hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Duygu Merzifonluoğlu Duygu Merzifonluoğlu

    Zor olan şeyler sen zor olduğun için zor

    10.10.2019 Perşembe | 11:22Son Güncelleme:

    Zor olan pek çok şeyin zorluğu bizim bu dünyayı algılayışımız ile ilgili bir durum. Çünkü bazı şeyleri ya önemsememiz gerektiğinden daha fazla ya da daha az önemsiyoruz. Dolayısıyla da bir eksiklik hissetmeye başlıyoruz. Aldığımızı geri verememek, verdiğimizi de geri alamamak konusunda. Aynı, üzerinde yaşadığımız toprak gibi. Aynı, çoğu zaman bir fon olduğunu zannettiğimiz, en azından öyle olmasa bile öyleşmişçesine hareket ettiğimiz, bizimle beraber nefes alıp büyüyen, varlığına bizimle beraber devam eden, etrafımızı çepecevre saran canlı doğa gibi. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Canan Tolon’un İstanbul Modern’deki sergisine, açılış günü İstanbul’da olamadığım için gidememiştim. Paris’teki Atelier des Lumieres Galerisi’nin Direktörü Michael Cougizou bana “Eylül sonu bir konuşma için İstanbul Modern’e” geldiğini bildiren mesajını iletince, fırsat bu fırsat dedim, önce Tolon’un sergisini gezer ardından da uzun bir aradan sonra oturur keyifle Cougizou’yu dinlerim. 

    Zor olan şeyler sen zor olduğun için zor

    Tolon’un ‘Sen Söyle’ isimli sergisi hakkında bana göre altı çizilmesi gereken ilk nokta Tolon’un, canlı doğa ve mimariye gözle görülür bir biçimde eserlerinde yer vermiş oluşu. Hatta biraz daha detaya girildiğinde bana göre son derece canlı ve nefes alan resimlerle izleyiciyi karşılaştırıyor oluşu. Yani şöyle dersek yanlış olmaz sanırım; Tolon, bazı resimlerinin bir kısmını kendi yaparken bir kısmını da doğaya, evrene ve yaşama bırakmış. Yani Tolon’un eserleri arasında hep alışkın olduğunuz türden, ressamı tarafından tamamen bitirilmiş resimler arasında gezinmiyorsunuz. Onun yerine bitmemiş bazı resimlerin her an değişebilir görselliğinde ve yaşamın devamlılığına izin veren, doğayı içselleştirebilmiş zarif sanat eserleriyle karşılaşıyorsunuz. Bu biraz şuna benziyor; iş kıyafetlerinin son derece resmi ve ulaşılmaz bir yapıya dönüştürdüğü bazı kimseleri, yazlıkta parmak arası terlik, mayo ve hasır şapkayla görürsünüz ya hani ya da pilates dersinde spor şortu ve havlu ile görürsünüz ya da bir çocuk parkında tesadüf eseri çocuğu ile oyun oynadığı bir anında görürsünüz ve böylece de o kişiye karşı zihninizde oluşturmuş olduğunuz önyargı birden kırılır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Zor olan şeyler sen zor olduğun için zor

    Çünkü o kişiyi belki de ilk kez yaşamın içinde aynı sizin gibi nefes alırken, yemek yerken ve bir takım sıradan ihtiyaçlarını giderirken görmüşsünüzdür ve o nedenle de bu kişi ister istemez zihninizde artık daha sempatik bir hale dönüşmüştür. Yani bu tip insani konular, insanlara karşı olan algınızı değiştirmenize neden olur çünkü bu kişileri artık sizden biriymiş gibi hissetmeye başlarsınız. İşte bana göre Tolon’un eserleri insana böyle bir şey yapıyor. İzleyici ve eser arasındaki o görünmez duvarı tamamen ortadan kaldırarak, izleyicinin nefesinin, ortamdaki oksijenin veya ışığın kendi eserleri üzerindeki etkisine izin veriyor. Yani zaman ve insan, Tolon’un eserlerinde değişiklik meydana getirebiliyor. Varlığını görünür kılabiliyor. O nedenle de, yaşanmışlığa verilen izin nedeniyle de bana göre Tolon’un resimleri aynı bir insanın, kendisinin değişimine neden olan bir insana ‘ben ne yaparsam yapayım yine de senin bana kattıklarından fazlasını katamazdım kendime’ dedirtiyor. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Zor olan şeyler sen zor olduğun için zor

