hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Hakan Çelik Hakan Çelik

    Piyasaların tercihi işte bu formülde

    09.06.2015 Salı | 09:39Son Güncelleme:

    Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu dönemde anayasa ile tarif edilen görev tanımıyla sınırlı kalırsa, çalışabilecek en iyi senaryo AK Parti- CHP koalisyonu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Siyasi parti liderleri seçimin sıcaklığıyla koalisyon ihtimallerine sıcak bakmadıklarını ifade ettiler ancak ben siyasette imkânsız gibi görünen şeylerin bile mümkün olabileceğine inanıyorum. 

    Türkiye'nin önünde üç seçenek var: Azınlık hükümeti kurulması, koalisyon veya erken genel seçim…

    Bunlar arasında bana göre en akılcı çözüm bir koalisyon arayışına girmektir.
    Kısa bir süre içinde yapılacak erken seçim şimdikine benzer sonuç vereceği için arzu edilen rahatlamayı getirmez. Ayrıca yeni bir seçim için sandığa gidilmesi, sonuçların açıklanması ve yeni hükümetin kurulması 2016'nın ilk çeyreğine kadar geçecek zamanın heba olması anlamına gelir.
    Türkiye'nin böyle bir zamanı yok. Hele döviz kurlarının dalgalandığı, ekonominin kırılgan olduğu bir ortamda.

    AK Parti; MHP, CHP ve HDP ile ayrı ayrı koalisyon ihtimalini gözden geçirmeli.
    AK Parti'nin içinde olmadığı bir koalisyon ihtimaline şu aşamada çok şans vermiyorum.
    Selahattin Demirtaş pek açık kapı bırakmadı ama AK Parti- HDP koalisyonu, çözüm sürecini olgunlaştırmak için önemli adımlar atabilirdi.
    Zorluklarına rağmen AK Parti ile MHP koalisyonu da seçenekler arasında.
    TÜSİAD, TOBB ve iş dünyasının diğer temsilcileri dün yaptıkları açıklamalarda demokratik ortamda geniş bir uzlaşmaya işaret ettiler.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bu çerçevede en uygulanabilir formülün AK Parti-CHP koalisyonu olduğunu düşünüyorum.
    İki partinin de ekonomi konusunda uzman zengin bir kadrosu var. İçeriden ve dışarıdan destek alma ihtimalleri güçlü. AK Parti ilkesel nedenlerle -özellikle Ortadoğu'da- dış politikada atamadığı adımları CHP'nin gerçekleştirmesi için kapıyı aralayabilir.

    Benzer formül Almanya'da uygulanıyor. Başbakan Angela Merkel'in de üyesi olduğu muhafazakârlar Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile aynı hükümette omuz omuza çalışıyor.
    Çalkantılı bir ekonomi ortamında sonu belirsiz bir takvime kapılıp erken seçime gitmektense AK Parti-CHP koalisyonunun daha iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum. Bu fikrin çalışabilmesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mutlak desteği gerekiyor.

    Piyasalar ve uluslararası çevrelerde de "büyük koalisyon" olarak adlandırılan bu seçeneğin memnuniyet yaratacağına şüphe yok.

    Seçimin genel değerlendirmesini sona bıraktım:

    Türkiye önemli bir seçim sınavını başarıyla geride bıraktı ve "Az gelişmiş Ortadoğu ülkesi" başlıkları atanlara önemli bir ders verdi. Sorunlarını hızla çözme çabasında olan saygın bir demokrasi olduğunu gösterdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ekonomik ve sosyal açıdan sorunlu çok yönü olabilir fakat Türkiye, gelenekleri köklü, kurumları çalışan bir ülke.

    Kampanya sürecinde AK Parti rakipleriyle mukayese edilemeyecek imkanlara sahipti ancak kimse bu seçimlerin şaibeli olduğunu iddia edemez.

    Demokratik seçimle işbaşına gelen hükümet yine demokratik bir seçimle güç kaybına uğradı.
    AK Parti'nin, yüzde 40 dolayında oy almış olması hâlâ önemli bir kitlede karşılığı olduğunu gösteriyor.

    Recep Tayyip Erdoğan'ın liderlik ettiği dönemle mukayese edildiğinde yüzde 10'luk bir oy kaybı var. Bu gelişme AK Parti'nin başarı grafiğinde önemli bir düşüşe işaret ediyor.

