hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Esra Öz Esra Öz

    Corona geçiren bir doktorun Corona Günlükleri kitap oldu

    10.03.2021 Çarşamba | 17:22Son Güncelleme:

    “Corona, geri dönüp baktığımızda 2020’yi anlatmak için kullanılacak tek kelime bu olacak. Sonrası için de bir milat. Kaybettiklerimiz için üzüldüğümüz, sağlığımıza kavuştuğumuz için sevindiğimiz, hiç hastalanmadığımız için şükrettiğimiz bir yıl” diyor Türkiye’de Covid-19’a yakalananlar ilk sağlık çalışanlarından biri olan Göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, “Hemşire hanım arıyor. Order girilmiş. İlaç hastanede yok. Temin edilecek. Ağzımdan gelen kan arttı. Peçete yetmiyor. Çok kanıyor. Plastik bardağa kan kusuyorum. Akşamki kan tahlili sonuçları gelmedi. Hemşire hanıma sordum. Trombosit sayısı düşmüş. Rakamı hatırlamıyor. Söylemek istemiyor. Nefesim yetmiyor. Havayı içime çekiyorum ama oksijen alamıyorum sanki. Öksürüğüm iyice arttı. Dayanamıyorum artık. Dua ediyorum…” yaşadıklarının diye anlatıyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Pandemi, corona, covid-19, maske, izolasyon, hijyen, hasta sayısı, turkuaz tablo… Hayatla aramıza mesafe koyduğumuz, rakamların hayatın kendisinden daha fazla dikkat çektiği bir yıl oldu 2020. Belki yaşattığı sosyal travmalar ve öğrettikleriyle gelenek göreneklerimiz değişecek, belki de sebep olduğu sosyoekonomik yükle sınırlar yeniden belirlenecek. Corona Günlükleri, yükselen dalgaları uzaktan gören bir bilim insanının hikâyesi. Masanın bir tarafındayken, öbür tarafına geçen bir doktorun hikâyesi, çocuklarından uzak, hastalarına yakın. Enfeksiyonu evinden uzak tutmaya çalışan, körüklenmiş ateşten yuvasını korumaya uğraşan bir babanın hikâyesi. Bir eşin hikâyesi. Bir evladın, bir kardeşin hikâyesi, ulaşamayan ve ulaşılamayan, yetişmeye çalışan… Bir dostun, bir arkadaşın, bir tanıdığın hikâyesi. 37 numarada oturan komşunun hikâyesi. Bir covid hastasının ve covid hastalığının hikâyesi.

    Bir hastasından virüsü kaparak 16 günlük tedavinin ardından taburcu olup işine dönen Göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Akkoyunlu corona sürecinde yaşadıklarını ve tedavi sürecini kitaplaştırdı. Covid-19’a yakalanan ve atlatan Prof. Dr. Akkoyunlu’nun, Pegasus Yayınlarından çıkan ‘Corona Günlükleri’ kitabının tüm geliri Kadın Hekimler Eğitime Destek Vakfı’na (KAHEV) bağışlanacak. Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, kitabıyla ilgili sorularımı yanıtladı.

    Bu kitabı neden yazdınız?

    Kitabın ilk ortaya çıkışına baktığımız zaman, amaçta bir kitap yazma niyeti yoktu. Hikayenin başladığı dönem, Covid’in Türkiye’ye ilk geldiği dönemlerdi. Bu süre zarfında henüz insanların gerçek mi değil mi şüphelerinin devam ettiği zamandı. O süre zarfında ben hastalığa yakalandım, bu hastalık çok ciddi şekilde ağır geçti. Gerçek bir hastalıktı, hastalığın gerçek olduğunu ve günbegün yaşadıklarımla kaleme aldım. Bunu kaleme alırken, önce kısa bir not şeklinde anılarımı yazmıştım. Bunu bizim Akciğer Sağlığı ve Yoğun Bakım Derneği yaklaşık olarak 3 bin civarında doktorun takip ettiği bir mail sitesine attım. Yazı oradan sosyal medyada yayılınca olumlu yönde geri bildirimler aldım. Hastalığın kliniğini ve gerçekliğini insanlara çok iyi anlatan bir yazı olduğunu söylediler. Bu arada Pegasus Yayınları kitap olarak yayınladı.
    Bu kitap bir hastalığın anatomisinden öte 2020 yılında yaşayan insanların hep beraber yaşadığımız o stresi, o kaos günlerini, karantina günlerini ve hastalığı hem doktor hem de hasta olarak yaşayarak yazdım.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yıllar sonra hep rakamlar olacak, duygulardan hiç bahsetmeyeceğiz. O gün yaşadığı duygular, ne gibi algılarımız olduğu, ne gibi yanılgılarımız olduğunun notunu düştüm.

