Canlı Yayın
1987’de 35 bin dolarlık bir sermayeyle kurulan, bugün 180 bin çalışanıyla 92 milyar dolarlık bir büyüklüğe erişen Huawei’in muazzam bir başarı öyküsü var. Huawei’in Küresel Medya ve İletişim Başkanı Joy Tan’le, Çin’in Schenzhen kentinde biraraya geldik. Joy Tan, Cnnturk.com’a özel olarak verdiği söyleşide Huawei’in kurum kültürünü ve büyümesinin gerisindeki sırları anlattı.
Çalışkanlık ve bağlılıkla büyümek
Huawei kurum kültürü hangi değerleri üzerine kuruludur?
Bizim kültürümüz şirket değerlerimizden kaynaklanır. Hepimiz aynı ilke
çerçevesinde çalışırız. Kurucumuzdan başlayarak en genç temsilcimize kadar herkes için işin merkezinde şirkete bağlılık ve çalışkanlık yatar.
Biz yüzde yüz çalışanlarına ait özel bir şirketiz. 180 bin çalışanımız aynı amaçla çalışır.
Herkesin hedefi müşteriye değer sağlamak, böylece şirketi büyütmek ve kendisini de ileriye taşımaktır.
180 bin kişiyi aynı hedefe yönlendirebilmek nasıl mümkün oluyor?
Bay Ren Zhengfei, 1987’de bir kaç ortağıyla birlikte şirketimizi kurduğunda Huawei çok küçük bir yeni girişimdi. Aradan, 30 yıl geçti. 35 bin dolarlık bir yatırımla başlayan şirket, geçen yıl 92 milyar dolarlık bir ciroya erişti. Çin’deki muazzam talep, Telcom’da büyümemizin en büyük itici gücü oldu. Daha sonra yurt dışına açıldık.
Çin’de, önce kırsal bölgelerde çalıştık. Daha sonra sırasıyla küçük kentlere ve sonra Şangay, Bejing gibi büyük kentlere gittik. Yurt dışına açıldığımızda da ilk olarak, Afrika’daki gelişmekte olan ülkelere ve Rusya’ya gitik. Küçük küçük adımlarla ama sürekli olarak ilerledik. Daha sonra Batı Avrupa’ya da girdik. Büyüdük ama şirketteki en yeni çalışan bile işe nasıl başladığımızı ve büyüme öykümüzü bilir. Şirketimizde hala start-up kültürü hakimdir.
Start-up kültürü derken ne kast ediyorsunuz?
Biz daima ayakta kalmak için ne yapacağımızı düşünürüz. Start-up şirketlerde de böyledir. Huawei 92 milyar dolar ciro elde eden bir şirket, nasıl ayakta kalacağınız konusunda endişelenmenize gerek yok diyebilirsiniz. Ancak, bu bizim için geçerli değil. Şirketimiz sürekli olarak dijital çağda nasıl ayakta kalacağımızı ve şirkete nasıl değer katacağımızı sorguluyor. Bu kültür hiç bir zaman değişmiyor.
Şirketteki herkes, inovasyon yapmak, yenilikçi olmak pazara ve müşteriye değer sunmak zorunda olduğumuzu düşünüyor. Örneğin, 7 yıl önce IT işine girdik. Kendimizi gelenekesel bir telefon hizmeti sunan bir (Telco) şirketinden, iletişim ve bilgi teknolojileri kuruluşuna doğru dönüştürdük. Misyonumuz ve organizasyon yapımız değişti.
Büyümeniz nasıl başladı?
Çin telekom pazarı büyürken, büyük şehirlerde Nokia, Motorola, Nortel gibi pazara hakim dev küresel oyuncular vardı. Biz yeni bir girişim olarak onlarla büyük şehirlerde rekabet edemezdik. O yüzden, işe köylerden başladık. Çalışkan ve fedakar çalışanlarımız, ülkenin en ücra köşelerine giderek, sorunlara yerinde çözüm getirdiler. Örneğin, tarım bölgelerindeki verici istasyonlarında sık sık sorun yaşanıyordu. Hatlar kesiliyordu. Pek çok büyük şirket bu bakım sorunlarına çözüm getiremedi. Bizim çalışanlarımız günlerce o bölgelerde yaşayıp gözlem yaptılar. Sorunun çok basit bir kaynağı olduğu ortaya çıktı. Kabloları fareler kemiriyordu. Çözüm için, kabloları metal boruların içine yerleştirdiler. İş çözüldü
Basit bir konu ama yerinde gözlemlemezseniz doğru çözüm sunamıyorsunuz.
Çalışanlarımızın bağlılığı ve sadakati en büyük gücümüz.
