hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Uzman Psikolog Irmak Atak Uzman Psikolog Irmak Atak

    Koronavirüsle ciddi düşünüyoruz!

    11.01.2021 Pazartesi | 09:47Son Güncelleme:

    Yeni koronavirüs (COVID-19) pandemisi hayatımıza girdiğinden beri, her gün yeni bir değişiklikle karşılaşıyoruz sanki. Anlamaya, uyum sağlamaya ve alışmaya fırsat olmadan başka bir boyutu kapımızda beliriveriyor. Peki, tüm bu kaotik geçişler arasında; var olan/olmayan/olmasını istediğimiz/olmasa da olur, dediğimiz ilişkilerimize neler oluyor?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Türkiye’de pandemi başlangıcından bu yana boşanma oranlarında bir artıştan söz ediliyor. Amerika’da boşanma oranının %35 civarında artmış olduğunu gösteren çalışmalar mevcut. Çin’de de benzer bir tabloyla karşılaşıyoruz. İlişkiler yeni başlıyordu. İlişkiler olgunlaşıyordu. Meyve veriyordu. Flört aşamasındaydı. Daha şehirler gezilecekti, kamplar yapılacaktı, sosyal çevrelerden kesişim kümeleri oluşturulacaktı.

    Kendi içinde her biri gerekli ve güzel birçok evresi vardı ilişkilerin. Çiftler, birdenbire aynı evin içerisine kapatılıverdiler. Diğerleri farklı evlerde kaldı; uzak mesafe ilişkisine döndüler. Ayrı evlerde kalanların, buluşup denize karşı birer kahve içme veya sinemaya gitme ihtimalleri ellerinden alındı. Onları şimdilik bir kenara bırakalım. Orda da başka bir trajedi yaşanmakta (belki başka bir haftanın konusu olacak kadar derin bir konu).

    Şimdilik, aynı evin içine kapatılmış çiftlerimizi ele almak istiyorum. Hanelerde bir tür sosyal deney yaşanıyor sanki. Bu sürekli yan yana olma halinin iki taraf da emekli olduktan sonra meydana gelmesi beklenirdi. Oysa hiç beklenmedik bir şekilde gelişiverdi. İnsanlar sabah işlerine gidip akşamdan akşama görüşürdü. Hafta sonu birlikte vakit geçirmek, dışarı çıkıp sevdikleriyle görüşmek için sabırsızlanırdı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Birdenbire sadece birbirlerinin yüzünü görür oldu. İnsanımız kendisiyle bile bu kadar yalnız kalmaya alışkın değildi. Şimdi partnerleriyle kaldılar baş başa. Bu krizin içindeki fırsatı görüp birbirini “tanıyınca daha çok seven”, gelişip büyüyen, hallerinden memnun olanlar bir kenara lütfen. Konumuz; buna hazır değilken yakalanan, bu kadar “biz zamanı” istemeyen, başka sorunlarla mücadele ederken ilişkinin değişimine uyum sağlamakta zorlananlar.

    Pandemi öncesi haftada 3-4 kez spor salonuna giden bir insan düşünelim. Mevcut durumda, kendisi için yarattığı bu kişisel alandan mahrum kaldı. Ayrıca, fiziksel sağlığı için yaptığı bir şey elinden alındı. Hem ruhsal hem bedensel olarak bir yoksunluk içerisine girmiş oldu. Bu sebeple belki ev içerisinde her zamankinden daha kırılgan olabilir. Partnerinin bunu gözlemleyip evlerindeki bir odayı spor odasına çevirmeyi önerdiğini düşünelim. Birden çok alanda destekleyici bir tavır olacaktır bu.

    “Seni anlıyorum, ihtiyacını görüyorum ve bu konuda bir çözüm bulma konusunda istekliyim.” mesajı! Bu mesaj ilişkiyi besler, güçlendirir. Bu desteği hisseden birisi duygusal olarak güçlenecek, sorunlarla daha kolay uğraşabilecektir. Ancak aynı kişinin ev içerisinde artmış olan görevler altında kaldığını düşünelim. Sadece talep eden ve adil görev dağılımı gözetmeyen bir eşi olduğunu düşünelim. Elbette ki ikinci senaryodan olumlu bir son beklemek gerçekçi olmayacaktır. Pandemi öncesinde zaten yanlış giden bir şeyler varsa, bu süreçte bunların sarsıcı ve yıkıcı etkileri daha da belirginleşiyor ne yazık ki.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ---

    İlişkileri krizlere karşı kırılganlaştıran faktörler neler peki? Tahmin edilebileceği gibi, sosyoekonomik faktörler bu listenin başlarında yer alıyor. Araştırmalar, pandemiden ekonomik olarak etkilenen çiftlerin ayrılma ihtimallerinin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Ancak yine de esas noktanın çiftlerin sorunlara yaklaşım tarzları olduğunu söylemekte fayda var. Eğer sorunlar karşısında kendilerini bir takım olarak görebiliyor, stres kaynağının pandemi olduğunu gözden kaçırmıyorlarsa, bu krizden daha da güçlenmiş olarak çıkma ihtimalleri artıyor. Birbirini suçlamak yerine, bir ekip olarak çözüm üreten çiftler kazanıyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Pandemi yaşam değiştiren cinsten bir deneyim oldu. Tüm bunlar sona erdiğinde bile, bazı etkilerinin bizimle kalacağı şüphesiz. İlişkilerde davranış kalıplarını yıktığı, değiştirdiği de bir gerçek. Bu süreçte sorunları birlikte göğüslemeyi başarmış çiftler, sonrasında da daha iyi iletişim kuran, birbirlerini desteklemeyi becerebilen insanlar olarak kalacaklar. Ama bu süreçte çatışmaların içinde kaybolan, sorunlarla yüzleşmek yerine üstünü örtmeye çalışan çiftler için sonun başlangıcı gelmiş olabilir.

    O halde, “Dişimizi sıkalım. Pandemi bitince her şey normale dönecek” demeyelim. Sorunlarımızla şimdi yüzleşelim. Oturup konuşalım. İletişim kuralım. Hissettiklerimizi ve isteklerimizi sevdiğimiz insana aktarmanın tam zamanı. Onun bu süreçte neler yaşadığını dinleyin, birbirinizi gerçekten anlamaya çalışın. Tartışın, konuşun. Mümkün olduğunda çözümlere kavuşun, mümkün olmadığı zamanlarda da anlaşamadığınız konusunda anlaşın. Sağlıklı ve destekleyici olmayan atmosferlerden uzak durun. İhtiyaç gördüğünüz noktada, mutlaka bir uzmana danışın.