hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Melis Danişmend Melis Danişmend

    Yaya ışıklarına son saniyeye kadar uyma deneyi

    02.10.2017 Pazartesi | 17:25Son Güncelleme:

    ‘Sola bak, araba yok, hop karşıya’ları kenara bırakıp ışıklara tam olarak uyduğunuzda neler olur?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bildiğiniz gibi yaya ışıkları ülkemizde tatlı sokak aksesuarları gibi bir şey. Orada duruyorlar ve kırmızı-yeşil lambalarıyla adeta çam ağaçları gibi sokaklarımızı, caddelerimizi süslüyorlar. İşe elbette yarıyorlar, trafikteki yerleri mühim ama genellikle bu ışıkların işlevi bizim acelemize, sabrımıza, o anki ruh halimize göre değişiyor. 

    Yıllar önce uzun süre yurt dışında yaşamış, enteresan bir beyefendiyle tanışmıştım. Nişantaşı’nda karşıdan karşıya geçerken, “New York’ta yayalar niye kırmızı ışıkta durmaz biliyor musun? ‘Yürüme özgürlüğüme hiçbir şey engel olamaz. Bir ışık beni yönlendiremez,’ diye düşündükleri için,” demişti. O anda adamın basbayağı palavra sıktığını düşünsem de, mantık ilginç geldiğinden, “Hmm öyle mi!” diye kafamı sallamıştım.

    Yaya ışıklarına son saniyeye kadar uyma deneyi

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Deneylerim kapsamında yaya ışıkları kurallarına tam olarak riayet ettim. İşte olan biten… 

    • Geçen gün bir ara sokakta ışıklarda bekliyorum. (Kadıköy artık iyice tuhaf bir yer oldu, yakında apartman girişlerine ışık koyacaklar.) Yanımda da hani cips reklamındaki teyze gibi bir kadın. Arabalara “Haddi haddi geeç!” diye bağırıyor. Benim de acelem var, onun kadar sabırsızım ama bekliyorum. Derken bize kırmızı yanmasına ve hala araba gelmesine rağmen ikilemli hareketlerle (bir ipin üzerindeymiş gibi önce ileri, sonra geri yaylanıp sonra ileri atılarak) yola atladı. “Aman n’apıyorsunuz! Ezileceksiniz!” dedim, geri döndü. Son derece memnuniyetsiz şekilde döndü ama. Biraz daha bekledik. Yeşil yanınca ilerledik. Hala söyleniyordu.   

    • Yaya olarak ışıkta beklemek -arabalara her zaman daha fazla süre ayrıldığı için- biraz sinir bozucu bir şey. Dolayısıyla eğer araba gelmediğinden eminsek kırmızı bile yansa kendimizi ileri atıveriyoruz, yalan yok. Deneylerim kapsamında Beşiktaş ışıklarda hiç araba gelmemesine ve millet akın akın karşıya geçmesine rağmen durdum, bekledim. Bu da insanda tuhaf bir hisse neden oluyor. Hani Titanik batıyor da, sen o çalmaya devam eden zavallı orkestraymışsın gibi. Ayrıca sen böyle yapınca bazı insanlar da bir huylanıyor. “Bu kadın niye geçmiyor ki?” diye duruyor, tereddüt ediyor, hatta beklemeye başlıyorlar.   

    • Işıklarda uzun uzun beklerken sıklıkla yanınızdan rüzgar gibi geçip yola atlayan ve arabaların arasından ceylan gibi sekerek karşıya geçen insanlar görüyorsunuz. Ve bir de sırıtma. Suratlarında, “Ayh Allah’ım ezilecem şimdi hahaha!” gibi bir gülme var. Başka ülkeye yerleşsem ‘özleyeceğim 10 şey’ listesine girer bu gülme. Tam bize has.  

    • Işıklarda en kabus bekleme anı: Dolmuş seni gördü, korna çaldı, sen de ‘bekle’ manasına gelecek bir işaret yaptın ve yeşil yanmak bilmedi. Ömrümden ömür gidiyor. Deney sırasında iyice gitti. Dolmuşun içinde kim bilir kaç kişi benim yüzümden saçını başını yolacak kıvama geldi.  

    • Yaya ışıklarında bir cephede az sonra savaşa girecek askerler gibi karşılıklı bekleyen insanımızla ilgili şöyle bir gözlemim var: Hayatımda bu kadar düzensiz olup da bu kadar düzenli olan hiçbir şey görmedim. Bizde biliyorsunuz bazı ülkelerdeki gibi soldan/sağdan kuralları yok. ‘Paşa gönlüm nasıl isterse’ diye açıklanabilecek bir karşıdan karşıya geçme stilimiz var. Sağdan, soldan, aradan, ‘hilal taktiği’ gibi kanattan… Gelin görün ki, bunca yıldır bu karmakarışık eylem sırasında tokuşan, bağıran, çağıran, bu sistemsizliğin içinde debelenen birine rastlamadım. Herkes eğitimli komandolar gibi yolunu buluyor ve karşı kaldırıma varıyor.  

    • “Lütfen bekleyiniz… Lütfen bekleyiniz… Şimdi karşıya geçebilirsiniz… Şimdi karşıya geçebilirsiniz… 5, 4, 3, 2, 1…” Bu ses-adama oldum olası acır dururum. İşini iyi yapmak için çırpınan ama kimseye yaranamayan bir çalışan gibi gelir bana. Neyse ki görme engelli birini ışıklarda gördüğümde ses-adam için mutlu oluyorum. Görevini layıkıyla yerine getirmiş oluyor.  

    • En hoşuma giden şeylerden biri kırmızıda bekleyen sokak köpekleri. Hakikaten yeşil yanana kadar geçmiyorlar. Yeşil yanınca pıtı pıtı ilerliyorlar.
       
    • Deneyimi sonlandırırken beklemenin bizim milletimizin tüylerini diken diken eden bir eylem olduğunu bir kez daha hatırladım. O an acelemiz olmasa bile bünyemizdeki saatlerin acelesi hiç bitmiyor. Kırmızıda beklemek bize çok zor geliyor. Yine de trafik kurallarına uyalım, ortalıklara bir acele atlamayalım, atlayanlara -mümkünse- mani olalım.