Müşterileri nasıl dinliyorsunuz?
Dijital dönüşüm bizim yatırım stratejimiz. Geçmişte Ar-ge çalışmalarımıza müşteri ihtiyaçları yön veriyordu.
Şimdi teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki, müşteri ihiyaçlarının yanısıra, teknolojiye de büyük yatırım yapıyoruz.
Ar-ge bütçemizin yüzde 70- 80’i müşteri beklentilerini ve pazarı analiz etmeye yönelik çalışmalara ayırılıyor; 12-18 ay içinde gerekli olacak ürün geliştirme çalışmaları gibi…
Geri kalan bütçe nasıl kullanılıyor?
Ar-ge bütçemizin yüzde 20-30’luk bölümünü, gelecekte teknolojide neler olacağını anlamak için ağırlıklıı olarak kimya, matematik, fizik gibi temel bilimlere harcıyoruz. Teknoloji ve temel bilimlere yatırımın 5-10 sene geri dönüşü olmaz. Ama biz geleceğe hazırlanmak için bu yatırımları yapıyoruz.
Ar-ge bölümlerinizi nasıl kuruyorsunuz?
Ar-ge merkezlerimizi yetenekler neredeyse orada açıyoruz. Örneğin, Rusya’da çok başarılı matematikçiler var, bu yüzden ilk matematik Ar-ge merkezimizi Rusya’da kurduk. İkinci matenatik merkezimizi Paris’te açtık. 5G wireless araştırma merkezlerimiziyse, bu alanda deneyimli ve yetenekli kişilerin çok olduğu Kanada Ottawa, Münih ve Şangay’da kurduk.
Ar-Ge yatırımlarınız ne kadar?
Tüm çalışanlarımızın yüzde 45’i Ar-ge bölümlerinde çalışıyor. Bu dünyada 80 bin kişi demek. Başarımızın temel faktörlerinden birisi Ar-ge’ye kesintisiz yatırım yapmamız. Örneğin, geçen yıl Ar-ge bütçemiz 13.8 milyar dolardı, yani toplam cironun yüzde 15’i.
Pazarlama çalışmalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?
Huawei uzun süre kuruluşlara çözüm sağlayan bir şirketti. Pazarlamaya ve marka çalışmalarına kaynak ayırmadık. Şimdi, her segment için ayrı hizmetler geliştiriyoruz. Bu yıl, vizyon ve misyon cümlelerimizi yeniden belirledik.
Yeni misyonunuzu nasıl tanımladınız?
“Tümüyle bağlantılı ve akıllı bir dünya için, her birey, her ev ve her organizasyona dijital hizmet sunmak.”
Bu bizim uzun vadeli ana şemsiyemiz. Tüm iş gruplarımız, bu önerme çerçevesinde kendi iş planını yapıyor. Birlikte aynı hedef için çalışıyoruz. Bu da büyümemizi tetkliyor.
Marka bilinirliğiniz de yükseliyor…
Hızla büyüyoruz. Dünyada pazar payı açısından üçüncüyüz.
BrandZ ve Interbrand listelerinde Dünyanın en değerli markaları arasındayız Örneğin, Interbrand listesinde 70. sıradayız.
Küresel olarak marka bilinirliğimizse yüzde 86. (Ipsos)
Markanın bu kadar güçlenmesini nasıl sağladınız?
Marka yaratmak şirketin içinde başlar. Kullanıcı deneyimi markayı yansıtır.
Söylediğinizi yapmak zorundasınız. Marka yaratmak çalışan herkesin ortak çabasıyla olur. Ar-Ge’den, satışa her nokta çok önemldiir. Çalışanlarımızın müşterilere söylediği her şey marka deneyiminin bir parçasıdır.
Marka sadece iletişim ya da pazarlama değil. İşteki tüm ayrıntıların toplamıdır.
Gelecek hedefiniz nedir?
Biz akıllı bir dünyaya doğru ilerlediğimizi biliyoruz. Akıllı cihazlar, çevrelerini algılayabilen cihazlar hızla artıyor. Bir süre sonra hepsi birbirine bağlanacak. Buluttaki bilgiler cihazınıza gelecek. Dünya her gün daha akıllanacak.
Biz dünyayı dijital dönüşüme hazırlamayı hedefliyoruz. Huawei bunu tek başına yapamaz. Her endüstri için iş ortaklarımıza güveniyoruz ve onlarla birlkte çalışıyoruz. Neleri iyi yaptığımızı, neleri daha iyi yapabileceğimizi, hangi özelikleri geliştirmemiz gerektiğini sürekli olarak sorguluyoruz. Kendimizi bu doğrultuda geliştirecek adımlar atıyoruz.
