hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Fatoş Karahasan Fatoş Karahasan

    Bir çok açıdan sonun başlangıcı, bazı açılardan başlangıcın sonu. 2020, 2021 ve diğerleri…

    27.12.2020 Pazar | 13:04Son Güncelleme:

    Paris Bosphorus Enstitüsü Başkanı, TÜSİAD Eski Genel Sekreteri, Stratejist ve Yazar Dr. Bahadır Kaleağası ile zaman atladık. 2030 yılına giderek bir söyleşi yaptık. Geçmişi ve geleceği konuştuk.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bir 2030 yılı söyleşisi

    - Nasıl geçti son 10 yıl?

    Gerilimli başladı ama toparladık sayılır; insanlık uygarlığı olarak. Sanırım 2031 iyi başlıyor. Dünya tarihinin akışı 2020’lerde dalgalı bir dönem yaşadı. Şimdi 2030 yılında geriye dönüp baktığımızda on yıl öncesine gidiyor odak noktamız; 2020 yılının nasıl tarihsel bir dönüm anı olduğunu daha iyi anlıyoruz. Bir çok açıdan sonun başlangıcı, bazı açılardan başlangıcın sonu.

    - 2020 mi? Aynı şey başka yıllar için de söylenmedi mi?

    Evet. “Annus Horribilis” sendromu. Berbat yıl algısı. Kraliçe Elizabeth hanedandaki özel sorunlar ve Windsor şatosu yangını sonrasında 2009 yılını böyle tanımlamıştı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan ise artan savaşlar ve uluslararası yardım programlarındaki kötü yönetim skandalları nedeni ile 2004’ü öyle mahkûm etmişti. Nereden baktığınıza bağlı. Hatırlayın örneğin, 2019 sonunda sosyal medya “bitsin bu korkunç 2019” şakalarıyla doluydu. Ne oldu sonra? 2020; ve hatta 2021.

    - 2020’nin farkı neydi?

    Küresel sorunlara farkındalık yükseldi, genelleşti. Gezegen aidiyeti güçlendi. İnsanlık uygarlığı Covid-19 pandemisine karmaşık bir evrim yumağında yakalanmıştı. O zamanlar gündemde küreselleşme ve sanayi devrimi 4.0 ötesinde bir “toplum 5.0” arayışı vardı. Daha ekolojik, sosyal, bilimsel ve demokratik bir uygarlık kurgusu arayışı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    - Fakat küreselleşme hep vardı!

    Vardı ve hızlanmıştı. Küreselleşme insanların zaman-alan sürekliliğinde olan biteni algılama kapasitesini zorlamaya başlamıştı. Her şey daha serbest dolaşıyordu gezegen sathında: para, mallar, hizmetler, insanlar, bilgi, veri, fikir, kültür… Bu hareketlilik coşkusu küresel virüsler için de geçerliydi. Biyolojik virüsler; finansal, dijital, dogmatik virüsler… Terörizm virüsü, örgütlü suç virüsü, yoksulluk, işsizlik virüsü. Dezenformasyon virüsü… Ve en önemlisi, en yaşamsal olanı: karbondioksit virüsü. Zaten 2020’nin hayırlı bir olayı ABD’nin Trump faciasından kurtulması oldu. Biden Başkan seçilince “dakika 1, Biden 1” oldu; ilk icraatı ABD’nin Paris İklim Değişikliği Anlaşması’na geri dönmesi oldu. Trump gitti ama “Trumpizm” ile cebelleşme devam etti tüm dünyada. Merkez siyasetin gelir dağılımı ve sosyal ilerleme ile bocalaması, kimlikler üzerinden kutuplaşma politikaları, dezenformasyon virüsüne karşı toplumsal bilinçlenme ve dış politikada idealist söylemlerin, iç siyasetin ve savaş sektörlerinin istismarıyla etkisizleşmesi gibi bir çok sorun devam etti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

     - 2022’ye doğru aşı kampanyaları ile sağlık krizi aşıldı tabii…

    Krizin biyolojik virüs boyutunda bilim kazandı, evet. Diğer yandan 2020 krizi öncesi zamanların küresel eğilimleri kriz sonrası geleceğe taştılar. Toz duman dağılmaya, yaşam türümüz bu hastalıktan arınmaya başladığında toplumlar için varoluşsal sorunlar derinleşmişti: güvenlik, özgürlük, teknoloji, özel alan, milli devlet, uluslararası işbirliği, korumacılık, hareketlilik, petrol fiyatları, yeşil enerji yatırımları, enerji piyasaları, iklim değişikliği ile mücadele, gelir dağılımı eşitsizliği… Ve tabii krizin acil sorunları da devrede olmaya devam ediyordu: pandeminin yeni dalgalara karşı kontrol altına alınması, insanların sağlık durumuna göre iş yaşamına dönüşü ve ülke içi ve dışı hareketliliği; “aşılı” ve “aşısızlar” arasında yeşeren yeni dikenli alanlar…

    - Evet bahsettiğiniz finansal virüsler de sorun oldu sonra.

