hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Duygu Merzifonluoğlu Duygu Merzifonluoğlu

    Oyunun kuralı ölüm noktasına gelmeden kendine ulaşmak

    21.11.2018 Çarşamba | 10:20Son Güncelleme:

    Dünya oyunu çok çeşitli parkurlara sahip olan yollardan oluşan bir oyundur ve bu oyunda yol hiç bir zaman düz olmayacaktır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sabancı Müzesi, 2018 güz dönemine oldukça kuvvetli bir sergi ile girmiş. Serginin adı Rus Avangardı ve sergide yer alan yüzlerce eser dünya çapındaki en kapsamlı Rus Avangardı koleksiyonlarından ve arşivlerinden toplanmış. Avangard Öncesi, Lubok Baskılar, Kübo-Fütürizm, Süprematizm ve Nesnel Olmayan Sanat, Organik Kültür Okulu, Analitik Sanat, Konstrüktivizm, Üretimde Sanat, Kozmizm ve Elektro-Organizm, Avangard Sonrası olmak üzere çok çeşitli bölümlere ayrılmış ve titizlikle hazırlanmış olan sergi metinleri arasında gezinirken, insan, o güne kadar çok iyi bilmediği bir dönemin, hızla bedenine, bedeninden de ruhunun derinliklerine nüfuz ettiğini hissediyor. Açıkçası ben sergiyi gezerken bu metinler arasında bazı cümlelere normalden biraz fazla takıldım. Şimdi o cümlelerin bana hissettirdiklerini sizinle paylaşmak istiyorum. 

    Oyunun kuralı ölüm noktasına gelmeden kendine ulaşmak

     - ...Sembolizm, çoğunlukla yaşam ile ölümün gizemi, görünmez ruhlar âlemi, ruhun gizemleri ve dünyanın ruh gözüyle görünümü konuları üzerine odaklanmıştı. (Avangard Öncesi)

    Yaşam, doğum ve ölüm noktalarının arasındaki mutlak köprüdür. Bizler başlarda sonsuz sandığımız bu köprü üzerinde her gün biraz daha düzgün yürümeyi öğrenirken, doğumdan ölüme doğru gitmekte olduğumuzu bilmeden yol alırız. Yol dediğimiz şey zamansız ve mekansızdır. Yol dediğimiz şey ne uzun ne de kısadır. Yol dediğimiz şey yalnızca vardır. Yolda giderken gördüğümüz çok şey olur. Dikkatimizi çeken ve bizi durduran pek çok şey olur. Biz de zaman zaman dikkatimizin çekildiği yerlerde dururuz. Bir zaman sonra da yola yeniden devam ederiz. Bu yaşamda en büyük merakımız göremediğimiz, tanımlayamadığımız, eksikliğini hissettiğimiz ve asla sahip olamadığımız şeyler üzerinedir. İçinde olduğumuz dünya oyununda sorgusuz peşinden gittiğimiz her şey, bizi kendimize götürecek olan şeyler bütünüdür. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    - ...Söz konusu yazıda sanatçının misyonunun her zaman “kalabalıklara dünyanın olağanüstü güzelliğini görmeyi…” öğretmek olduğu belirtiliyordu.. (Kübo-Fütürizm)

    Dünya oyunu çok çeşitli parkurlara sahip olan yollardan oluşan bir oyundur ve bu oyunda yol hiç bir zaman düz olmayacaktır. Tek mevsimde de kalmayacaktır. O nedenle zaman zaman yolda üşürüz. Zaman zaman terler, zaman zaman ıslanır, zaman zaman da sıkılırız. Ancak yol bellidir. Yolda yürümek gereklidir. O nedenle geçer gideriz. Olağanüstü manzaralar gördüğümüz de olur, korkutucu karanlıklar da, güneşin açtığı da olur, fırtınanın çıktığı da. Ancak biz yolumuza devam ederiz. Hepsinden vakti geldiğinde geçer gideriz. Dünyanın olağanüstü güzelliğini görebildiğimiz her yer onun olağanüstü olmadığı yerlerini de görebilmiş oluşumuzdan dolayıdır. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    - ...Sanatçı, eğer doğru görme sinirleri harekete geçirilebilirse görme alanının 180 dereceden tam 360 dereceye genişletilebileceğini ve bu başarılırsa nesnelerin gerçek renk ve biçimlerinin  algılanabileceğini öne sürüyordu. (Organik Kültür Okulu)

    Görünenler, görünenlerden öte görünümler saklarlar içlerinde. Yolda her şey iç içedir. İyilik kötülükle, güzellik çirkinlikle, sıcaklık soğuklukla iç içedir. Sabah ve akşamı aynı anda saklar yol. İnsanın yaşamının doğum ve ölümü aynı anda bedeninde saklamakta oluşu gibi, yol da tüm zıtlıkları bir arada saklar. O nedenle görünenler hep yarımdır ve o nedenle görünenlerin diğer yarısı hatırlanmalıdır. Karanlığın ardından aydınlığın geleceği gibi aydınlığın ardından da karanlığın geleceği beklenmelidir. Her şey içinde diğer yarımını saklar. Gören göz görür ve bilir, görmeyen göz göremediği için görmez ve bilmez. İnsan bu hayatta neye hazırsa onunla karşılaşır, onu görür. Karşılaşmaması gerekeni ise gözü görmez. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Oyunun kuralı ölüm noktasına gelmeden kendine ulaşmak

