hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Duygu Merzifonluoğlu Duygu Merzifonluoğlu

    Unutma, iyi de kötü de her şey geçici bu yaşamda..

    15.11.2021 Pazartesi | 12:33Son Güncelleme:

    Küçükken vagonları birbirine mıknatısla yapışan renkli bir trenim vardı ve bu tren tahtadan raylarda yol alırdı. Tren rayları genişler daralır türlü türlü şekillere girerdi ve trenin yol alabilmesi içinse son vagonun arkasından işaret parmağınla iteklemen gerekirdi. Tren raylarının birbirine puzzle gibi eklenen köşelerinden biri oturması gereken yere tam oturmamış olursa da tren o düzensizliği hissedip kendini hemen dışarı doğru deviriverirdi. Yaşamın da aynı o tren rayları gibi olduğunu yıllar sonra anladım.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ben CANAN’ı ilk Arter’in Beyoğlu’nda eski 3 katlı mekanındaki “Kaf Dağının Ardında” Sergisi ile tanıdım. 2017 yılıydı. Beyoğlu’nda uzun bir yürüyüş sonrası serginin adı dikkatimi çekince birden Arter’in önünde durmuştum. Bulunduğu yerden öyle çok başka yerlere gitmek istemiş olmalı ki o an ruhum, bir girdaba kapılır gibi kapıldığımı hatırlıyorum içeri girerken. Kaf Dağının Ardına gitme ihtimalim var ise o ihtimali gerçekleştirmek için o an her şeyi yaptığıma dair müthiş bir inançla..

    Sergi alanında, eskiden çocukların odasında olan türden renkli ışıkların dönüp durduğu bir perdenin içinde kahkahalar olduğunu anımsıyorum. Perdenin içindeki ışık, perdenin renkli desenlerini duvara yansıtınca sanki sen de o yansı ile beraber durduğun yerde dönüyordun. İşte CANAN’ı o an daha tanımadan anladım. Sınırları zorlayan, ruhu en ihtiyaç duyduğu anda yakalayıp çocukluğa kaçıran bir sanatçıdan ziyade sihir alemine hakim gerçek bir sihirbaz olduğuna inandım. Çünkü o günler benim hayatımın büyük olmaktan ve büyük olmanın sorumluluklarından biraz yorulduğum ve sıkıldığım günlerdi. Çocukluğumu özlediğim ve ona gidecek kestirme yolu bir türlü bulamadığım günlerdi. Ve belki de tüm bu nedenlerle CANAN’ın masalları beni hiç tahmin etmediğim bir yerden yakaladı. Bir sergi içine saklanmış masallar, sesler, ışıklar ve de renkli hikayeler gerçekliği bir anlığına da olsa gerçekten de Kaf dağının ardına sakladı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Unutma, iyi de kötü de her şey geçici bu yaşamda..

    Sonra zaman geçti. Ben kendimi büyük uğraşların ardından “büyük olmak zorunda olmak” dünyalarından kurtardım ve kendi maceramı gerçekleştirmeye çalışırken bir yandan da CANAN’ı da takipte kaldım. Geçtiğimiz yıl Pera Müzesi’nde gerçekleştirilen “Minyatür 2.0: Güncel Sanatta Minyatür” sergisinde ise sürpriz bir şekilde CANAN’la tanıştım. O sergide “Ademler ve Havvalar”, “Güzel ve Çirkin” ve de “Falname Serisi” gibi adlar taşıyan olağanüstü renkli eserler vardı ve inanmayacaksınız belki ama o gün CANAN bana Pera Müzesi’nin orta yerinde kendi çizimlerini yaptığı “Falname Serisi” ile bir fal baktı. Bu “sanatçı performansı” olarak adlandırılan beklenmedik deneyim sonrası ise haliyle CANAN ve “Falname Serisi” benim dünyamı daha da başka yerlere bağladı.