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Tolon, basın bülteninde şöyle bir cümle kurmuş; “Sanat yapıtını izleyiciden bağımsız bir şekilde düşünmek mümkün değildir.” Çok doğru. Kendisine tüm kalbimle katılıyorum ve içgüdüsel olarak da bu cümleyi devam ettirerek Tolon’un ikonik yerleştirmelerinin doğa göndermesini de dikkate alarak yeniden şu şekilde kurmak istiyorum; aynı, sanatın izleyiciden bağımsız düşünülemeyeceği gibi; “İnsanı da doğadan bağımsız bir şekilde düşünmek mümkün değildir.” O nedenle bizi kendi ait olduğumuz doğamızdan koparan ve canlılığımızı yitirip, iyileştirmeyen her ne varsa yanlış, bizi kendi varlığı ile değiştirip, dönüştüren ve öncekinden daha da iyi bi seviyeye taşıyan her ne var ise doğrudur. O nedenle doğamız gereği, doğamızı bize hatırlatan şeyleri severiz. Ve bence bugün Tolon, ‘Sen Söyle’ isimli sergisinde hem kendisinin ikonik yerleştirmeler olarak tanımladığı işleri ve hem de 1980’lerden bu yana tüm sanatsal birikimini içerisine sığdırmış olduğu eserleri aracılığı ile insanlara yeniden bunu hatırlatıyor. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bu sırada sergi ile ilgili olarak bilmeniz gereken ayrıntı şu; Tolon, çalışmalarında çim tohumu, su, kahve gibi doğal malzemeler kullanmasını seven bir sanatçı. Kendisi de bir mimar olan Tolon’un, resimlerinde kültürün en önemli temsilcilerinden mimarı izler görmek bu nedenle mümkün. Bunun yanısıra tuvallerinin üzerine yerleştirdiği metal parçaların açık hava ile buluşmasıyla beraber zaman içindeki değişimini izleyici ile paylaşan, kendisini sürekli yenileyen doğa ile çok yoğun bağlar kuran Tolon’un eserleri, Türkiye’de ilk kez bir müze çatısı altında sanatseverlerle buluşuyor. 

    Zor olan şeyler sen zor olduğun için zor

    İstanbul Modern’in ‘Müzeler Konuşuyor’ Programı üzerine..

    Bu program dahilinde Ekim’in ilk haftası için planılan konuşmanın konuğu Fransa ve konuşmacısı da Atelier des Lumieres’in Direktörü Michael Couzigou’ydu. Kendisini en son 2018 Nisan’ında Paris’te görmüştüm. Atelier des Lumieres’deki yeni sergi açılışı nedeni ile Paris’e davet edilmiş, ardından da ‘Poetic AI’ sergisinin Türk sanatçıları ile önce sergileri üzerine röportaj yapmış ardından da sergiye ilişkin yorumlarımı anlatan bir makale yazmıştım. Sergi bitimindeyse, Michael’le oturup sohbet edecek fırsatımız olmuştu. Böylece Atelier des Lumieres’in hikayesini kendisinden dinleme fırsatım olmuş ve bugün İstanbul Modern’de anlatılan ‘yeni bir sanat akımı olarak nitelendirilen sanatı ve teknolojiyi birleştiren, daha çok kitleyi içine alan dijital sanat platformları..’nı o zaman öğrenme şansım olmuştu. İlgilenenler için Atelier des Lumieres’e ve Michael’le o zamanki sohbetimize ilişkin makalemi yeniden paylaşıyorum: (https://www.cnnturk.com/yazarlar/guncel/duygu-merzifonluoglu/onumuzdeki-100-yil-icerisinde-kendinizi-nerede-goruyorsunuz)