hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Duygu Merzifonluoğlu Duygu Merzifonluoğlu

    Senin büyük deden kimlerden olur oğul?

    27.01.2020 Pazartesi | 13:03Son Güncelleme:

    25 Ocak akşamı Volkswagen Arena’da Zülfü Livaneli’nin ‘Sevdalım Hayat’ konserindeydim. Salonda neredeyse tek bir boş koltuk bile yoktu. Sahneye önce Livaneli Filarmoni Orkestrası, ardından da Orkestra Şefi Rengim Gökmen çıktı ve açılışı ‘Acılı bir günde biraraya geldik bugün..’ diyerek yaptı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bir gün önce Elazığ’da gerçekleşen deprem sonrası tüm Türkiye gibi çok üzüldüklerini, bir ara konseri iptal etmeyi düşündüklerini ancak sonra vazgeçerek, şarkıları konsere gelenlerle beraber tek bir ağızdan söyleyip, Elazığ’a birlik ve sevgimizi göndermenin, beraber güzel bir dayanışma ruhu göndermenin daha doğru olduğuna karar verdiklerini söyledi. Ardından da Elazığ’a yardım gönderebilmek için konseri düzenleyen Kerki Solfej ekibinin konserin hemen girişinde bir yardım standı kurduğunu, bu sayede kamyonlar dolusu eşyanın toplandığını ve Elazığ’a doğru yola çıktığını anlattı. Ve sonra da ‘Bu gecenin tüm geliri Elazığ’a bağışlandı..’ diyerek konseri dinlemeye gelen tüm seyircileri Elazığ için 1 dakika saygı duruşuna davet etti. Herkesin yerine oturmasının ardından da konser gerçekten çok güzel bir enerji ile başladı.

    Gece boyunca opera sanatçıları Tevfik Rodos, Zeynep Halvaşi ve Görkem Ezgi Yıldırım solist olarak yer aldı.

    Zülfü Livaneli sahneye çıktıktan ve kendi açılışını yaptıktan sonra da ‘ilk defa Dünya prömiyeri yapılan bir parçamız var. Bu gece ilk defa dinleyeceksiniz. Parçanın adı: Gökyüzü herkesindir.’ dedi ve parça şu mısralarla başladı: ‘Dünyayı güzellik kurtaracak, herşey insanı sevmekle başlayacak..’ Bana göre bu parça, son derece barışçıl ve sevgi dolu bir parçaydı. Akılda kolay kalıyordu ve o nedenle de ilk kez dinlenmesine karşın eşlik edilebiliyordu. Dolayısıyla ilk mısranın ardından tüm salon bu parçaya eşlik etti ve bence şarkının bir tür mutluluk marşı gibi oluşu insanları başka bir boyuta taşıdı. Sonrasında ise Zülfü Livaneli, yıllar içinde yapmış olduğu film müzikleri ve şarkılarının hikayelerini anlattı. Ara ara da kendi şarkılarına eşlik etti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Senin büyük deden kimlerden olur oğul

