hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Fatoş Karahasan Fatoş Karahasan

    Şifa için doğayı korumamamız gerekiyor

    19.05.2021 Çarşamba | 10:42Son Güncelleme:

    Birleşmiş Milletler Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü bu yıl 22 Mayıs’ta “#Doğaİçin çözümün parçasıyız” sloganı ile kutlanacak. TEMA Vakfı da bu önemli gün öncesinde düzenlediği bir basın toplantısında A. Nihat Gökyiğit Biyolojik Çeşitlilik Projesi’ni duyurdu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Arazi tahribatı, iklim değişikliği, avlanma ve aşırı yararlanma nedenleriyle gün geçtikçe azalan biyolojik çeşitliliğin korunması gerektiğine dikkat çeken Vakıf, Kurucu Onursal Başkanlarından A. Nihat Gökyiğit’in ismini verdiği proje ile #FarkındaMıyız sorusunu sorarak biyolojik çeşitlilik kavramının Türkiye’de bilinirliğinin artmasını hedefliyor.

    Toplantıda, TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç; biyolojik çeşitliliğin hızla yok olduğuna ve dünyadaki türlerin %25’inin neslinin tehlike altında bulunduğuna dikkat çekerek, çarpıcı bilgiker paylaştı. Ataç’ın verdiği rakamları kısaca özetlemek istiyorım:

    • Ülkemiz bir kıta değil ancak bir kıtada bulunacak sayıda tür çeşitliliğine sahip.
    • Tüm Avrupa kıtasında 12 bin 500 farklı tohumlu bitki türü varken, Türkiye’de bu sayı 10 bin 900.
    • Ülkemizde mantarlar ve mikroorganizmalar hariç bilinen 37 binden fazla tür bulunuyor. Sahip olduğumuz bitki türlerinin %38’i, hayvan türlerinin ise %18’i endemik, yani sadece ülkemizde bulunan türler.
    • Ne yazık ki bin 284 bitki türü ile 139 hayvan türünün nesli tehlike altında. Bilinen türlerden 11’i tamamen yok olmuş.
    • Her bir yok oluş doğanın sağlığının bozulmasına sebep oluyor. Bu da insan refahı azalması ve sağlığının bozulması anlamına geliyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Biyolojik çeşitliliğin yaşam sigortamız olduğunun #FarkındaMıyız?

    • Biyolojik çeşitliliğin doğanın sağlığına olduğu kadar insan sağlığına da çok önemli etkileri var.
    • Gıdalarımızın %35’i başta arılar olmak üzere doğada tozlaşma sağlayan canlılara bağlı.
    • Aynı şekilde kullandığımız antibiyotiklerin kaynağı toprak mikroorganizmaları. Yine bugün en yaygın kullanılan 150 ilacın %57’si doğadan geliyor ve gelmeye devam ediyor.
    • Bakteri, virüs ve parazitlerin neden olduğu salgınlara karşı kullanılan ilaçların %75’i doğa kaynaklı.
    • 1981-2010 yıllarında onaylanan antibiyotiklerin %75’inin (104 antibiyotiğin 74’ü) kökeni doğadaki canlılar.
    • Kanser ilaçlarının %70’i doğa kaynaklı veya doğadan esinlenerek üretiliyor.

    Görüldüğü gibi, doğadaki çeşitlilik mükemmel bir uyumu yansıtıyor. Son pandemide gördüğümüz gibi, doğanın sağlığı bozulduğunda bundan en büyük zararı insan türü görüyor. Çocuklarımızın geleceği için tüm canlı türlerini korumalı ve dengenin bozulmaması için çalışmalıyız. Bu vesileyle, doğamız için çalışan TEMA ekibine teşekkür etmek ve kutlamak istiyorum. Hepimiz #FarkındaMıyız sorusunu sormalı ve ülkemizin doğal çeşitliliğine sahip çıkmak için el ele vermeliyiz.