    Maalesef. Her zaman olduğu gibi açıktan veya zımni kaçınılmaz etken: para! Şirketlerin finansal durumu. Nakit akışı, faturalar, krediler, borçlar, sigortalar, yatırımlar, insan kaynakları… Sadece kendileri için değil! Müşterileri, bankaları, tedarikçileri, rakipleri ile iş yaşamında eko-sistem bilinci de güçlendi. Devletlerin de bütçe açıkları muazzam arttı. Ticaret savaşlarının, korumacılığın eşiğinden dönüldü. Sağlık sorunu mu öncelik, ekonomi mi? Sağlıksız toplumlar ekonomiyi çökertiyor anlaşıldı fakat ekonomi çökerse sağlık sistemi nasıl işleyecek? İşte bu paradokstan çıkmayı öğrendi insanlık uygarlığı son 10 yılda, 2020’lerde.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

     - Yönetimi kolay olmadı bu paradoksun.

    Sadece bir paradoks olsa neyse. Başka sorunlar da çığ etkisiyle üzerine geldi toplumların. Güvenlik ile özgürlük ikileminde ibre ne tarafa dönmeli? İnsanlar özgürlüklerine düşkün ama can güvenliği, sağlık güvenliği bazen baskın çıkabiliyor. O zamanlar Çin’de revaçta olan yüz tanıma, telefon izleme, sosyal davranış ölçme ve dron teknolojilerini sistemleştirmiş devlet yönetim biçimleri de yaygınlaştı. Eşzamanlı olarak pandemi zamanlarının daha da bilinçlendirdiği toplumsal sorumluluk ve bireysel girişim dalgaları da çoğaldı. Bu sayede daha demokrat, saydam, sosyal, bilimsel ve dünyaya açık bir siyaset anlayışı serpildi. Aradan geçen 10 yılda insanlık hala özgürlük ile güvenlik dengesini korumaya çalışıyor. Blok zincir, arttırılmış gerçeklik, kuantum bilgisayarı gibi teknolojik sıçramalar aynı zamanda daha saydam bir güvenlik sistemine olanak veriyor. Demokrasi de daha katılımcı. Biz seçmenler yerel, ulusal ve uluslararası her alanda politika üretme sistemine katılabiliyoruz. Karar süreçlerine doğrudan katılmaya başladık. Verilerin doğruluğunu, siyasal tercihlerimize uygunluğunu, maddi çıkarlarımıza etkisini ve de uygulama başarısını teknoloji sayesinde daha iyi ölçüyoruz; blok zincir gibi teknolojiler sayesinde daha iyi denetliyoruz. İşte 2020’den sonraki ilk yıllarda daha iyi demokrasi tartışması ile teknolojik atılımlar arasında senkronizayon böyle başladı. Yapay zekayı ise ancak yeni yeni sosyal ve etik boyutları ile ekonomik ve sosyal yaşama dahil ediyoruz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

     - Ya sonra? Nasıl geçti yıllar? 2030’lara nasıl geldik?

    2021 biterken artık kaçınılmaz gerçekler vardı. Öncelikle sağlık politikalarının küresel işbirliği, hatta küresel bir yönetim boyutuna taşınması gereği anlaşılmıştı. Sağlık ürünleri, hizmetleri, veri yönetimi ve aşı gibi alanlarda başlayan küresel standartlar ve uygulama süreçleri anlayışı diğer alanlarda da entegrasyonu tetikledi. En ileri uluslararası, hatta uluslarüstü entegrasyon modeli olarak Avrupa Birliği öncü oldu. Daha federal bir Euro bölgesine sahip oldu. Bu bir çekirdek Avrupa oluşturdu. Onun etrafında Euro parasal birliğine dahil olmak istemeyen veya teknik olarak hazır olmayan ülkeler ile daha esnek bir entegrasyon çemberi, daha konfederal bir yapı gelişti. Türkiye için de iyi oldu bu. Bu arada Brüksel dünyanın hemen hemen her önemli ekonomisi ile derin ekonomik anlaşmalar yaptı. ABD ise bir taraftan Avrupa ile Transatlantik ekonomik alanı tesisi ederken, diğer yandan Transpasifik ekonomik ortaklık ile Asya’da Çin’i dengeledi. Tabii Pekin de otoriter devlet düzeni özelliklerine rağmen, iç sosyal ve ekonomik kırılganlıklarını dikkate alarak bu uluslararası işbirliğinin yapıcı aktörü olmaya çalıştı. Uzay projelerinde, Mars programında bile artık Batı ile beraber. Bu sayede Rusya da rahatladı ve daha ziyade ait olduğu Batı sistemine yakınlaştı. Asıl sıkıntı olan Orta Doğu ise maalesef orta Doğu olmaya devam ediyor; nispeten tabii.

    Bir önemli kalkınma ekseni de özetle “toplum 5.0” olarak tanımlanan aşamaydı. Dördüncü sanayi devrimi sonrası artık sosyal, ekolojik, bilimsel, teknolojik ve demokratik gelişme denklemini iyi kuran bir “Toplum 5.0” arayışı 2020-2021 pandemisi ile hızlanmıştı. Birleşmiş Milletlerin 17 ana hedefte toplanan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Dünya, Batı ve Türkiye için tüm bu gelişmelerin ana çerçevesini oluşturdu aslında. Bu alanlarda ilerleme kısmen de olsa yakın geçmişin tarihine yön verdi.

    - Türkiye’de neler oldu?

    2020’de iyice derinleşen sorun girdaplarından sonraki yıllarda çıktı. Dünya çapında özgürlük, yaratıcılık ve sosyal kalkınma modeli konumuna geldi. Avrupa’nın Avrasya açılım merkezi oldu. Çok zor yazıldı ama güzel bir başarı hikayesi.