demek istemiyorsun. Kendine yanlış yapmak, yalan söylemiş olmak istemiyorsun. Dürüst olmak istiyorsun. Bitene bitti diyebilmek ve bitişi tüm kalbinle kabul etmek istiyorsun.

    Çünkü, başka türlü olsaydı böyle hissetmezdin biliyorsun. Başka türlü bu düşünceye giremezdin ancak tüm hücrelerinle artık hissetmiş olduğun için kendi gerçeğinin peşinden gitmeyi seçmen gerekiyor biliyorsun. Çünkü yol belirdi. Çünkü artık gitmelisin. Doğru zaman tam olarak şu an geldi çünkü sen o ana gelince anlayacaktın daha önce dediğin gibi. O nedenle anlıyorsun.

    O nedenle içten gelenin doğruluğunu kabul etme özgürlüğü, şimdi seni kendi hayatının sorumluluğunu almış ve de kendi seçimlerinin arkasında durmuş olarak yeni bir sana dönüştürüyor. Böylece kendi gerçeğine geçiş yapabilmiş oluyorsun çünkü kendin için sınırlandırılan akışı yenisini daha güzel yaratabileceğin için bozabilmiş durumdasın. Bu sayede inanmadığın şeylere tüm kalbinle inanmanın gücünü, tek başına neyi yapabileceğini ve gerçekte bu yaşamda kime veya neye ihtiyacın olduğunu görmüş oluyorsun. İşte sonraki aşamanın hediyesi burada bekliyor seni. Feda etmen gerekeni daha ulvi bir neden için yani kendini gerçekleştirebilmek için feda etmiş olarak yoluna devam etmenin hemen arkasında. O nedenle şimdi yaslan arkana ve yeniden düşün. Çalan şarkı ne arkada? Neyi duyuyor neyi görüyorsun? Neyi duymak neyi görmek istiyorsun? Ve yeniden düşün “bu çalan şarkı bitene kadar yanındayım, sonra gideceğim” dediğin kişi kim, yer neresi ve olay ne? Bunu bulursan eğer, cümlen hazır söyle ve gücünü kendine alıp devam et yoluna doğru. Kendi gerçeğine doğru. Güçlü hissederek, başarmış hissederek, inanmış hissederek ve de yolda hissederek git artık hazır olduğun, tam bağlantıda olacağın, tekrarlardan uzak yaşamına doğru.