1987’de 35 bin dolarlık bir sermayeyle kurulan, bugün 180 bin çalışanıyla 92 milyar dolarlık bir büyüklüğe erişen Huawei’in muazzam bir başarı öyküsü var. Huawei’in Küresel Medya ve İletişim Başkanı Joy Tan’le, Çin’in Schenzhen kentinde biraraya geldik. Joy Tan, Cnnturk.com’a özel olarak verdiği söyleşide Huawei’in kurum kültürünü ve büyümesinin gerisindeki sırları anlattı.
Çalışkanlık ve bağlılıkla büyümek
Huawei kurum kültürü hangi değerleri üzerine kuruludur?
Bizim kültürümüz şirket değerlerimizden kaynaklanır. Hepimiz aynı ilke
çerçevesinde çalışırız. Kurucumuzdan başlayarak en genç temsilcimize kadar herkes için işin merkezinde şirkete bağlılık ve çalışkanlık yatar.
Biz yüzde yüz çalışanlarına ait özel bir şirketiz. 180 bin çalışanımız aynı amaçla çalışır.
Herkesin hedefi müşteriye değer sağlamak, böylece şirketi büyütmek ve kendisini de ileriye taşımaktır.
180 bin kişiyi aynı hedefe yönlendirebilmek nasıl mümkün oluyor?
Bay Ren Zhengfei, 1987’de bir kaç ortağıyla birlikte şirketimizi kurduğunda Huawei çok küçük bir yeni girişimdi. Aradan, 30 yıl geçti. 35 bin dolarlık bir yatırımla başlayan şirket, geçen yıl 92 milyar dolarlık bir ciroya erişti. Çin’deki muazzam talep, Telcom’da büyümemizin en büyük itici gücü oldu. Daha sonra yurt dışına açıldık.
Çin’de, önce kırsal bölgelerde çalıştık. Daha sonra sırasıyla küçük kentlere ve sonra Şangay, Bejing gibi büyük kentlere gittik. Yurt dışına açıldığımızda da ilk olarak, Afrika’daki gelişmekte olan ülkelere ve Rusya’ya gitik. Küçük küçük adımlarla ama sürekli olarak ilerledik. Daha sonra Batı Avrupa’ya da girdik. Büyüdük ama şirketteki en yeni çalışan bile işe nasıl başladığımızı ve büyüme öykümüzü bilir. Şirketimizde hala start-up kültürü hakimdir.
Start-up kültürü derken ne kast ediyorsunuz?
Biz daima ayakta kalmak için ne yapacağımızı düşünürüz. Start-up şirketlerde de böyledir. Huawei 92 milyar dolar ciro elde eden bir şirket, nasıl ayakta kalacağınız konusunda endişelenmenize gerek yok diyebilirsiniz. Ancak, bu bizim için geçerli değil. Şirketimiz sürekli olarak dijital çağda nasıl ayakta kalacağımızı ve şirkete nasıl değer katacağımızı sorguluyor. Bu kültür hiç bir zaman değişmiyor.
Şirketteki herkes, inovasyon yapmak, yenilikçi olmak pazara ve müşteriye değer sunmak zorunda olduğumuzu düşünüyor. Örneğin, 7 yıl önce IT işine girdik. Kendimizi gelenekesel bir telefon hizmeti sunan bir (Telco) şirketinden, iletişim ve bilgi teknolojileri kuruluşuna doğru dönüştürdük. Misyonumuz ve organizasyon yapımız değişti.
Büyümeniz nasıl başladı?
Çin telekom pazarı büyürken, büyük şehirlerde Nokia, Motorola, Nortel gibi pazara hakim dev küresel oyuncular vardı. Biz yeni bir girişim olarak onlarla büyük şehirlerde rekabet edemezdik. O yüzden, işe köylerden başladık. Çalışkan ve fedakar çalışanlarımız, ülkenin en ücra köşelerine giderek, sorunlara yerinde çözüm getirdiler. Örneğin, tarım bölgelerindeki verici istasyonlarında sık sık sorun yaşanıyordu. Hatlar kesiliyordu. Pek çok büyük şirket bu bakım sorunlarına çözüm getiremedi. Bizim çalışanlarımız günlerce o bölgelerde yaşayıp gözlem yaptılar. Sorunun çok basit bir kaynağı olduğu ortaya çıktı. Kabloları fareler kemiriyordu. Çözüm için, kabloları metal boruların içine yerleştirdiler. İş çözüldü
Basit bir konu ama yerinde gözlemlemezseniz doğru çözüm sunamıyorsunuz.
Çalışanlarımızın bağlılığı ve sadakati en büyük gücümüz.
Müşterileri nasıl dinliyorsunuz?
