hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Esra Öz Esra Öz

    Pandemi anılarınız kitap olacak

    21.10.2020 Çarşamba | 11:23Son Güncelleme:

    Dünya tarihine damga vuran COVİD-19 pandemi sürecinde yaşanılanları hem bugününün insanının analiz edebilmesi hem de gelecek nesillerin günümüz şartlarını değerlendirebilmesi amacıyla “Pandemi Anıları" projesi hayata geçiriliyor. Projede, sadece sağlık meslek mensupları değil bu süreçten çok etkilenen herkes bu kitabın yazarı olmaya davet ediliyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Pandeminin en yoğun görüldüğü günlerde günde 2-3 hastayı kaybettiklerini söyleyen Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneği Başkanı Doç. Dr. Melda Türkoğlu, “Covid-19 nedeniyle hiçbir kronik hastalığı olmayan genç hastaları da kaybettik.” dedi.

    Maske takarak çalışmaya alışınca, siperliğin terden buğulanmasına bile zamanla çözüm geliştirdiklerini söyleyen Türkoğlu, “5 dakika sonra korumalı kıyafetle ter içinde kalıyoruz. Farklı branştan hekimlerle çalışmaya başladık. Hepimizin içinden birer mucit çıktı. İhtiyaç dahilinde elimizdeki ürünlerle bir şeyler yapmayı öğrendik. Çok farklı olaylar yaşadık. Bu nedenle de tüm sağlık çalışanlarının bu süreçte yaşadığı her şeyi bir araya getirmeye karar verdik.” diye konuştu.

    Pandemi süreciyle birlikte dijitalleşmenin hayatımızdaki önemi daha da arttı. www.pandemianilari.org adresine fotoğraf, video ve yazılarınızı yükleyebilirsiniz.

    “Bu uğurda canını kaybeden meslektaşlarımız oldukça bizler de kendi hayatımızdan korktuk”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Biz sağlık çalışanları bunların ötesinde farklı ve karmaşık duygu durumlarının içinden geçtik, farklı tecrübeler yaşadık” diyen Türkoğlu ise konuşmasında sağlık profesyonelleri penceresinden yaşananları özetledi: “Öncelikle virüsten değil, yetememekten, yetiştirememekten korktuk, sonra yakınlarımızdan korktuk. And içtiğimiz mesleklerimizi icra ederken annemize babamıza, eşimize, çocuklarımıza zarar vermekten korktuk. Ve en son bu uğurda canını kaybeden meslektaşlarımız oldukça bizler de kendi hayatımızdan korktuk.

    Yakınlarımıza, eşimize, çocuklarımıza, anne babamıza zarar vermemek adına günlerce onlardan uzak kaldık, halen yüzlerce sağlık çalışanı ailelerinden uzakta yaşadığı özlemle hizmet vermeye devam etmekte. Bu virüsün yeni olması, yayılımından korunmaya, tanısından tedavisine her bilginin yeni ve denenmemiş olması bizleri bilgi edinme konusunda korkunç bir paniğe itti. Her gün yeni bir bilgi, yeni bir makale, sosyal medyadan paylaşılan mesajlarla karşılaştık. Korkunç bir literatürün içinde boğulduk. Bunların hangisi doğruydu, hangisini hastamızda uygulamalıydık, nasıl korunacaktık, hangi maskeyi takacaktık vs. bunca işin arasında bunları da değerlendirmek ve doğrusunu seçmek durumundaydık.”

    “Babasını kaybeden bir kız çocuğunun “ne olur bari annemi yaşatın” dediğinde hissettiğim duyguyu tarif etmem mümkün değil”
    “Kimi genç yaşta olan nice ölümler gördük, değişik öykülere tanık olduk” diyen Türkoğlu, “Yoğun bakıma hasta yatırmak üzere değerlendirmeye gittiğim, nefes almakta ileri derecede zorluk çeken hastanın, yoğun bakımdan geldiğimi söyleyince, kendini hiç düşünmeden bana yoğun bakımda yatan eşini sorduğunda neler hissettiğimi ya da anne ve babası hastanede COVİD-19 nedeniyle tedavi görürken babasını kaybeden bir kız çocuğunun “ne olur bari annemi yaşatın” dediğinde hissettiğim duyguyu tarif etmem mümkün değil.” diye konuştu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Nefes bile almanızı engelleyen maskeler, görmenizi engelleyen gözlükler, hareket etmenizi engelleyen tulumlar, dokunmanızı engelleyen eldivenler ile çalışmak çok zordu”

    Çok yoğun çalıştıklarını, çok yorulduklarını söyleyen Türkoğlu, “Aynı mesai içerisinde iki katı iş yapmak durumundaydık, bir yandan COVİD-19 hasta grubu ile uğraşırken bir yandan COVİD-19 olmayan hastalar devam ediyordu. Çalışma sırasında katlanmamız gereken zorluklar da vardı. Nefes bile almanızı engelleyen maskeler, görmenizi engelleyen gözlükler, hareket etmenizi engelleyen tulumlar, dokunmanızı engelleyen eldivenler ile çalışmak çok zordu. Alışkanlıklarımız ve çalışma düzenimiz, mesai arkadaşlarımız her şey değişti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hastanelerin farklı salgın planlamaları içerisinde farklı disiplinlerden farklı sağlık çalışanlarıyla çalışmak durumundaydık. Birbirine alışık olmayan kişiler kısa sürede adapte olarak bir ekip kurmak zorunda kaldı. Zaman zaman gerildik, ancak sonrasında alışkanlıklarımızı bir kenara bırakıp, mevcut ekiple hoşgörü ile çalışmayı da öğrendik. Bu süreç içerisinde hepimizin içinden bir Einstein çıktı.

    Sağlık ekipmanlarının yetememesi en büyük endişelerimizden biriydi. Bu nedenle bu konuda da her birimiz birer mucit olduk neredeyse. İşimize yarayacak ekipmanları elimizdeki malzemelerle oluşturmaya çalıştık, yaptıklarımızı da birbirimizle paylaştık, çok keyif aldık. Şu an pandeminin ortasındayız. Artık sürece de çalışmaya da daha fazla uyum sağladık. Bir an önce bu dönemi atlatmak ve eski günlerimize kavuşmak istiyoruz. Tıp dünyasında 100 yılda bir görülebilecek bu salgına bizler şahit olmuştuk. Ancak yaşadıklarımızı, tecrübelerimizi, duygularımızı sonraki nesillere aktarmak en büyük görevimiz olmalıydı.” şeklinde konuştu.