Öncelikle işe duygu, düşünce ve isteklerinizin sorumluluğunu alarak başlayabilirsiniz. Karşınızdaki insan, sizi ne kadar iyi tanırsa tanısın, aklınızdan ne geçtiğini okuyamaz. Ne istediğinizi sizden başka kimse tam olarak bilemez. O halde, karşınızdaki kişinin bir şey yapmasını istiyorsanız; bunu ona söyleyin! Bu basit denklem, ne yazık ki uzun süreli ilişkilerde bazen kullanılmıyor. Onun yerine, “Benim istediğimi yapsın. Ben söylemeden anlasın. Ben söyleyince ne anlamı var?” şeklinde bir yaklaşım geliyor. Bu son derece işlevsiz ve gerçek dışı beklentiyi hemen bir kenara bırakın ve hisleriniz, istekleriniz hakkında konuşun. Her şeyin çok daha kolay ilerlediğini göreceksiniz.
Konu isteklerden, duygulardan konuşmak olunca, elbette karşı tarafı da unutmamak gerek. Sevdiğiniz kişinin de kendisi hakkında konuşmasını cesaretlendirin. Onun hakkında her şeyi bildiğinizi var saymayın. Sorular sorun. Konu ister cinsellik olsun, ister hayattaki hedefleri, isterse de kahvesini nasıl sevdiği gibi gündelik detaylar... İnsanlar değişir; siz tanıştığınızda sevdiği şeyler artık değişmiş olabilir. Hatta buradan eğlenceli bir oyun bile çıkarabilirsiniz. Bir randevu gecesi planlayıp partnerinizle ilgili önceden hazırladığınız soruları cevaplamasını isteyebilirsiniz. Siz de kendi sorularınızı cevaplayın. Aldığınız cevapların sizi şaşırtma olasılığına hazır olun.
Gelelim yıllardır uzayıp giden o malum tartışmalarınıza. Her ilişkide, ne zaman konuşmaya başlasanız kendinizi tartışmanın içinde bulduğunuz bazı konular vardır. Bu gibi durumlarda, eğer konu hayati bir önem taşımıyorsa, yapılacak en güzel şey, anlaşamadığınız konusunda anlaşmanızdır. Evet, kabul edin ki iki farklı insanın her konuda hemfikir olması olası değil. Bırakın, bu konuda da anlaşmaya varılmasın. Herkes kendi inandığı şekliyle devam etsin hayata. Önemli olan, fikir ayrılıklarını da tolere edebilmeniz zaten.
İlişki içerisindeki sizi de göz ardı etmeyin. Siz de değişen, zamanla dönüşen bir bireysiniz. Başladığınızda bu ilişki sizin için ne ifade ediyordu, şimdi nerede konumlandırıyorsunuz? Kendiniz ilişki içerisinde ve diğer alanlarda nasılsınız? Hala aynı şeyler mi hoşunuza gidiyor yoksa istekleriniz farklılaştı mı? Biraz düşünmek, güzel olabilir. İlişkiyi ve ilişki içerisindeki her bireyi ele almak, size yeni bir bakış açısı ve tazelenmiş bir ilişki sunacaktır.
Öncelikle işe duygu, düşünce ve isteklerinizin sorumluluğunu alarak başlayabilirsiniz. Karşınızdaki insan, sizi ne kadar iyi tanırsa tanısın, aklınızdan ne geçtiğini okuyamaz. Ne istediğinizi sizden başka kimse tam olarak bilemez. O halde, karşınızdaki kişinin bir şey yapmasını istiyorsanız; bunu ona söyleyin! Bu basit denklem, ne yazık ki uzun süreli ilişkilerde bazen kullanılmıyor. Onun yerine, “Benim istediğimi yapsın. Ben söylemeden anlasın. Ben söyleyince ne anlamı var?” şeklinde bir yaklaşım geliyor. Bu son derece işlevsiz ve gerçek dışı beklentiyi hemen bir kenara bırakın ve hisleriniz, istekleriniz hakkında konuşun. Her şeyin çok daha kolay ilerlediğini göreceksiniz.
Konu isteklerden, duygulardan konuşmak olunca, elbette karşı tarafı da unutmamak gerek. Sevdiğiniz kişinin de kendisi hakkında konuşmasını cesaretlendirin. Onun hakkında her şeyi bildiğinizi var saymayın. Sorular sorun. Konu ister cinsellik olsun, ister hayattaki hedefleri, isterse de kahvesini nasıl sevdiği gibi gündelik detaylar... İnsanlar değişir; siz tanıştığınızda sevdiği şeyler artık değişmiş olabilir. Hatta buradan eğlenceli bir oyun bile çıkarabilirsiniz. Bir randevu gecesi planlayıp partnerinizle ilgili önceden hazırladığınız soruları cevaplamasını isteyebilirsiniz. Siz de kendi sorularınızı cevaplayın. Aldığınız cevapların sizi şaşırtma olasılığına hazır olun.
Gelelim yıllardır uzayıp giden o malum tartışmalarınıza. Her ilişkide, ne zaman konuşmaya başlasanız kendinizi tartışmanın içinde bulduğunuz bazı konular vardır. Bu gibi durumlarda, eğer konu hayati bir önem taşımıyorsa, yapılacak en güzel şey, anlaşamadığınız konusunda anlaşmanızdır. Evet, kabul edin ki iki farklı insanın her konuda hemfikir olması olası değil. Bırakın, bu konuda da anlaşmaya varılmasın. Herkes kendi inandığı şekliyle devam etsin hayata. Önemli olan, fikir ayrılıklarını da tolere edebilmeniz zaten.
İlişki içerisindeki sizi de göz ardı etmeyin. Siz de değişen, zamanla dönüşen bir bireysiniz. Başladığınızda bu ilişki sizin için ne ifade ediyordu, şimdi nerede konumlandırıyorsunuz? Kendiniz ilişki içerisinde ve diğer alanlarda nasılsınız? Hala aynı şeyler mi hoşunuza gidiyor yoksa istekleriniz farklılaştı mı? Biraz düşünmek, güzel olabilir. İlişkiyi ve ilişki içerisindeki her bireyi ele almak, size yeni bir bakış açısı ve tazelenmiş bir ilişki sunacaktır.