hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Duygu Merzifonluoğlu Duygu Merzifonluoğlu

    Tüm yaşamların arasındaki en iyi yaşamını çağır

    07.07.2022 Perşembe | 14:08Son Güncelleme:

    Hayatın, bazı anlarda çıplak gözlerle yakalayabildiğimiz eşzamanlılığı gerçekten muazzam bir şey. Önünde eğilip şapka çıkarmak gerekiyor. Çünkü sizin standart programınızdan dışarı çıkıp, kişiselleştirme aşamasına geçmenize yardım ediyorlar. Akıl almaz şeylerin olabileceğine dair beslenilen inançlar bir anda ihtimalken gerçeğe dönüşüyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Geçen gün ilk saniyesinden itibaren beni etkisi altına alan çok keyifli bir film izledim. Adı, “Everything Everywhere All at Once” / “Her şey her yerde aynı anda”. Amerika’da çamaşır yıkama dükkanları olan Çinli göçmen bir çiftin sıkıcı, sıradan, heyecansız, borçlarla, mutsuzluklarla, anlaşmazlıklarla dolu hayatı ile başlayıp sonra birden paralel evrenler, yaşayamadığın tüm yaşamlardaki senler, tercih etmediğin seçimlerin devam ettiği gerçeklikler ile devam ediyordu.

    Tüm yaşamların arasındaki en iyi yaşamını çağır

    Filmde en sevdiğim yer ise filmin başrolünde izlediğimiz Michelle Yeoh’un canlandırdığı tüm yaşamları arasında en kötü yaşamını yaşayan Evelyn’in başka evrenler arasında en iyi, en başarılı Evelyn’ler arasından o an en ihtiyacı olan Evelyn’i kendine çekebildiğini anladığı yerdi. Kendi hayatında köşeye sıkışmış, borç içinde, işinde ve evliliğinde başarısız olan, yaşamı için gerekli parayı kazanamayan bir kadın için olabilecek en mucizevi şeydi. Zamanla sevgisiz ve ruhsuz bir hale dönmüş ilişkisini, karşısındaki insanı neden sevdiğini unutmuş oluşunu ve de kızı ile kurduğu yüzeysel, göstermelik ilişkinin nedenini, kızını neden olduğu hali ile kabul edemeyip onunla anlaşamadığını Evelyn’in gözünden görünce derin bir oh çekiyordunuz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Tüm yaşamların arasındaki en iyi yaşamını çağır

    Keşke her şeyi yapmaya çalışırken aslında hiçbir şeyi doğru ve de olması gerektiği gibi yapamadığını anlayan, şu an sahip olduğu hayat yerine ihtimaller havuzundaki hayatlardan birini düşleyen, ruhen kaybolmuş tüm insanlar için de Evelyn’in bu trilyonluk piyangonun çıkışı gibi her şeyi bir anda değiştiren algısı kolay ulaşılabilir olsa. Pişmanlık dolu bir halde, iş işten geçtikten sonra “acaba o yoldan gitseydim nasıl olurdu?” diyen, bir vakit evvel yaptıkları seçimlerinden bugün mutlu olmayan tüm insanların taşıdığı yükler Evelyn’in yapabildiği gibi sıradan bir anın sıradan bir dakikası içinde yok olabilseydi.

    Filmi izlerken Evelyn’in gözünden dünyayı görürken neyi düşündüm biliyor musunuz? Bazen aslında bize hata üzerine hata yaptıran şey yakın zannettiğimiz, dost bildiğimiz insanların bize o an berbatsak berbat olduğumuzu, başaramıyorsak başaramadığımızı söylemek yerine, sırtımızı sıvazlayarak, iyi olduğumuzu söyleyerek tembelleştirmeleri. Hayatımız konusunda daha iyi olabilecekken sırf birileri yeterince iyi olduğumuzu düşündüğü için mevcut durumun iyi olduğuna inanarak yola devam etmek. Oysa burada Evelyn’in yüzüne başka bir evrendeki eşi diyor ki “bu en başaramamış halin, başka hayatlarda ne marifetlerin var, burada hiçbirini göstermiyorsun, yorgun, güçsüz, tembel her gün aynı sıkışmışlığı yaşayan sıkıcı bir kadınsın, kendine gel !”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Şimdi haliyle kendisinin başka en iyi hallerini gören ve bilen, bu ihtimalin olabildiğini öğrenen Evelyn’i bu cümleden sonra nasıl yerinde oturtalım, bu kötü hayatı nasıl iyi hayat diye satalım? Olmuyor tabi. Bu anın ardından Evelyn eğer gerçekten de kendisinin bir süper kahramana dönüşme ihtimali var ise bu ihtimali deniyor ve sonra da tabiri caizse alışkın olduğu 3 boyut gerçekliğini kırıp dökerek kendisinin en üst potansiyeline erişiyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İşte mesele aynı Evelyn’e sunulan “EXIT” şansının sizin hayatınızda da size farklı insan ve olaylar aracılığı ile aslında her an sunulmakta olduğunu görebilmekte. Ama nedense siz bu ihtimale inanmadığınız için gerçekleşememekte olduğu idrak edebilmekte.

