Başlangıçta Nvidia’yı grafik işlemciler alanında uzmanlaşmış bir şirket olarak biliyor olabilirsiniz. Nvidia’nın yükselişini iki teknolojik gelişme bir çığ gibi geliştirdi ve inanılmaz bir seviyeye taşıdı. Kripto dünyasının ve blokchain altyapısının madencilik tarafında grafik kartlara olan yönelimi, Nvidia yı büyüttü. Son yıllarda ortaya çıkan Yapay Zekâ devrimi ise şirketin bugünkü değerlemesinin önünü açtı. CEO Jensen Huang’ın doğru stratejileri Nvidia için önlenemez bir yükselişi beraberinde getirdi. Bugün Intel’e , Nokia ‘ya milyar dolarlık yatırımlar yapan ve başka şirketleri de bünyesine alan bir yapıya doğru ilerliyor. Bu rakamsal büyüklüğü ülkemizdeki kurumlara göre oranlarsak; 520 civarında Türk Hava Yolları bu değere eşit. Veya 550 tane Tüpraş, 614 tane Ford Otosan ancak bu rakama ulaşabiliyor.
Bu kadar büyük bir değerlemeler, teknoloji ekosisteminde büyük bir etki oluşturuyor. Büyük sermaye yatırımları bu alanlara doğru yöneliyor. Şirketlerin tedarik zinciri ve altyapı yatırımları hız kazanıyor. Eğitim, Ar-Ge ve iş gücü dönüşümüne olan ihtiyaçlar büyüyor. Satın almalar ise şirketleri büyük tekellere doğru evirebiliyor. Eskiden şirket değerlemeleri bu kadar hızlı büyüyemezken, yapay zekâ şirketlerinde birkaç ayda milyar dolarlık değerlemeler görebiliyoruz.
Bu rakamlar ne kadar şişirilmiş veya gerçekçi bunu tartışabiliriz. Borsada işlem görebilen şirketlerin, bu değerlere ulaşması yatırımcılar açısından eminim olumlu karşılanıyordur. İşin ekonomik boyutu bu büyük şirketlerin ihtiyacına göre şekillenmeye başlıyor. Yapay Zekânın bu denli hızlı büyümesi , veri merkezleri ve işlem hızları tarafında da derin teknolojilere olan talebi ve yatırımları arttırıyor. Soğutma sistemlerine olan ihtiyacı, enerji talebini ve altyapı sektörlerinin büyümesini de hızlandırıyor.
Bu talep haliyle istihdam ve nitelikli işgücüne olan gereksinimi de önemli hale getiriyor. Bu dönüşümün negatif yanı ise; geleneksel ekonomileri oldukça zorlayacak ve ciddi bir tehdit oluşturma potansiyeli… Bu şirketler ülke ekonomilerinden büyük değerlere ulaşarak , küresel ticarete yön verecek büyük güçlere dönüşüyorlar. Buna hazır olmayan ve karar verici olmayan ekonomiler hızla zayıflayarak daha zor şartlar altında kalabilirler.
Sermaye akışları hızla yer değiştirmeye başlıyor. Bu gelişmelerin risk iştahının arttığı bir dönemin habercisi olduğunu düşünüyorum. Şirket satın almaları, milyar dolarlık şirketlere yapılacak farklı yatırımlar; değerlemesi hızlı büyüyen şirketlere olan ilgiyi de arttırıyor.
Bir ülkenin ya da bölgenin teknoloji alanında güçlü olması gelecekte çok değerli bir kas haline gelecek. İnovasyona yatırım yapmak, büyük teknoloji şirketlerine sahip olmak, Ar-Ge alanındaki yatırımlar, patent üretimi, ileri üretim altyapılarını geliştirmek , ekonomik büyümeyi destekleyebilir.
Bu büyük teknoloji girişimlerinin ve yeni oyuncuların yükselişi heyecan verici olsa da, birçok riski de beraberinde getiriyor. 2000’li yılların dot.com dönemini anımsayanlar o dönemin hüsranla sonuçlanan hikayelerini iyi anımsayacaklardır. Değerleme balonları görme ihtimalimizi de bir kenara not etmeliyiz. Şirketler göründükleri kadar büyük ve iyi finansallar sahip olmayabilirler. Tekelleşmenin insan hayatının gizliliğine ve etik kurallara getireceği riskleri ve güvenlik risklerini barındırabileceğini unutmamalıyız. Bu gidişat nereye evrilir henüz bilmiyoruz ama artık Mega Startup dönemi başladı ve bunun etkilerini çok yakında deneyimleyeceğiz.
