MARUF’un yüksek katılımlı ve dikkat çeken oturumlarından birinde, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye tarafından uygulanan Sivil Katılım Projesi ele alındı. Türkiye’nin farklı illerinde demokratik katılımı güçlendirmeyi hedefleyen bu proje, hibe programlarıyla yerel girişimleri destekliyor, sivil toplum–kamu–yerel yönetim iş birliklerini güçlendiriyor ve gönüllülük alanında politika önerileri geliştiriyor. Projenin başındaki isim, Proje Müdürü ve Baş Teknik Danışman Neslihan Cankara’nın MARUF’taki konuşması da bu bağlamda dikkat çekti.
Çoklu Krizler ve Katılımın Önemi
Cankara, art arda yaşanan afetler ve küresel krizler karşısında sivil toplumun rolüne odaklandı. Bu süreçte yerel yönetimler, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları arasındaki iş birliğinin artık bir tercih değil, zorunluluk olduğunu belirtti. Cankara, katılımın yalnızca belgelerde kalmaması, sahada uygulanabilir modellerle desteklenmesi gerektiğini vurguladı.

Yerel Mekanizmalardan Ulusal Modellere
Konuşmasında Cankara, Sivil Katılım Projesi’nin farklı şehirlerde geliştirdiği uygulamaları örnek gösterdi. Görev Gücü yapıları, hibe programlarıyla desteklenen iş birlikleri ve eylem planları kapsamında kurulan katılımcı mekanizmaların önemine değindi. Yerelde hayata geçen bu modellerin ulusal ölçekte de yaygınlaştırılması gerektiğinin altını çizdi.
Katılımcı Mekanizmalar ve Dayanıklılık
Afet ve kriz çağında katılımcı mekanizmaların yalnızca destekleyici değil, toplumun dayanıklılığını artıran temel unsurlar olduğuna dikkat çeken Cankara, bu bağlamda yürütülen çalışmaların, gönüllülük alanını da kapsayacak şekilde yeni politikalarla güçlendirilmesi gerektiğini aktardı.
Ortak Akıl Arayışı
Oturumda, Yurttaş meclisleri ve katılım platformları, Avrupa ve Türkiye’den örneklerle aktarıldı. Ortak mesaj açıktı: Yerel demokrasi, belediyeler kadar yurttaşların, sivil toplumun ve tüm kurumların birlikte inşa edeceği bir alan.
MARUF’ta verilen bu mesaj, krizlerle dolu bir dünyada demokrasiyi güçlendirmek isteyen kentler için yol gösterici bir çağrı niteliğinde oldu.
MARUF’un yüksek katılımlı ve dikkat çeken oturumlarından birinde, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye tarafından uygulanan Sivil Katılım Projesi ele alındı. Türkiye’nin farklı illerinde demokratik katılımı güçlendirmeyi hedefleyen bu proje, hibe programlarıyla yerel girişimleri destekliyor, sivil toplum–kamu–yerel yönetim iş birliklerini güçlendiriyor ve gönüllülük alanında politika önerileri geliştiriyor. Projenin başındaki isim, Proje Müdürü ve Baş Teknik Danışman Neslihan Cankara’nın MARUF’taki konuşması da bu bağlamda dikkat çekti.
Çoklu Krizler ve Katılımın Önemi
Cankara, art arda yaşanan afetler ve küresel krizler karşısında sivil toplumun rolüne odaklandı. Bu süreçte yerel yönetimler, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları arasındaki iş birliğinin artık bir tercih değil, zorunluluk olduğunu belirtti. Cankara, katılımın yalnızca belgelerde kalmaması, sahada uygulanabilir modellerle desteklenmesi gerektiğini vurguladı.

Yerel Mekanizmalardan Ulusal Modellere
Konuşmasında Cankara, Sivil Katılım Projesi’nin farklı şehirlerde geliştirdiği uygulamaları örnek gösterdi. Görev Gücü yapıları, hibe programlarıyla desteklenen iş birlikleri ve eylem planları kapsamında kurulan katılımcı mekanizmaların önemine değindi. Yerelde hayata geçen bu modellerin ulusal ölçekte de yaygınlaştırılması gerektiğinin altını çizdi.
Katılımcı Mekanizmalar ve Dayanıklılık
Afet ve kriz çağında katılımcı mekanizmaların yalnızca destekleyici değil, toplumun dayanıklılığını artıran temel unsurlar olduğuna dikkat çeken Cankara, bu bağlamda yürütülen çalışmaların, gönüllülük alanını da kapsayacak şekilde yeni politikalarla güçlendirilmesi gerektiğini aktardı.
Ortak Akıl Arayışı
Oturumda, Yurttaş meclisleri ve katılım platformları, Avrupa ve Türkiye’den örneklerle aktarıldı. Ortak mesaj açıktı: Yerel demokrasi, belediyeler kadar yurttaşların, sivil toplumun ve tüm kurumların birlikte inşa edeceği bir alan.
MARUF’ta verilen bu mesaj, krizlerle dolu bir dünyada demokrasiyi güçlendirmek isteyen kentler için yol gösterici bir çağrı niteliğinde oldu.