    Diğer bir yandan bu filme, spiritüel bir bakış açısı ile bakarsanız filmin içinde akaşık kayıtlar, ruh eşi ile tüm yaşamlara beraber geldiğiniz ruh ailesi birlikteliği, üst bilinç - yüksek benlik bağlantısı, içerideki Tanrı parçacığına ulaşmak - kadim bilgeyi uyandırmak, illüzyondan dışarı çıkmak, DNA’yı aktive etmek ve yapılabileceğine inanılan her şeyi yapabilmek gibi kavramlara farklı olay örgüleri üzerinden fazlaca rastlıyorsunuz. Yani bu film eğlenceli bir yoldan insana 3’ncü boyuttan çıkış bileti vererek “EXIT”i göstermesinin yanı sıra bir de “inanmadığına inanmak” düşüncesi üzerine görsel bir şölen yaşatıyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Benim gibi bilim kurgu ve de fantastik film tutkunlarının bu filmi izlerken içinde bir çok filme ve diziye de aynı anda rastlama deneyimi yaşayacak oluşları da ayrıca cabası. Bu filmi izlerken neleri hatırladın derseniz. Bana göre içinde Lucy, Arrival, Matrix, Cloud Atlas, Dr. Strange, Marvel serileri, İnterstellar, İnception gibi filmler ve de Westworld, Sense 8, OA, Heroes gibi pek çok diziden önemli anlar var. İlk başta aklıma gelenler bunlar ancak emin olun üçüncü boyut gerçekliğini kırıp beşinci boyut bağlantısına meraklı, hayatı daha üst bir biliş ile yaşamaya meraklı pek çok kişi kendine bir film üzerinden pek çok hatırlatıcı yakalayacaktır.

    Dolayısıyla hızlı temposu nedeniyle sizi hızlandıracak demiyorum, aksine yavaşlatacak, yer yer sanatsal, yer yer bilim kurgu, yer yer sürreal bir film izlediğinizi düşündürecek bu filmin hem senarist hem de yönetmen koltuğuna oturan Daniel Kwan ve Daniel Schreinert’in bu sıradışı filmlerinin IMDB puanının her geçen gün neden yükseldiğini anlamak güç değil. (Filmin IMDB puanı şu an 8.2)

    Tam zamanında tam olması gereken bir film çıkarmışlar ortaya çünkü bugünlerde yaşam tam olarak buraya gidiyor aslında. Artık insanın kendini kendinin en iyi haline dönüştürmekten başka şansının olmadığı bir zamana girdik ve bu zamanda lineer bakış açısından çıkarak gerçekten de bir şeyleri ters köşe düşünmek gerekiyor. Yeni bir dil oluşturmak gerekiyor. Hem kendimiz hem de hayatla ve de diğer gerçekliklerdeki hallerimiz ile - bu durum bu bakış açısından ne kadar imkansız görünüyor olsa da - bağlantıya geçerek, o bağlantının bizden bu gerçeklikte yapmamızı istediklerini duymak ve de yapabilmek gerekiyor. Kendi bağlantındaki o özel dili nasıl duyman ve konuşman gerektiğini anladığında tam kapasitene erişmeye ve de çok boyutlu haline dönüşmeye başlıyorsun zaten.

    Ve bu durumun en güzel yanı da ne biliyor musunuz? Daha fazlasının olması gerektiğine inanan her insan aslında bu anlayış için hazır ve bunu gördükten sonra da dönüşüm sanıldığı kadar zor ve imkansız değil. Bu filmler bu anlayışa geçebilmiş insanların en kestirme ve kolay yolu gösterdiği filmler. O nedenle bugün düşünün başka evrenler arasındaki en ihtiyacınız olan sizi kendinize çekmek isteseydiniz, bu kişi neleri başarmış, halletmiş, çözmüş ve de olmuş bir kişi olurdu? Sonra da çağırın gelsin. Yazan siz, oynayan siz, sevmediğiniz rolü değiştirebilecek olan siz, kim ne karışır..