    Şimdi sergilenen “Hayal-i Alem” sergisine gittiğimde bana ne hissettiğimi soruyorlar. “Benim hissettiklerim biraz derin çünkü konu eskiye dayanıyor” diyemiyorum. Onun yerine sergi son haftasına giriyor bitmeden gidin ve görün, bu deneyimi kendiniz yaşayın diyorum. Açıkçası geçtiğimiz hafta CANAN beni sergi sona ermeden görebileyim diye davet edip tüm sergiyi bana kendisinin özel olarak anlatmak istediğini söylediğinde içimden gülümseyerek şunu düşündüm. Aslında kendisi bilmiyor tabi kendisinin yolculuğunun benim yolculuğumun hangi yerlerinde benimle ne şekilde keşiştiğini. Örneğin bugün Sanat Galerisi’nin bulunduğu Akaretler 55 Numaralı 3 katlı binanın benim 11 yıllık kurumsal hayatım boyunca neredeyse tüm zamanlarımı geçirdiğim Beşiktaş Plaza’daki PwC’den her gün mesai sonrası dışarı çıktığımda ilk gördüğüm karşımda duran bina olduğunu. Veyahut kendisinin Beyoğlu’ndaki sergisi ile ilk tanıştığım yıl olan 2017 yılında bu 11 yıllık döngüyü sonlandırdığım günün ilk fotoğrafını o zamanlar tam olarak bu binanın önünde çektirdiğimi..

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Unutma, iyi de kötü de her şey geçici bu yaşamda..

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bu nedenle sergi başlıkları ile kendi yaşantım arasında bir bağlantı kurmaya çalışsam şöyle bir çıkarım yapmak yanlış olmaz sanırım. O günlerde bugün yaşadığım hayat bana aynı o günlerde gezdiğim sergisinin adı gibi geliyordu “Kaf Dağının Ardında”. Bugün ise bir vakit evvel yaşadığım o gerçeklik bana bugünkü sergisinin adı gibi geliyor. Sanki bir tür “Hayal-i Alem” gibi. Kaf dağının ardını görmek o günlerde epey zordu ancak Kaf dağına varınca geride kalan her şey bir hayal oldu ve bu da demek oluyor ki ben artık hayalimi yaşamaya başladım. O çok uzaklarda görünen dağa zamanla yaklaştım ve o nedenle de gerçeklik bükülmüş gibi oldu.

    Bağlantılar, eşzamanlılıklar nasıl da farklı mesajlar taşıyor insana doğru okumasını bilindiğinde değil mi ama? Şimdi ben size o nedenle yeni baştan CANAN’ı ve onun 16’ncı kişisel sergisi olan “Hayal-i Alem” sergisini anlatmayacağım. Onun yerine CANAN gibi ben de masallara inanıyorum diyeceğim. Ben de onun gibi zihnimizin büyücü olduğuna, insanın kendi şansını kendi yarattığına, kendine inancın ve güvenin zorluk anında insanı çıkışa ulaştıran en önemli güç olduğuna ve hayal edilebilen her şeyin sen onu gerçekleştirebilmek için yeterince cesursan eğer mutlaka bir noktada gerçek olabileceğine inanıyorum.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Unutma, iyi de kötü de her şey geçici bu yaşamda..

    Bana göre yalnızca bundan ibaret hayat. Yanlıştan doğruya gitmek üzerine kurulu bu rüya ve yanlışı görürsen de onu doğruya çevirebilmek için mutlaka bir şey yapman gerektiğini hissettiğinde geliyor yardım sana. Sen inanıp inandırırsan da sorgusuz koşuyor herkes senle mucizeler peşinden sonsuzluğa ve hiç unutmamak lazım iyi de kötü de her şey geçici bu yaşamda.

    Küratörlüğünü Begüm Güney’in üstlendiği, yaklaşık 8 ay önce beraber üzerinde çalışmaya başladıkları “Hayal-i Alem” sergisi için son tarih 20 Kasım, yer ise Akaretler.