Başlangıçta Nvidia’yı grafik işlemciler alanında uzmanlaşmış bir şirket olarak biliyor olabilirsiniz. Nvidia’nın yükselişini iki teknolojik gelişme bir çığ gibi geliştirdi ve inanılmaz bir seviyeye taşıdı. Kripto dünyasının ve blokchain altyapısının madencilik tarafında grafik kartlara olan yönelimi, Nvidia yı büyüttü. Son yıllarda ortaya çıkan Yapay Zekâ devrimi ise şirketin bugünkü değerlemesinin önünü açtı. CEO Jensen Huang’ın doğru stratejileri Nvidia için önlenemez bir yükselişi beraberinde getirdi. Bugün Intel’e , Nokia ‘ya milyar dolarlık yatırımlar yapan ve başka şirketleri de bünyesine alan bir yapıya doğru ilerliyor. Bu rakamsal büyüklüğü ülkemizdeki kurumlara göre oranlarsak; 520 civarında Türk Hava Yolları bu değere eşit. Veya 550 tane Tüpraş, 614 tane Ford Otosan ancak bu rakama ulaşabiliyor.
Bu kadar büyük bir değerlemeler, teknoloji ekosisteminde büyük bir etki oluşturuyor. Büyük sermaye yatırımları bu alanlara doğru yöneliyor. Şirketlerin tedarik zinciri ve altyapı yatırımları hız kazanıyor. Eğitim, Ar-Ge ve iş gücü dönüşümüne olan ihtiyaçlar büyüyor. Satın almalar ise şirketleri büyük tekellere doğru evirebiliyor. Eskiden şirket değerlemeleri bu kadar hızlı büyüyemezken, yapay zekâ şirketlerinde birkaç ayda milyar dolarlık değerlemeler görebiliyoruz.
Bu rakamlar ne kadar şişirilmiş veya gerçekçi bunu tartışabiliriz. Borsada işlem görebilen şirketlerin, bu değerlere ulaşması yatırımcılar açısından eminim olumlu karşılanıyordur. İşin ekonomik boyutu bu büyük şirketlerin ihtiyacına göre şekillenmeye başlıyor. Yapay Zekânın bu denli hızlı büyümesi , veri merkezleri ve işlem hızları tarafında da derin teknolojilere olan talebi ve yatırımları arttırıyor. Soğutma sistemlerine olan ihtiyacı, enerji talebini ve altyapı sektörlerinin büyümesini de hızlandırıyor.
Bu talep haliyle istihdam ve nitelikli işgücüne olan gereksinimi de önemli hale getiriyor. Bu dönüşümün negatif yanı ise; geleneksel ekonomileri oldukça zorlayacak ve ciddi bir tehdit oluşturma potansiyeli… Bu şirketler ülke ekonomilerinden büyük değerlere ulaşarak , küresel ticarete yön verecek büyük güçlere dönüşüyorlar. Buna hazır olmayan ve karar verici olmayan ekonomiler hızla zayıflayarak daha zor şartlar altında kalabilirler.
Sermaye akışları hızla yer değiştirmeye başlıyor. Bu gelişmelerin risk iştahının arttığı bir dönemin habercisi olduğunu düşünüyorum. Şirket satın almaları, milyar dolarlık şirketlere yapılacak farklı yatırımlar; değerlemesi hızlı büyüyen şirketlere olan ilgiyi de arttırıyor.
Bir ülkenin ya da bölgenin teknoloji alanında güçlü olması gelecekte çok değerli bir kas haline gelecek. İnovasyona yatırım yapmak, büyük teknoloji şirketlerine sahip olmak, Ar-Ge alanındaki yatırımlar, patent üretimi, ileri üretim altyapılarını geliştirmek , ekonomik büyümeyi destekleyebilir.
Bu büyük teknoloji girişimlerinin ve yeni oyuncuların yükselişi heyecan verici olsa da, birçok riski de beraberinde getiriyor. 2000’li yılların dot.com dönemini anımsayanlar o dönemin hüsranla sonuçlanan hikayelerini iyi anımsayacaklardır. Değerleme balonları görme ihtimalimizi de bir kenara not etmeliyiz. Şirketler göründükleri kadar büyük ve iyi finansallar sahip olmayabilirler. Tekelleşmenin insan hayatının gizliliğine ve etik kurallara getireceği riskleri ve güvenlik risklerini barındırabileceğini unutmamalıyız. Bu gidişat nereye evrilir henüz bilmiyoruz ama artık Mega Startup dönemi başladı ve bunun etkilerini çok yakında deneyimleyeceğiz.