    Bu kadarını HDP de beklemiyordu

    Seçimin net kazananı HDP. Kampanyanın başlarında, Selahattin Demirtaş dâhil hiç kimse bu kadar yüksek oy oranına ulaşılabileceğini tahmin etmiyordu. HDP'nin kılpayı barajı aşması bile başarı olarak görülecekti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hatta ben de HDP'lilerin parti olarak yola çıkmasının büyük risk olduğunu düşünmüştüm. Selahattin Demirtaş ve arkadaşları bu riski aldı ve kazandı.

    Daha önce Erdoğan da farklı alanlarda risk almış ve hepsinden kazançlı çıkmıştı.
    Bu olay, siyasette cesaretin önemini bir kez daha gösterdi.

    Beyaz Türkler, liberaller, sol gruplar, AK Parti'yi durdurmanın tek yolunun HDP'ye barajı geçirtmek olduğunu düşünda ve bütün güçleriyle sandığa asıldı. Sonuçta CHP'den önemli oranda oy HDP'ye kaydı.

    Bazı oylar da AK Parti'den HDP'ye taşındı. Kürt meselesinin çözümü için ciddi adımlar atan hükümetin Doğu ve Güneydoğu'daki oylarının bu oranda erimesi şaşırtıcı.

    AK Parti 13 yıllık iktidarında çok önemli başarı ve reformlara imza attı. Türkiye'nin AB yolculuğundan iktidarın ilk dönemlerinde büyük gelişmeler yaşandı, komşularla iyi ilişkiler kuruldu. Hiç kuşku yok ki, bu seviyenin yakalanmasında Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Ali Babacan, Mehmet Ali Şahin, Recep Akdağ, Mehdi Eker, Binali Yıldırım, Mevlüt Çavuşoğlu, Cemil Çiçek, Faruk Çelik, Burhan Kuzu, Nurettin Canikli, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Bülent Arınç gibi üçüncü dönem kuralına takılan isimlerin önemli rolü vardı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sol ve liberal aydınlar AK Parti'ye bu dönemde güçlü destek vermişti. 

    Yolsuzluk-rüşvet iddiaları, israf, kamu kaynaklarının abartılı kullanımı, özgürlükler konusundaki tutucu yaklaşım, internet yasakları, Gezi olaylarının ele alınış şekli, uzun süredir beklenen Alevi açılımında adım atılamaması bu dönemin olumsuzlukları olarak sıralanabilir.

    Ekonomi kararlarında çift başlılık, komşularla ilişkilerin ağır şekilde- tahrip olması ve Suriyeli sığınmacıların sayısının 2,5 milyonu bulması, AK Parti'nin çözüm üretmekte zorlandığı diğer büyük meseleler olarak sıralandı.

    Neden oy kaybetti?

    Geçmişte uluslararası sistemin ve dünya basınının desteğini alan AK Parti, son dönemde bir dizi alanda ağır eleştirilere maruz kaldı.

    AK Parti bu eleştirilere aynı sertlikle karşılık verdi. Olup bitenlerin ardında faiz lobisi, Ermeni lobisi ve Yahudi lobisinin olduğuna işaret etti.

    Almanya, İsrail, ABD ve İngiltere'yle gereksiz bir karşıtlık ilişkisi geliştirildi. Mısır, Suriye, Irak, Libya'da yönetimlerle ilişki bütünüyle koptuğu için Türkiye'nin bu ülkelerdeki ekonomik çıkarları zarar gördü.

    AK Parti, dış politikasını ahlaki değerler ve ilkeler temelinde izah etmeye çalışırken kamuoyundan destek buldu; ancak zaman içinde Türkiye iyice yalnızlaştı.
    Bu durum, uluslararası sistem ile AK Parti arasındaki ilişkilerin zayıflamasına neden oldu.

    Bu aşamadan sonra AK Parti, seçim başarısızlığını enine boyuna değerlendirip önemli dersler çıkarmalı ve gerekli adımları atmalı. Bu yapılabilirse AK Parti, Türkiye siyasetinin belirleyici hareketi olmaya devam eder. Çünkü teşkilatları en hazırlıklı, motivasyonu, konsantrasyonu en yüksek parti hala AK Parti.

    Seçim sonuçlarının geneline bakınca, kadın milletvekili sayısının artması ve üç partiden Ermeni asıllı Türk vatandaşlarının (Garo Paylan, Markar Esayan ve Selina Doğan) TBMM'ye girmesi bu dönemin güzel gelişmeleri olarak sıralanabilir. Bu dönem Meclis'te Yezidi ve Roman milletvekillerimiz de olacak.