    Bir doktorun gözüyle gözüyle tarihte yaşanan olayların değerlendirmesini görecekler. Tıbbi gerçeklikle beraber yaklaşımları, gelgitleri görecekler ve aynı zamanda belki de en önemlisi sokakta gezen bir insanın kısıtlama döneminde veya bir komşunun yaşadığı o hastalıkla beraber yaşadığı duygu durumunu anlayacaklar. Kısaca 2020 yılını yaşayanların hikayesini dile getirdim.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Corona geçiren bir doktorun Corona Günlükleri kitap oldu

    Bu virüse yakalanmamak için neler önerirsiniz?

    Burada en önemli yanılgılardan bir tanesi meseleyi tam bilmeyenlerin yorumları nedeniyle, sanki burnunuza dokunuyor ve dokunduğu an içeriye giriyor gibi alıyoruz. Ama öyle bir durum söz konusu değil. Ortamda virüste karışmış bir hava var. Virüsün kirlettiği bir hava var bu havayı nefesinizle beraber içinize çekiyorsunuz. İçinize çektiğiniz zaman bu hava hem burnunuzdan hem yutağınızdan hem de nefes borunuzdan akciğerinizdeki alveol dediğimiz hava keselerinin tamamında virüs yerleşiyor. Virüs dokunuyor ve mukoza dediğimiz o zarın üstüne gelir gelmez hemen hücrelere girmek için yol arıyor. Hücreye dokunuyor ve hemen kendisini hücre içerisine alıyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hücre içerisine girdikten sonra hücrenin kontrolüni ele geçiriyor. Kendi genetik proteinin kendi zarfını yapıyor. Bunlardan milyonlarca ürettiriyor. Bunlar hücre içerisinden ortama sanıyorlar. Bu virüsler hücreyi patlatarak çıkıyorlar. Diğer hücrelere gidiyor ve bir döngü başlıyor. Bu döngünün hastalığa oluşturana kadar geçen süre yaklaşık 3 ila 7 gün arasında geçiyor.

    Bu süre bazen 14 güne kadar uzayabiliyor ama 14 güne uzaması çok ender, 10 günden sonra genel itibariyle görmeyiz. Benim hastalığım sırasında da temasımdan 5. günden sonra hastalığın semptomları başladı. Virüsün hücre içeride kendisini çoğaltmaya başladığından hastalığın oluştuğu evreye protomal evre diyoruz.

    Maske mesafe ve hijyen diyoruz. Bunlara uyduğunuz zaman virüsün gelip hücrelerimize dokunmasına ve girişine engel olmuş oluruz. Bu en önemli bariyerdir.

    Virüse yakalansa da hafif geçireceğini düşünenlere neler söylemek istersiniz?

    Vitaminlar ya da takviye ürünler çok gündeme geliyor, bunların etkinliği neredeyse sıfıra yakın. Çok ciddi bir etkinliği söz konusu değil. En iyi savunma sistemini dengeleyen şey uyku. Düzenli bir uykunuz yoksa, kesinlikle savunma sistemi büyük bir darbe alacaktır. Akşam 10 ya da 11 civarında karanlık ortamda uyumanızı, saat 7-8 gibi uyanmanızı yani ortalama 8 saat uyumanızı öneriyoruz. Sessiz ve karanlık ortamda uyku hijyeninin iyi olmasını öneriyoruz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Egzersiz yapmak da önemli. Yürüme bizim için en iyi spordur. Günlük olarak 6 bin adım ya da 10 bin adımın üzerinde atmak lazım.

    Dengeli beslenmeli, mevsim sebzelerini tüketerek yeterince almayı öneriyoruz. Badem, ceviz de tüketilmeli. Demir ya da D vitamini eksikliği varsa yerine konması gerekir. C vitaminini günlük olarak diyete eklenmesini öneriyoruz. Eksik vitamin söz konusu değilse, alınacak vitamin ve tozların çok fazla bir manası yok, böbrek taşı oluşturmasının dışında.