    - ...insanlık, ölülerin dirilmesini ve akrabalığa dayalı ortak yaşamdan oluşan bir toplum kurulmasını sağlayacak kadar ileri bir zihinsel ve bilimsel düzeye ulaşabilirdi. Bilim ve teknoloji, insanların doğayı gereksinimlerine göre düzenlemelerine imkân tanıyacak, sonuçta gezegenlerin yörüngeleri değiştirilebilecek ve diğer gezegenlerde koloniler kurulabilecekti.. (Kozmizm ve elektro-organizm)

    İnsanlık bu başı doğum sonu ölüm olan yol üzerinde sahip olması gereken her şeye sahip olacaktır. İnsanlık bu yolda eğer doğru içgüdülerini takip eder ise ilerlemek kaçınılmaz olacaktır. O nedenledir ki hayat hep ileri doğrudur. İnsan bu yolda bir kum saatinin kumlarının teker teker bir bölmeden diğer bölmeye geçişi gibi ağır ağır bir bölmeden diğer bölmeye geçer. O nedenledir ki öğrenilen bilgi alınmaz geri. Verilen hediyenin geri alınamayacağı gibi yaşam yolunda yürüyen insanın da doğum noktasından uzaklaştıkça taşıdığı hediyelerinin sayısı artacaktır. İnsan dünya oyununda topladığı hediyelerle başka dünyalara o dünyalardan da başka evren ve galaksilere açılabilecektir. Dağlar uzaktan büyüktür. Yakına gelindiğinde ise taş toprak ve ottan ibarettir.  

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    - ...Mekân ve zamanın belirsiz olduğu ya da hiç olmadığı bir yerde doğaüstü, beyaz bir Suprematist zemin üzerinde yüzer gibi duran geometrik biçimleri, gerçek dünyayla ilişkilendirmek mümkün değildir; onları algılayabilmek için bu ruh halini kavrayabilecek gelişkin bir farkındalık gerekir. (Süprematizm ve nesnel olmayan sanat)

    Yol, doğaüstü beyaz bir sayfa gibidir. Yol, zaman ve mekandan bağımsız bir yerdir. Yolda her şey mükemmeldir ve biçimlerini geometrik mükemmelliklerle özdeşleştirir. Dünya gezegeni 3 boyutlu gerçeklik içerisinde uçsuz bucaksız bir boşlukta asılı duran mükemmel bir eğikliğe sahip olan bir elips şeklindedir. Daire bütün şekillerin kendinden çıktığı en mükemmel formdur. Dünyanın toprağı, suyu, ateşi ve havası mükemmel bir karenin uçlarını simgeler. Üçgen yaratılışı, yaratılış kaynağını, eril ve dişil oluşumu simgeler. Evren düz beyaz bir sayfa ise eğer bilindiği varsayılan tüm gezegen ve yıldızlar mükemmel geometrinin bir temsilini üzerlerinde gezdirirler. 

    Oyunun kuralı ölüm noktasına gelmeden kendine ulaşmak

    - ...Bir insana, bir elmaya, bir masaya, bir ağaca ya da bir caddeye ayrı ayrı bakarak resmini yapamazsınız; bunların hepsi genel kesintisiz bir hareketin geçişleriyle birbirine bağlanır. (Organik kültür okulu)

    Yol, yolları yollara, insanları insanlara bağlar. Çünkü içinde bulunduğumuz dünyada her şey birbirine bağlıdır. İlkbahar, yaza, yaz sonbahara, sonbahar kışa, kış ise yeniden ilkbahara bağlıdır. Döngü her zaman tamamlanır. Her zaman bitiş içinde bir başlangıç barındırır. Her yol bir gün sonlanır. O nedenledir ki düşen yaprağa değil yeniden filizlenecek dala bakılmalıdır. Parça bütünün temsilidir. Elma ağacın parçası. Ağaç doğanın parçası. Doğa dünyanın parçası. Dünya da evrenin ve diğer tüm galaksilerin bir parçasıdır. O nedenledir ki bağlıdır insan. Hem ayağını bastığı toprağa, hem havasını kokladığı göğe, hem içindeki ruh denilen görünmez öze. Hem aynı kanı taşıdığına hem taşımadığı yabancı sandığına. O nedenle insan doğadan, insan insandan ve insan yaşamdan ayrılamaz asla. O nedenle insan kesintisiz bir sürekliliğin içindeki yaşam yolundan çıkamaz. O nedenle insan oyundan kaçamaz. Çünkü oyun oynanmadan bitemez. Dünya oyununda olan insan, yolda olduğunu yeniden hatırlasın şimdi. 

    Oyunun kuralı ölüm noktasına gelmeden kendine ulaşmaktır.