    Bir ara Livaneli’den şuna benzer bir cümle duyduğumu hatırlıyorum. ‘Bir ülkenin geçmişini beraber oluşturduk, geleceğini de beraber oluşturacağız.’ Bu cümle bende şarkıların, aslında insanları görünmez bağlarla birbirine ne kadar kuvvetli bir biçimde bağlamış olduğunu düşünmeme neden oldu. Bazı öyle şarkılar var ki beraberliğin önemini hatırlatıyor ve zorlukların bir zamanlar beraber olunduğu için aşılabildiğini. Ve yine de öyle aşılabilebileceğini, çünkü bir döneme tanıklık etmiş olan tüm şarkılarda kayıtlı bir geçmiş olduğunu. Dolayısıyla da hatırlamak isteyenler için geçmişin aslında hiç unutulmadığını. İşte kolektif bilinç tamamen bu. Bir ülkenin insanlarında, beraber tanık oldukları olaylar kayıt ediliyor ve hikayeler, şarkılar, kitaplar ve eserler aracılığı ile de yaşamaya devam ediyor. Dolayısı ile aslında tüm bilgiler her an ulaşılabilir bir yakınlıkta ancak tabi biz bu bilgilerle olan bağlantıyı bir yerlerde kaybetmiş olduğumuz için bağlantıyı hissedemeyebiliyoruz. Fakat aslında düşündüğümüzde aynı ortak paydadan geldiğimizi, benzer hikayelerle benzer acı ve mutlulukların oluşturduğu bir kökten türediğimizi unutuyoruz. Oysa bizler, bugünün 2020’li yıllarını görmüş olan jenerasyon aslında unutulmaması gereken bir geçmişten geliyoruz. İnsan olmanın bedelinin bir zamanlar çok da kolay ödenmediği yıllardan geliyoruz. O yıllarda büyük mücadeleler verildiği için, o mücadeleler o günlerde verilmek zorunda olduğu için bugünlere gelinebildiğini atlıyoruz. İçinde yaşadığımız ülkenin bizden önce düşmana karşı gelerek kan revan içinde korunduğunu, askeri olduğunu, o askerin vatanını korumak için canını, gözünü kırpmadan vereceğine söz verdiğini ve gözünü kırpmadan da canını verdiğini hatırlamıyoruz. Tek bir bayrak altında yaşanmış olan tüm acılar hala bizde kayıtlı ve ben o gece konser sırasında gösterilen görüntüleri izledikçe anladım ki herşey DNA’mızda işli çünkü ben yaşamamış olsam bile o günleri, buradan baktığımda herşeyi sanki ben yaşamışım gibi hissedebiliyorum. Hissediyorum çünkü oradaki askerler Çanakkale Savaşı’nda çarpışarak Gazi olan benim büyük dedemin arkadaşları.. Böyle düşününce konserin ortalarında bir yerlerinde şarkıların hissettirdikleriyle de beraber biraz duygusallaştığımı hissettim. Ve Türk askerlerinin 1’nci Dünya Savaşı ve sonra da Kurtuluş Savaşı’ndaki Türkiye’yi korumaya, ülkeyi yeni baştan kurmaya çalıştıkları o günlerde, o siyah beyaz fotoğraflar ve videolarla ne gibi zorluklar yaşadıklarını gördüm. Bir kaç dakikalık bir andı. Ve sonrasında, o görüntülerin ardından içimden geçenler, bir mektuba dönüştü. O günlerden bu günlere gönderilen bir tür hisli mektuba.
    Bu kalbimden geçerek yazdığım mektubu büyük dedelerime ithaf ediyorum.. Onlar o günden bugüne, kendi torunlarına benim vasıtamla böyle seslenmiş olsunlar..

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Senin büyük deden kimlerden olur oğul

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Ne sevgiler yitirildi beklenmeyen ölümlerde..
    Ne göz yaşları döküldü, okuma yazma bilmeyen vatanı korumaya çalışan çocukların gözlerinden..
    Ne aşklar yarım kaldı, ne mektuplar cevapsız, ne çocuklar babasız, ne kadınlar kocasız..
    Sen bilmezsin şimdi.. senin babanın babası, belki onun da babası, yaşamadı senin gibi rahat.. Vatanı kurtarma derdine düştü, eli kalem tutamadan tüfek tuttu, düşmana karşı durdu, senin bugün basıp da geçtiğin toprağı sana bırakmak için parasız kaldı, evsiz kaldı, aşsız kaldı, aşksız kaldı, kadınsız kaldı, sevgisiz kaldı.. Hayatını verdi.. Bilir misin oğul..
    Nerden bileceksin?
    Anlatmazlarsa nasıl bileceksin?
    Unuttururlarsa nasıl hatırlayacaksın, sen de haklısın oğul..
    Askerin çarığı yoktu, kazağı yoktu, ekmeği suyu yoktu, ama inancı vardı.. yürüyüp durdu gece gündüz.. her gün bir iki kardeşini kara gömerek bazen çöle gömerek yürüdü askerler oğul.. Kayıp çoktu.. acı çoktu.. çare yoktu.. ama sonunda vardılar.. toprağını korumayı başardılar oğul..
    Gazi olmuş dönmüşsün, göğsünde madalyan, herkes sana saygı gösterir, gurur duyarsın ama arkadaşlarını da özlersin. Keşke onlar da yanımda olsaydılar dersin.. O askerler senin büyük büyük dedelerin olur oğul.
    Hatırla !
    Şimdi sana düşen, bizim birlik olarak kazandığımız bu zaferi senin de yine birlik olarak devam ettirmendir oğul. Çok çalışmaktır, bizim yapamadıklarımızı yapmaktır, vatan saldırıya uğradığında karşı durmaktır oğul. Günü geldiğinde, ihtiyaç olunduğunda da gözünü kırpmadan ölmektir. O zaman bizden gelmekte olduğunu hatırlamış olursun oğul.”