Dijital dönüşüm bizim yatırım stratejimiz. Geçmişte Ar-ge çalışmalarımıza müşteri ihtiyaçları yön veriyordu.
Şimdi teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki, müşteri ihiyaçlarının yanısıra, teknolojiye de büyük yatırım yapıyoruz.
Ar-ge bütçemizin yüzde 70- 80’i müşteri beklentilerini ve pazarı analiz etmeye yönelik çalışmalara ayırılıyor; 12-18 ay içinde gerekli olacak ürün geliştirme çalışmaları gibi…
Geri kalan bütçe nasıl kullanılıyor?
Ar-ge bütçemizin yüzde 20-30’luk bölümünü, gelecekte teknolojide neler olacağını anlamak için ağırlıklıı olarak kimya, matematik, fizik gibi temel bilimlere harcıyoruz. Teknoloji ve temel bilimlere yatırımın 5-10 sene geri dönüşü olmaz. Ama biz geleceğe hazırlanmak için bu yatırımları yapıyoruz.
Ar-ge bölümlerinizi nasıl kuruyorsunuz?
Ar-ge merkezlerimizi yetenekler neredeyse orada açıyoruz. Örneğin, Rusya’da çok başarılı matematikçiler var, bu yüzden ilk matematik Ar-ge merkezimizi Rusya’da kurduk. İkinci matenatik merkezimizi Paris’te açtık. 5G wireless araştırma merkezlerimiziyse, bu alanda deneyimli ve yetenekli kişilerin çok olduğu Kanada Ottawa, Münih ve Şangay’da kurduk.
Ar-Ge yatırımlarınız ne kadar?
Tüm çalışanlarımızın yüzde 45’i Ar-ge bölümlerinde çalışıyor. Bu dünyada 80 bin kişi demek. Başarımızın temel faktörlerinden birisi Ar-ge’ye kesintisiz yatırım yapmamız. Örneğin, geçen yıl Ar-ge bütçemiz 13.8 milyar dolardı, yani toplam cironun yüzde 15’i.
Pazarlama çalışmalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?
Huawei uzun süre kuruluşlara çözüm sağlayan bir şirketti. Pazarlamaya ve marka çalışmalarına kaynak ayırmadık. Şimdi, her segment için ayrı hizmetler geliştiriyoruz. Bu yıl, vizyon ve misyon cümlelerimizi yeniden belirledik.
Yeni misyonunuzu nasıl tanımladınız?
“Tümüyle bağlantılı ve akıllı bir dünya için, her birey, her ev ve her organizasyona dijital hizmet sunmak.”
Bu bizim uzun vadeli ana şemsiyemiz. Tüm iş gruplarımız, bu önerme çerçevesinde kendi iş planını yapıyor. Birlikte aynı hedef için çalışıyoruz. Bu da büyümemizi tetkliyor.
Marka bilinirliğiniz de yükseliyor…
Hızla büyüyoruz. Dünyada pazar payı açısından üçüncüyüz.
BrandZ ve Interbrand listelerinde Dünyanın en değerli markaları arasındayız Örneğin, Interbrand listesinde 70. sıradayız.
Küresel olarak marka bilinirliğimizse yüzde 86. (Ipsos)
Markanın bu kadar güçlenmesini nasıl sağladınız?
Marka yaratmak şirketin içinde başlar. Kullanıcı deneyimi markayı yansıtır.
Söylediğinizi yapmak zorundasınız. Marka yaratmak çalışan herkesin ortak çabasıyla olur. Ar-Ge’den, satışa her nokta çok önemldiir. Çalışanlarımızın müşterilere söylediği her şey marka deneyiminin bir parçasıdır.
Marka sadece iletişim ya da pazarlama değil. İşteki tüm ayrıntıların toplamıdır.
Gelecek hedefiniz nedir?
Biz akıllı bir dünyaya doğru ilerlediğimizi biliyoruz. Akıllı cihazlar, çevrelerini algılayabilen cihazlar hızla artıyor. Bir süre sonra hepsi birbirine bağlanacak. Buluttaki bilgiler cihazınıza gelecek. Dünya her gün daha akıllanacak.
Biz dünyayı dijital dönüşüme hazırlamayı hedefliyoruz. Huawei bunu tek başına yapamaz. Her endüstri için iş ortaklarımıza güveniyoruz ve onlarla birlkte çalışıyoruz. Neleri iyi yaptığımızı, neleri daha iyi yapabileceğimizi, hangi özelikleri geliştirmemiz gerektiğini sürekli olarak sorguluyoruz. Kendimizi bu doğrultuda geliştirecek adımlar atıyoruz.
SON DAKİKA
